Sessiz Tanıklar: Sokak Lambaları

Berna KAYA

Seyahat ederken fark ettim ki en çok neyin peşinde vakit geçiriyorum: Sokak lambaları.

Bazen bir meydanda, bazen dar bir sokakta, bazen de tarihi bir binanın köşesinde… Onlara her baktığımda hayranlıkla duruyor, ışığın ve gölgelerin oyununu izliyor, her birini fotoğraflamak istiyorum.

Bir binayı, bir sokağı zamansız, dokunaklı ve yaşayan bir anıya dönüştüren şey, üzerine düşen o sokak lambasının ışığı. Belki de aslında lambaları değil, onların ışığa kattığı anlamı seviyorum. Şehrin karakterini yansıtan sessiz hikâye anlatıcıları gibi geliyor bana.

Bir vedanın, bir kavuşmanın, bir yalnız yürüyüşün, içten bir sohbetin tanığı…
Kimi zaman geniş bir meydanı sarıyor, kimi zaman dar bir sokağın köşesinde unutulmuş bir anıyı aydınlatıyor.

Zamansızdır sokak lambaları.
Gece ışığında parlayan eski bir lamba, sonsuz bir dinginlik hissi verirken, gündüz bile duruşuyla şehrin atmosferini tamamlayan bir sahne yaratıyor. Hayran olmamak mümkün mü?

Her şehirde farklı bir karaktere bürünüyorlar.
Paris’te romantik bir akşam yürüyüşüne eşlik eder.
Viyana’da tarihî dokunun içinde bir anıyı korur.
Prag’da gotik sokakları mistik bir havayla sarar.
İtalya’da bir balkonun altına saklanıp bir aşka şahitlik eder.

Kimileri yıllarca dokunulmadan kalır, paslanır ama hâlâ ayakta durur.
Kimileri ise modern dünyanın hızına kapılıp kaybolur.

Bir şehri tanımak için sokakların nasıl aydınlandığına bakmak gerekir.

Belki de en güzel hikâyeler, o sessiz lambaların ışığında yazılmıştır.