Bulgaristan Türklerinin Gerçek Tarihi Neden 35 Yıldır Yazılamadı?
BGSAM
Bulgaristan Türklerinin gerçek tarihinin 35 yıldır yazılamaması, yalnızca bir akademik eksiklik değil, aynı zamanda toplumsal, siyasi ve kültürel bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Bu süreçte, doğru tarih yazımının yapılamaması sadece bireysel yetersizliklerden değil, sistematik engellerden, korkulardan ve kasıtlı manipülasyonlardan kaynaklanmıştır. Bulgaristan Türklerinin tarihini
kaleme almak, aslında bir kimlik, aidiyet ve hak mücadelesi demektir. Ancak bu doğruların neden yazılamadığı sorusu, bu süreçte kimlerin ne tür bir rol oynadığını ve aydınların bu durumu nasıl ele aldığını da sorgulamayı gerektirir.
1. Tarih Yazılamamasının Temel Sebepleri
a. Korku ve Sessizlik Kültürü
Bulgaristan Türklerinin tarihine dair gerçeklerin yazılamamasının en büyük nedenlerinden biri, korku ve sessizlik kültürüdür. 1989 öncesi ve sonrası dönemde, asimilasyon politikalarına karşı çıkan veya bu süreci belgelemeye çalışan kişiler ya susturuldu ya da üzerlerinde ciddi bir baskı kuruldu. Bulgaristan’daki Türk toplumunda, bu korku mirası hala etkisini sürdürmektedir.
b. Siyasi Manipülasyon ve Liderlik Sorunu
Ahmet Doğan ve benzeri figürler, liderlik maskesi altında halkı temsil etme iddiasında bulunurken, gerçekleri manipüle ederek kendi çıkarlarını öne çıkardı. Bu kişiler, tarih yazımını bir güç aracı olarak kullanarak, yalnızca kendi mitlerini yücelten bir anlatıyı desteklediler. Bu manipülasyon, Bulgaristan Türklerinin gerçek tarihinin yazılmasını engelleyen önemli bir etken oldu.
c. Göçün Getirdiği Travma
1989’daki büyük göç, Bulgaristan Türklerini yalnızca yerinden etmekle kalmadı, aynı zamanda geçmişleriyle bağlarını kopardı. Göç eden insanlar, yeni bir hayata başlama mücadelesi verirken, geçmişin acılarını hatırlamaktan kaçındılar. Bu travma, toplumun tarih yazımına yönelik enerjisini ve motivasyonunu büyük ölçüde zayıflattı.
d. Akademik Yetersizlik
35 yıl boyunca, Bulgaristan Türklerinin tarihine dair yeterli akademik çalışma yapılmadı. Türkiye’de ve Bulgaristan’da bu konuda uzmanlaşan tarihçilerin ve araştırmacıların sayısı oldukça sınırlı kaldı. Akademik kurumlar da bu konuyu bir öncelik olarak görmediği için, kapsamlı bir tarih yazımı gerçekleştirilemedi.
e. Maddi ve Manevi Destek Eksikliği
Tarih yazımı, yalnızca akademik bir çaba değil, aynı zamanda maddi kaynak ve manevi destek gerektirir. Ancak Bulgaristan Türklerinin gerçek tarihini yazmak için yeterli fonlar, projeler ve destekleyici girişimler oluşturulmadı. Bu durum, bireysel çabaları da sınırladı.
f. Halkın Bilinç Eksikliği
Halkın kendi tarihini öğrenme ve sahiplenme konusundaki bilinci, siyasi manipülasyonlar ve eğitim eksikliği nedeniyle zayıf kaldı. Gerçek tarih yazılmadığı için, toplumun büyük bir kısmı yanlış bilgi ve çarpıtılmış anlatılarla büyüdü. Bu durum, doğru bir tarih yazımına olan talebi de azalttı.
2. Doğrular Neden Yapılamadı?
a. Belgelerin Yok Edilmesi ve Arşivlere Erişim Zorluğu
Bulgaristan Türklerine yönelik asimilasyon politikalarına dair birçok belge ya yok edildi ya da erişilemez hale getirildi. Bu durum, araştırmacıların geçmişi tam anlamıyla belgelemesini zorlaştırdı.
b. Manipülatif Yayınların Etkisi
Son 35 yılda, gerçekleri yazmak yerine siyasi çıkarları yücelten birçok yayın ortaya çıktı. Bu kitaplar ve makaleler, halkın dikkatini gerçeklerden uzaklaştırarak, manipülatif bir tarih algısı yarattı.
c. Türkiye ve Bulgaristan Arasındaki Diplomatik Dengeler
Türkiye’nin, Bulgaristan Türklerinin sorunlarına yeterince eğilmemesi, bu konuda kapsamlı bir tarih yazımını da engelledi. İki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri bozmamak adına, bu mesele çoğu zaman görmezden gelindi.
d. Toplum İçindeki İçsel Çekişmeler
Bulgaristan Türkleri içinde de bir liderlik ve temsil sorunu yaşandı. Farklı gruplar arasında çıkar çatışmaları, gerçek bir tarih yazımına engel oldu. Bu çekişmeler, topluluğun kendi içinde bir birlik sağlayamamasına neden oldu.
3. Aydınların Rolü: Yetersizlik mi, Bilinçli Sessizlik mi?
a. Sorumluluğunu Yerine Getirmeyen Aydınlar
Bazı aydınlar, Bulgaristan Türklerinin tarihine ışık tutacak çalışmalar yapma sorumluluğunu taşımadı. Kimileri bu konuda yeterli bilgiye sahip değildi, kimileri ise siyasi baskılardan çekindi.
b. Bilerek Gerçekleri Saklayanlar
Bazı aydınlar, Bulgaristan Türklerinin liderliğini üstlendiğini iddia eden figürlere yakın oldukları için gerçekleri saklamayı tercih etti. Bu kişiler, toplumu aydınlatmak yerine manipülatif bir tarih anlatısına katkıda bulundu.
c. Yeni Nesil Aydınların Eksikliği
Yeni nesil akademisyenlerin ve yazarların yeterince yetişmemesi, tarih yazımındaki boşluğu daha da derinleştirdi. Genç araştırmacılar, yeterli maddi ve manevi destek bulamadıkları için bu alana yönelmekten kaçındı.
4. Şimdi Ne Yapılmalı?
a. Geçmişi Araştırma ve Belgeleme
Bulgaristan Türklerinin tarihine dair kapsamlı bir araştırma süreci başlatılmalı ve tüm tanıklıklar, belgeler ve arşivler titizlikle incelenmelidir.
b. Aydınların ve Tarihçilerin Desteklenmesi
Bu konuda çalışmak isteyen akademisyenler ve yazarlar desteklenmeli, projeler için maddi kaynaklar sağlanmalıdır. Bu süreçte, bağımsız ve tarafsız bir duruş sergileyebilecek kişiler tercih edilmelidir.
c. Halkın Bilinçlendirilmesi
Bulgaristan Türkleri, gerçek tarihlerini öğrenmeye teşvik edilmelidir. Eğitim programları, kültürel etkinlikler ve medya kampanyaları, bu bilinci artırmak için etkili araçlar olabilir.
d. Manipülatif Yayınlarla Mücadele
Gerçekleri çarpıtan yayınlar eleştirilerek, bu eserlerin etkisi azaltılmalıdır. Bunun yerine, gerçeklere dayalı eserlerin yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
e. Genç Nesillerin Eğitimi
Yeni nesil akademisyenler ve tarihçiler yetiştirilerek, Bulgaristan Türklerinin tarihine dair çalışmaların devamlılığı sağlanmalıdır.
5. Sonuç
Bulgaristan Türklerinin gerçek tarihinin 35 yıldır yazılamaması, toplumsal, akademik ve siyasi bir başarısızlıktır. Ancak bu durum, geçmişle yüzleşmek ve doğru bir tarih yazmak için bir fırsat olarak da değerlendirilebilir. Bu süreçte aydınların sorumluluğu büyüktür. Kimlerin gerçekleri yazmadığı ve toplumu yanlış yönlendirdiği açıkça sorgulanmalı, kimlerin doğruyu yazmak için mücadele ettiği takdir edilmelidir. Şimdi, gerçeklerin ışığında yeni bir tarih yazmanın, halkı bilinçlendirmenin ve geçmiş hatalardan ders almanın zamanı gelmiştir. Çünkü tarih yazılmadıkça, gerçekler unutulur ve toplumsal travmalar devam eder.