“Çok Konuşmak Değil, Doğru Konuşmak Gerekir”
Gülten RAYİMOĞLU
Konuşma, insanın kendini ifade etme biçimidir. Ancak bu ifade yeteneği, ne kadar çok kullanıldığıyla değil, ne kadar anlam taşıdığıyla değerlidir. Çok konuşmak, sanıldığı gibi bir bilgelik göstergesi değildir. Aksine, gereksiz yere uzatılan sözler, samimiyeti ve saygıyı yitirir. Doğru konuşmak ise bilgeliğin ve erdemin göstergesidir. Ancak bu noktada, doğru konuşmanın ne olduğunu anlamak kadar, çok konuşmanın getirdiği tehlikeleri de fark etmek gerekir.
Kibirle Konuşmanın Tuzakları
Çok konuşan insanların bir kısmı, bu durumu kendini üstün göstermenin bir aracı olarak kullanır. Kibirle konuşanlar, söyledikleriyle değil, konuşma sıklıklarıyla dikkat çekmeye çalışır. Ancak bu tür bir yaklaşım, bir süre sonra anlamsızlaşır ve kişiyi yalnızlaştırır. Tarihte birçok liderin, yöneticinin ve güçlü insanın kibirle konuşup kendilerini yüceltmeye çalıştığını görürüz. Firavunlar, Nemrutlar, hatta modern diktatörler… Hepsinin ortak noktası, sözleriyle dünyaya hükmetmeye çalışmalarıydı. Ancak bugün, hepsinin izi toprağın altında kayboldu.
Kibirle konuşan insanlar, kendi sözlerini bir otorite olarak sunar. Oysa alçakgönüllülükle konuşan insanlar, dinleyicilere bir rehberlik sunar. Bu ayrım, yalnızca konuşmanın içeriğini değil, o konuşmanın kalıcılığını da belirler.
Konuşmanın Niteliği: Az ve Öz Konuşmak
Çok konuşmak yerine az ama öz konuşmayı seçenler, kalıcı bir iz bırakır. Düşünmeden konuşmak, insanı zayıflatır; zira boş sözler, insanın itibarını zedeler. Bunun yerine, düşünülerek söylenen anlamlı sözler, kişinin saygınlığını artırır.
Hz. Mevlana, bu konuda şöyle der:
“Söz ağızdan çıkmadan senin esirindir. Ancak ağızdan çıktıktan sonra, sen onun esiri olursun.”
Bu söz, konuşmadan önce düşünmenin önemini açıkça ortaya koyar. Çok konuşmak, insanın kendi söylediklerinin ağırlığını ve anlamını kaybetmesine yol açar. Oysa az konuşup doğru zamanda doğru sözleri söylemek, bilgelik ve erdemin işaretidir.
Suskunluğun Gücü
Bazen susmak, konuşmaktan çok daha etkilidir. Sessizlik, her zaman bir zayıflık ya da eksiklik değildir. Aksine, yerinde ve zamanında susabilmek, olgunluğun bir göstergesidir. Suskunluk, düşünme sürecinin bir parçasıdır ve çoğu zaman doğru konuşmayı mümkün kılar.
Bir bilge der ki:
“Ne zaman konuşacağımı biliyorum, ama ne zaman susacağımı bilmek, daha büyük bir erdemdir.”
Kibir ve Adalet İlişkisi
Kibirle konuşan insanlar genelde adaleti göz ardı eder. Onlar için önemli olan, kendi güçlerini ve üstünlüklerini göstermektir. Ancak kibirle konuşanların unuttuğu bir şey vardır: Dünya kimseye ebedi bir taht sunmaz. Bugün kendini üstün görenler, yarın sıradan insanlar gibi toprak olacaktır.
Adalet, doğru konuşmanın temelidir. Sözleriniz adaletli, samimi ve yapıcı olmadığında, dinleyenlerde güven bırakmaz. Bu nedenle, konuşmadan önce düşünmek, sözlerimizin adaletli ve faydalı olduğundan emin olmak gerekir.
Doğru Konuşmanın Özellikleri
1. Samimiyet: Sözler, samimi bir yürekten çıkmalı. Samimiyetsiz sözler, ne kadar güzel olursa olsun etkisizdir.
2. Adalet: Konuşurken adalet duygusunu gözetmek, dinleyiciye güven verir.
3. Öz ve Anlam: Fazla uzatmadan, mesajı net bir şekilde iletmek önemlidir.
4. Bilgi ve Hikmet: Söylenen sözlerin bilgiye ve hikmete dayalı olması, onların etkisini artırır.
5. Zamanlama: Doğru söz, yanlış zamanda söylendiğinde etkisini yitirir.
Tarihten Dersler: Büyüklerin Sessizliği
Tarih, bize sessizliğiyle bilinen birçok lider ve bilgenin izini sunar. Atatürk, büyük zaferler kazandıktan sonra çok konuşmak yerine, stratejik bir sessizlik içinde kalmış ve doğru zamanda doğru sözlerle hareket etmiştir. Sessizlik, onun kararlılığını ve bilgeliğini artıran bir güç olmuştur.
Son Söz: Toprağın Öğrettikleri
Kibirle yürüyen herkes toprak oldu; bu bir metafor değil, hayatın gerçeğidir. Çünkü dünya, kimseye kalıcı bir güç sunmaz. İnsan, sözleriyle hatırlanır ve söylediklerinin kalıcı olabilmesi için onları bilgelik, adalet ve samimiyetle süslemelidir.
Sonuç olarak, çok konuşmak değil, doğru konuşmak gerekir. Bu, yalnızca bir bilgelik öğüdü değil, aynı zamanda hayatın
en temel gerçeğidir. Çünkü insan, dünyada bıraktığı sözleriyle anılır ve o sözler ya onu yüceltir ya da unutturur. Kibirden uzak durup, doğru konuşmayı öğrenmek, hem kendimize hem de çevremize bırakacağımız en büyük mirastır.