Bulgaristan’da Polis Darbesi

Ertaş ÇAKIR
Tarih:  07 Ağustos 2020

Bulgaristan’da bir aydan beri süren ve değişik barışçı direniş biçimleriyle hükumetin ve Baş Savcının istifasını isteyen gençlik protestoları 7 ağustosu 8 ağustosa bağlayan gece polis güçleriyle ulusal baskına uğradı ve dağıtıldı. Avrupa Birliği ve NATO üyesi bir ülkede yarısı faşistlerden oluşan hükumet, ayakta kalmak ve yalan dolan strateji ve taktiğiyle, yasasız ve yargısız egemenliğini güç kullanarak sürdürme yolunu seçti. Bulgar halkının, genç kuşağın demokrasi ve özgürlük ruhu bir kez daha kırıldı.

Sofya’daki çadır kentlerle birlikte Filibe (Plovdiv) “Çifte Hamamlar” önündeki çadır kent de yıkıldı. Varna Belediye Binası önündeki çadırlar çöp arabasına dolduruldu. Tutuklananlar var.

Polis saldırıları gece saat 04’te bütün ülkede aynı anda yapıldı. Sofya’da 12 kişi tutuklandı. Bakanlar Kurulu meydanında, Sofya “Kliment Ohridski Üniversitesi” ve “Kartal Köprü” kavşağındaki yol üzerine kurulan çadır kentler yıkıldı. Protestocu ablukası kaldırıldı. Trafik polisi “trafiğe engel oldukları” gerekçesiyle 60 protestocuya ceza kesti. Eylemleri yol kenarına, parklara itti.

Yeni durumda protesto politik liderini kitle önünde bekleyenler yine aldandı. Direnişlere sahip çıkan politik parti de belirmedi. Direniş kurultayı, meclisi, konseyi sıfatlarını yüklenmiş bir organ bekleyenler endişeli. Sanki Bulgar hükumetinin yıkılmasını, meclisin dağılmasını, başsavcıdan hesap sorulmasını isteyenler birbirlerini tanımıyorlar, devlet kurumlarını yumurta ve domates yağmuruna tutanlar sanki yalnız aynı hedefte birleşmişler ve aynı noktaya ateş açıyorlar.

Almanya ZDF TV çocuk programlarında Bulgaristan olaylarını şu sözlerle anlatıyor:

“AB devletlerinde sivillerin protesto hakkı vardır. Devletlerin kamu düzenini sağlamak için yasal önlemler alma hakkı da vardır.” Bu sözler Avrupa komisyonu basın toplantısında dile getirilmiştir.

“Bulgaristan’da vatandaşlar yolsuzluk ve rüşvete karşı ayaklanmış bulunuyor. Rüşvet devletin malının politikacılar tarafından çalınmasıdır. Örneğin devlet paralarını çalmaktır.  Başka işler için kullanılmasıdır” dendikten sonra şu açıklamada da bulunuyor.

Avrupa Birliğinde en yoksul ülke Bulgaristan’dır. Bulgaristan’da çalışanlar emeklerine karşı çok az para alıyorlar. Bu nedenle ülke nüfusunun yarısı dış ülkelere çıkmıştır.”

Gösterilerin hepsi izinliydi. İş saatinden sonra ve gece saat 20’den saat 24’e kadar yapılıyordu. Sofya Büyük Şehir Belediyesinden izniyle ve barışçı-demokratik ortamda, yasal protesto hakkı kullanılarak sürdü. Son gösterilerde  bazı Batılı gazeteci tutuklandı ve olay çıkarmak için kendilerine para ödenen bazı sporcu ve fenlerin saldırgan davrandıkları belgelendi.

GERB partisinin Sofya Konferansı gerginliği arttırdı.

 

2009’dan beri önce azınlık ardından da 2 defa karma kabine kuran Avrupalı Bulgaristan Vatandaşları (GERB) partisi ulusal protesto eylemlerine katılanların isteklerini görüşmek üzere, 05 ağustos günü öğle saatlerinde, Sofya “Teh Park” adlı açık alanda MİLLİ PARTİ KONFERANSI topladı. Konferansta konuşan, GERB lideri ve üç defa Bulgaristan Başbakanı görevinde bulunan Boyko Borisov, 6 ağustos günü yapılacak hükümet ortaklarıyla ortak toplantıda alınacak karara uyarak “iştiha edeceğini”, karma kabinenin 2021’in Mart ayında yapılacak olağan seçimlere kadar görevde kalacağını ve halk meclisinin de görevine devam edeceğini bildirdi.

İki karar birden alındı.

Birinci karar bir hükumet kararıdır: Borisov hükumeti bütün polislerin maaşlarını % 30 yükseltti. Aynı para 29 devlet kurumunda çalışanlara da verildi. Direniş ateşi yoksullara para dağıtılarak ve evde kalmaları istenerek de söndürülmeye çalışılıyor.

İkinci karar Hükumete katılan politik partilerin koordinasyon konseyi tarafından alındı.

Operasyon şeklinde polis darbesi yapıldı. Öneri Meclis Başkan yardımcısı ve faşist NFSB partisi lideri Valeri Simyonov’tan geldi. Polis saldırısı Sofya, Varna, Stara Zagora ve Plovdiv şehirlerinde koordineli şekilde gerçekleşti. Halk direnişleri kırıldı. Aylardan beri tırmanan diktatörlük resmen ilan edildi. Borisov diktatörlüğüne aşırı sağcı faşist partilerin de katılması demokratik kamuoyunu, aydınları, genç kuşağı ve dolayısıyla halkı korkutuyor.

Aynı gün üç ajansın sosyolojik araştırma sonuçları açıklandı.

2017 Martında oyların % ‘27sini alan ve ırkçı milliyetçi partilerle karma hükumet kuran GERB partisinin güven oranının % 15.5’e düştü. İki Başbakan Yardımcısı ve Meclis Başkanı Yardımcısıyla kabine ortağı olan güya  “Yurtsever Cephe” adı altında birleşen “Ataka”; VMRO – İç Makedon Devrim Hareketi ve NDSB Bulgaristan’ı Kurtarma Milli Cephesi ancak % 3 gibi )üç defa azalan) güven oranıyla, % 4 barajlı Bulgar meclisi dışında kalacakları halka açıklandı.

Politik sıralamada, 1990 yılından beri ilk defa olmak üzere sosyalist parti BSP üçüncü yere itildi ve yerini bu sene kurulan “Var böyle bir devlet” partisi aldı ve partisi lideri Sl. Trifonovö “GERB ile hükumet ortaklığına hayır” bildirisi yayınlandı.

Sonuçlar:

  • Kamuoyu Bulgaristan’da “mafya” hükumeti istemiyor.
  • Başbakan B. Borisov ile kulis ortaklığı yaptığı mafya oligarşisinden HÖH “fahri” başkanı Ahmet Doğan ve HÖH milletvekili Delyan Peevski’yi ve onların yasa dışı işlerine şemsiye açan Baş Savcı İvan Geşev’i de iktidar katlarında görmek istemiyor.
  • Aynı zamanda ırkçı, anti-milli, aşırı milliyetçi, Türk, Müslüman ve İslam düşmanı güçleri ve temsilcilerini de hükumette görmek istemiyor.
  • Erken seçime % 75 oranında katılmak isteyen vatandaşlar hükumetin ve politik sistemin değişmesini, yasaların üstünlüğünün sağlanmasını, her vatandaşın seçime katılmasını ve seçme ve seçilme haklarının garantilenmesini ve erken seçime gidilmesinde ısrar ediyor.

Halk oylamasından alınan sonuçlarda Bulgaristan Halk Meclisine güven % 10’a düşmüştür.

Protestoların yön değiştirmesi.

Koordinasyon Konseyi kararında, Avrupa Konseyi’nin “Bulgar faşist partileri” olarak nitelediği VMRO, ATAKA ve NFSB liderleri Krasemir Karakaçanov, Valeri Simyonov  ve Volen Siderov  – anket sonuçlarını görüp belki de bir daha asla hükümet olamayacakları haberlerini alınca – Başbakan Borisov’un görevde kalması ve 2021 seçimlerine bu hükümet ve bu meclisle gitme kararı aldı. Bu karar NFSB Başkanı Valeri Simyonov tarafından açıklanınca, Bakanlar Kurulu önündeki protestocu kalabalık, partinin Sofya/“Rakovska – 134” adresindeki merkezine yöneldi ve bina gece boyu yumurta ve çürük domates ile taşlandı.  Polis operasyonları esnasında Sofya’yı terk eden ve Burgaz’dan basına demeç veren V. Simyonov’un bir daha asla seçilemeyeceğini kabullenmiş olduğu yüzünden belliydi. Eskisi gibi, bu defa da Türkiye sınırına tel örgü gerdiğini ve Bulgaristan’ı sığınmacı istilasından kurtardığını övünerek anlatmaya devam etti. Oysa Bulgaristan her ay Türkiye Cumhuriyeti makamlarına “bizi sığınmacılardan kurtarın” parası ödüyor. Bulgar faşistleri halka hiçbir zaman doğruyu söylemedi, yalan söylemeye de devam ediyorlar.

İkinci olarak, iktidarda kalmak ve ömürlerini 6 ay daha kalmak hamlesi yapan faşist güçler, basına verdikleri demeçlerde “iç savaş gerginliği” yaşandığına işaret ediyorlar. Polis savcılık ve yargının “yalan iddialarla” gerginlik kışkırtanlara seyirci kalması öfke ve nefret dalgasını adalet ve istifa çığlıklarını yükseltiyor. Her akşam saat 20’den başlayarak protesto eylemlerine tüm büyük şehirlerde devam etme kararı alındı. Varna’da gösteriler 1 saat erken başladı. Belediye önünde polisle göstericiler çatıştı. Sofya merkez kavşakları işgal edildi, Plovdiv’te protesto alayları uzadıkça uzadı.

Savcılık ve polis bu defa da tek taraflı davrandı.

Hepimizin iyi hatırladığımız üzere, 15-16 Mart 2017 tarihlerinde, Bulgaristan ile Türkiye Cumhuriyeti kara yolu Bulgar tarafında faşistler tarafından kesilmişti. Çift vatandaş soydaşların oy kullanmalarına izin vermek istemeyenler toplanmış ve trafik durmuştu. Birçok şehirde hükumetin istifası ve Baş Savcının görevinden ayrılması için imza kampanyası başladı.

Adaletsizlik ve politik baskıların kaynağı.

17 Mart 2017 tarihinde erken halk meclisi seçimi vardı. Seçim yasaldı. Her vatandaşın memlekette ve memleket dışında seçime katılmak, oy kullanma ve seçilip seçme anayasal ve yasal hakkını kullanması serbestti. Bu gibi durumlarda, özellikle seçim günü savcılık, polis, jandarma, sınır polisinin ödevi seçmeni korumak ve ülkede barış ve huzur sağlamaktı. Saldırılar oldu. Otobüsler durduruldu. Araçlar bekletildi. Otobüslerden zorla indirilen, yoldan itilen, tekmelenen, kimlikleri toplanan, itilip kakılan, tartaklanan yaşlı kadınlar oldu. Bulgar polisi, savcılık, geçici hükumet, cumhurbaşkanı terör uygulamasına seyirci kaldı. Türk seçmenin oy kullanması engellendi. Yasalar çiğnendi.  Bu gece yol kapatıyorsunuz gerekçesiyle Milli Polis Operasyonu ve faşist darbe yapanlar o zaman iktidara gelmişti. Palazlandılar. Artık polisi halkın üzerine sürmeye başladılar.

Bulgaristan Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği vatandaşı olan, fakat totaliter komünist rejimin vatandaşı oldukları Bulgaristan’dan devlet terörü, soykırım denemesi uygulanarak ve diktatör Todor Jivkov’un şahsen itiraf ettiği üzere 1984-1989 yılları arasında Türk nüfusa karşı iç savaş açarak silah gücüyle zorla kovduğu tüm Bulgar sivil yasaları haklarını henüz elde edememiştir.

Sokak mücadelesi veren Bulgar gençlerin demokrasi mücadelesini destekliyoruz. Yalnız Başbakan Borisov’un ve ülkenin totaliter biçim yönetilmesinden yana olan Baş Savcının istifa etmesini değil, öncelikle Sofya hükumetine yerleşen faşist, ırkçı güçlerin –  VMRO, NFSB ve ATAKA partilerinin politik sistemden sökülmesini, bakanlıklardan atılmasını ve meclisten kovulmalarını istiyoruz. Bulgaristan Türklerine, Müslümanlara, İslami kurumlarımıza, çocuklarımızın anadilimizde eğitim almasına engel olan hiçbir politik güç Sofya hükumetinde yer alamaz, almamalıdır, alamayacaktır.

Direnişçi güçlerin politik sistem değişikliği ve dış ülkelerdeki soydaşların ve gurbetçilerin, öğrenci ve totalitarizmden kaçıp da vatana geri dönemeyenlerin katılacağı bir erken seç yapılması çağrılarına destek veriyoruz.

Cumhurbaşkanı Rumen Radev’in polis operasyonlarından sonraki demecinde, ilk kez “uzaktan seçime katılma” olanakları sağlanması önerisi dikkati çekti. Bu önerinin açılması ve yasallaşması zorunluk olmuştur. BULTÜRK’un önerileri özellikle şu ağırlaşan korona virüs şartlarında, yakın ve uzak dış ülkelerde ikamet eden vatandaşların mektupla seçime katılması önerisinin dikkate alınması önem kazanmıştır. Birçok AB ülkesinde başarıyla uygulanıyor. Yeni şartlarda yapılan anket sonuçlarında 2. Olan “Var böyle bir devlet” partisinin önerilerinde yer alması da önerilerimize politik nitelik kazanıyor ve adalet unsuru olmuştur.

Demokrasi ve adaletten, insan haklarından yana olan Avrupa Birliği yasaları Bulgaristan için zorunlu olmalıdır. Hukuk üstünlüğü aleyhinde karar alınıp barışçı direnişlerin polis güzüyle ezilmesi Avrupa Konseyi tarafından kınanmalıdır. İnsan hakları ve azınlık hakları çiğnenemez. Stara Zagora kentinde 160 Romen evinin birden yıkılmasına kör ve sağır kalan seyirci kalan Avrupa Meclisi Bulgaristan milletvekilleri bir daha seçilemez ve azınlık haklarından söz edemez. Azınlıklara saldırılar Mart 2017’den sonra olağanüstü artmıştır. Gırmen Romen mahallesinin yıkılması, Varna’da getoların kaldırılması, Gabrovo’da getonun yakılması, Plovdiv’e bağlı “Voyvodino” Belediyesinde 37 Romen evinin kış ortasında yıkılması, Asenovgrat mahallerindeki faşist saldırılar saymakla bitirilecek gibi değildir. 3 milyon vatandaşın Bulgaristan’ı terk etmesi, ekmek teknesini dış ülkelere taşıması ve ülkede kalan yakınlarına her yıl 1 milyon 250 bin avro göndererek yoksulları yaşatmaya çalışması, günümüzün gösterilerinde demokrasi ve eşitlik isteklerinde ifade bulmuştur. Büyün Bulgaristan patlamaya hazırdır ve volkan patlamasını gemlemeye polis güçleri, faşist komandolar ve ortakları yetmeyecektir.

Bizi izleyiniz.
Okuyanların paylaşmasını rica ediyorum.
Teşekkürler.