Hayat: Masaldan Hikâyeye Bir Yolculuk
Musa VATANSEVER
Hayat bir masal gibi başlar. Her şey yeni, her şey heyecan doludur. Bir çocuğun ilk adımları, ilk gülüşü, hatta ilk düşüşü bile bir maceranın başlangıcı gibidir. Herkesin gözünde bir kahraman, bir umut ışığısındır. “Bir varmış, bir yokmuş” diye başlayan o masalların kahramanı, sen olmuşsundur artık. Ama hayat dediğin, masallardan ibaret değildir; büyüdükçe bunun farkına varırsın.
Masalların Büyüsü
Çocukluk, masalların gerçeğe dönüştüğü bir dönemdir. Hayal gücün sınırsızdır. Bir tencere kapağından kalkan yapar, yastıktan bir kale kurarsın. Her şey mümkün görünür, çünkü sınırların yoktur. Anne ve baban sana masallar anlatırken, hayatın hep mutlu sonlarla bittiğine inanırsın.
Ama zaman geçtikçe masalın sis perdesi kalkar ve hayatın romanı başlar.
Roman Gibi Gençlik
Gençlik, hayatın en çalkantılı dönemidir. Hayat artık masum bir masaldan, karmaşık bir romana dönüşmüştür. Kendi hikâyeni yazmaya başladığın bir dönemdir bu. Hayallerinle gerçekler arasında bir köprü kurmaya çalışırsın. Her yeni karar, her yeni ilişki ve her yeni macera romanının bir sayfasıdır.
Romanın kahramanı sensindir, ama aynı zamanda kendi yolunu arayan bir yolcusundur. Bazen kaybolursun, bazen kendini bulursun. Hayatın ağır gerçekleri, büyük hayallerinle çarpışır. Bu dönemde şunu anlarsın: Hayat, her zaman istediğin gibi gitmez, ama yine de sen kendi hikâyeni yazmaya devam edersin.
Fıkraların Dönemi
Yıllar geçer, romanın hız keser ve yerini bir fıkra gibi kısa, eğlenceli ama düşündürücü anılar alır. Yaşlılık, hayatı daha hafif bir gözle görebilmeyi öğrenmektir. Gençken seni üzen, öfkelendiren ya da umutsuzluğa düşüren olaylar, şimdi bir gülümseme sebebi olabilir.
“Nasıl bu kadar üzülmüşüm?” diye düşünürsün. Geçmişte başına gelen komik, bazen de trajikomik olayları anlatırken, birer fıkraya dönüşür hepsi. Hayatın mizahını fark etmek, onun karmaşıklığını kabullenmenin en güzel yoludur.
Sonuç: Hepsi Bir Hikâye
Hayat bir masalla başlar, bir roman gibi devam eder, bir fıkra gibi hafifler ve sonunda bir hikâyeye dönüşür. Yaşadığımız her an, anlattığımız her söz, geride bıraktığımız her iz, hikâyemizin bir parçasıdır.
Masaldaki Çocuk: Hayallerle başlayan bir serüven.
Romanın Kahramanı: Mücadele eden, düşen, kalkıp devam eden bir yolcu.
Fıkranın Anlatıcısı: Hayatın eğlenceli ve düşündürücü yanlarını fark eden bir bilge.
Ama sonuçta, hepsi bir hikâye… Ve o hikâye, seni sen yapan şeydir. Önemli olan, bu hikâyeyi nasıl yazdığındır. Gülüşlerle mi, hayallerle mi, dostluklarla mı, yoksa sadece bir zaman geçirme uğraşıyla mı?
Hayat geçip gidiyor. Onu masal gibi başlayıp, roman gibi yaşayıp, fıkra gibi anlatmak ve hikâyeye dönüştürmek bizim elimizde. Unutma, hikâyenin sonu kadar, onu nasıl anlattığın da önemlidir. Ve senin hikâyen, seni yansıtan en büyük eserindir.
___________________________________________
Hayat Bir Masal Gibi Başlar
Hayat bir masal gibi başlar,
Gözlerinde yıldızlar, düşler taşar.
Bir varmış, bir yokmuş derken,
Gülüşler umutlara karışır her seferden.
Çocuklukta hayaller sınırsız,
Her gün başka bir macera gizemli bir yıldız.
Sandalyeden atlar, battaniyeden kaleler,
Masalların kahramanı sensin, hep eller.
Sonra roman olur gençlikte hayat,
Sayfa sayfa mücadeleyle dolu kat.
Bir hayalin peşinde koşarsın deli gibi,
Düşer, kalkar, yine de yazarsın sevgiyi.
Zamanla bir fıkraya döner her an,
Kahkahalar yükselir geçmişten uzanan.
“Nasıl üzülmüşüm buna?” dersin kendi kendine,
Hayatın mizahını bulursun sonunda nihayet.
Ama sonuç hep aynı; bir hikâye,
Kimine ders, kimine dert, kimine neşe.
Masaldan romana, fıkradan hikâyeye,
Hayat bir döngü, geçiyor işte böylece.
Yaz kalbine sevdayı, umudu, sevinci,
Dolsun her satır, güzelliklerin inci inci.
Çünkü bu hikâye senin, unutma bir an,
Hayat bir masal, roman, fıkra ve bir an.