Türkiye’de Asıl Sorun: Belediyelerde Komisyonculuk Düzeni
BGSAM
Belediyeler, bir şehrin altyapısını ve hizmetlerini yöneten, halkın yaşam kalitesini doğrudan etkileyen en kritik kamu kurumlarıdır. Ancak Türkiye’de belediyelerin birçoğu, halk için hizmet üretmek yerine komisyonculuk düzeninin merkezleri haline gelmiş durumda. Bu düzen, sadece ekonomik kaynakları israf etmekle kalmıyor, aynı zamanda halkın devlete ve yerel yönetime olan güvenini zedeliyor. Türkiye’nin kalkınması ve şehirlerin refahı için, bu yozlaşmış sistemin kökten sorgulanması ve ortadan kaldırılması gerekiyor.
Belediyelerde Komisyonculuk Nasıl İşliyor?
Belediyelerdeki komisyonculuk düzeni, genellikle ihaleler, ruhsatlar, projeler ve çeşitli bürokratik işlemler üzerinden işler. Süreç şu şekilde işlemektedir:
1. Kamu İhaleleri:
Belediyeler, altyapı projeleri, temizlik, ulaşım, inşaat ve bakım gibi birçok hizmet için ihaleler düzenler. Ancak bu ihaleler çoğu zaman şeffaflıktan uzaktır.
İhaleler genellikle “tanıdık” şirketlere yönlendirilir ve belirli bir komisyon karşılığında sonuçlandırılır. İhaleyi kazanan firma, belediye yetkililerine ya da aracı isimlere ödeme yaparak projeyi üstlenir.
Bu durum, projenin gerçek maliyetini artırırken kaliteyi düşürür.
2. Ruhsat ve İzin İşlemleri:
İnşaat ruhsatları, işletme izinleri ve imar planı değişiklikleri gibi işlemler, belediyelerde sıkça kullanılan bir rant alanıdır.
Gerekli belgelerin çıkarılması ya da işlemlerin hızlandırılması için, belirli bir komisyon ücreti talep edilir. İmar değişikliği ya da ruhsat süreçleri, kimi zaman iş sahiplerini zor durumda bırakarak dolaylı bir “rüşvet” mekanizması oluşturur.
3. Proje ve Fon Dağıtımı:
Belediyeler tarafından gerçekleştirilen sosyal projeler, kültürel etkinlikler ve altyapı çalışmalarında ayrılan bütçelerin bir kısmı, komisyoncuların cebine gider.
Kimi zaman bir projenin maliyeti gereksiz şekilde şişirilir ve aradaki fark, yolsuzluk olarak dağıtılır.
4. Araç Kiralama ve Hizmet Alımları:
Belediyeler tarafından yapılan araç kiralama, temizlik hizmeti alımı gibi işlemler, komisyonculuğun yaygın olduğu bir başka alan.
Kiralanan araçların ya da hizmetlerin piyasa değerinin çok üzerinde bir maliyet gösterilir. Fark, yine belirli bir komisyon olarak kaybolur.
Komisyonculuk Düzeninin Sonuçları
Belediyelerdeki bu komisyonculuk sistemi, hem ekonomik hem de toplumsal açıdan ciddi sorunlara yol açmaktadır:
1. Halkın Kaynakları İsraf Ediliyor:
Komisyonculuk düzeni nedeniyle belediyeler, halka hizmet için ayrılan kaynakları israf ediyor. Şehirlerin altyapı sorunları çözülmek yerine derinleşiyor. Kamu hizmetlerinin maliyeti artarken, bu maliyetin yükü vergi ödeyen vatandaşların omuzlarına biniyor.
2. Hizmet Kalitesi Düşüyor:
Komisyon karşılığında ihaleleri kazanan firmalar, projelerde genellikle düşük kaliteli malzeme kullanıyor ya da projeyi tamamlamak için yeterli yetkinliğe sahip olmuyor. Bu durum, halkın daha kalitesiz hizmet almasına neden oluyor.
Yollar, köprüler, parklar ya da altyapı hizmetleri kısa sürede kullanılamaz hale geliyor.
3. Halkın Güveni Zedeleniyor:
Belediye yönetimlerinin yolsuzlukla anılması, halkın devlete olan güvenini ciddi şekilde zedeliyor. Bu durum, toplumsal huzursuzluk ve adaletsizlik duygusunu artırıyor.
4. Adaletsizlik ve Ayrımcılık:
Belediye hizmetlerinden adil bir şekilde yararlanması gereken halk, komisyonculuk düzeni nedeniyle eşitsizliğe maruz kalıyor. Parası ya da bağlantısı olanlar işlemlerini kolayca yaptırırken, bu imkanlara sahip olmayanlar mağdur oluyor.
Belediyelerde Komisyonculuğun Sürekliliği
Belediyelerdeki komisyonculuk düzeni, sistematik bir sorun haline gelmiş durumda. Bu düzenin devam etmesinin temel nedenleri şunlardır:
1. Şeffaflık Eksikliği:
Belediyelerin ihaleleri ve harcamaları genellikle kapalı kapılar ardında yapılıyor. Halk, bu süreçlere dahil edilmediği için yolsuzluk tespit edilemiyor.
2. Cezasızlık:
Belediyelerde yolsuzluk yapan yöneticiler, çoğu zaman ciddi bir ceza almıyor. Siyasi destek ve bağlantılar sayesinde bu kişiler görevlerine devam edebiliyor.
3. Denetim Mekanizmalarının İşlevsizliği:
Belediyelerin harcamalarını denetlemekle görevli kurumlar, ya yetersiz ya da etkisiz çalışıyor. Denetimsizlik, yolsuzluğun yaygınlaşmasına neden oluyor.
4. Siyasi Rant:
Belediyelerdeki yolsuzluk düzeni, sadece bireysel çıkarlar değil, aynı zamanda siyasi partilerin finansmanı için de kullanılıyor. Belediyeler, parti içindeki güç dengelerinde önemli bir rol oynuyor.
Belediyelerde Komisyonculuk Sorunu Nasıl Çözülür?
Bu sorunun çözümü, köklü reformlar ve şeffaflık odaklı bir yönetim anlayışı gerektiriyor:
1. Şeffaflık Sağlanmalı:
Belediyelerin tüm harcamaları, ihaleleri ve projeleri halka açık bir şekilde yürütülmelidir. Her işlem, dijital platformlarda halkın denetimine sunulmalıdır.
2. Bağımsız Denetim Mekanizmaları:
Belediyelerin faaliyetlerini denetleyen bağımsız bir mekanizma oluşturulmalıdır. Bu mekanizma, siyasi baskılardan uzak bir şekilde çalışmalıdır.
3. Cezaların Caydırıcı Hale Getirilmesi:
Belediyelerde yolsuzluk yapan yöneticilere ve çalışanlara ağır cezalar verilmelidir. Bu cezalar sadece maddi değil, aynı zamanda siyasi ve mesleki kariyerlerini etkileyecek nitelikte olmalıdır.
4. Halkın Katılımı:
Belediye projelerinde halkın görüşü alınmalı ve halkın denetim süreçlerine katılması sağlanmalıdır. Böylece belediyeler üzerindeki baskı artar ve yolsuzluklar azalır.
5. Liyakat Temelli Atamalar:
Belediyelerde görev alacak kişiler, liyakat esasına göre seçilmelidir. Siyasi bağlantılara dayalı atamalar, komisyonculuk düzenini besler.
Belediyeler Temizlenmeden Türkiye Kalkınamaz
Türkiye’de belediyeler, halkın hayatını doğrudan etkileyen hizmetlerin merkezindedir. Ancak belediyelerdeki komisyonculuk düzeni, bu hizmetlerin amacından sapmasına ve halkın kaynaklarının israf edilmesine yol açmaktadır. Belediyelerde yolsuzlukların sona erdirilmesi, sadece yerel değil, ulusal kalkınma için de kritik bir öneme sahiptir. Bu yozlaşmış sistem temizlenmedikçe, halkın güveni sağlanamaz ve kalkınma gerçekleşemez. Türkiye’nin gerçek potansiyeline ulaşması için, belediyelerdeki komisyonculuk düzenine son vermek bir zorunluluktur.
_______________
Türkiye’nin Asıl Çözümü Doğru Yönetimdir
Türkiye’nin dış güçlerden çok, iç dinamiklerdeki çürümüşlük ve beceriksiz yöneticiler nedeniyle sorunlar yaşadığı bir gerçektir. Belediyelerden bakanlıklara, bürokrasiden kamu kurumlarına kadar her kademede yolsuzluk, komisyonculuk ve liyakatsizlik, ülkenin ilerlemesini engelliyor. Ancak bu sorunların çözümü çok da zor değildir: Devlet görevlileri işlerini doğru ve dürüst yapsalar,
Türkiye’de birçok şey kendiliğinden düzelecektir.
Ahlaklı ve Liyakatli Yöneticiler: Yönetici kadrolarına, sadece işinin ehli, ahlaklı ve halkı düşünen kişiler getirilmelidir. Temiz ve doğru yönetim, sistemin geri kalanını da temizler.
Yolsuzluk ve Komisyonculuğa Son: Kamu kaynakları kişisel çıkarlar için kullanılmamalı, şeffaflık ve denetim mekanizmaları devreye sokulmalıdır.
Devletin Temizlenmesi: Ahlaklı ve dürüst yöneticiler, yozlaşmış düzeni hızla değiştirebilir. Temiz suyun bir pis göle akması gibi, doğru yönetim sistemi de çürük yapıları hızla temizler.
Sonuç olarak, Türkiye’nin temel sorunu dış güçler değil, içerideki kötü yönetimdir. İşini hakkıyla yapan yöneticilerle bu sorunlar hızla çözülebilir ve ülke gerçek potansiyeline ulaşabilir.