Algının Gölgesinde Kaybolan Gerçek
Yazan: Rafet ULUTÜRK
Dünya gerçeği değil, gerçeğin nasıl göründüğünü konuşur.
İnsanlar hakikati duymak yerine, en çok kimin sesinin güçlü çıktığına bakar. Bu yüzden çoğu zaman doğru değil, en çok inandıran kazanır.
Algı…
Bir kelime değil, koca bir düzen aslında. Kimi zaman bir fotoğraf, kimi zaman bir cümle, kimi zaman bir sahneyle koca bir toplumun yönünü değiştirebilir. Çünkü insan gördüğüne inanır, hissettiğine bağlanır.
Bir Gerçek, Bin Yorum
Bir olay olur.
Gerçek tektir ama bin farklı pencereden izlenir.
Kimin sesi daha yüksekse, o gerçeği şekillendirir.
İşte tam da bu yüzden, algıyı yöneten her zaman bir adım öndedir.
Haklı olup olmaması önemli değildir artık.
Çünkü zihinleri kazanan, gerçeği de kendi elleriyle yazabilir.
Kalpleri Kazanan, Gerçeği Yazar
İnsan zihni mantıkla değil, duyguyla karar verir.
Bir hikâyeye inandığında, onu değiştirmek neredeyse imkânsızdır.
Bu yüzden propaganda, reklamlar, siyaset ya da sosyal medya… Hepsi duygulara dokunmayı hedefler.
Gerçeği değil, inancı şekillendirmek isterler.
Çünkü kalbi kazanan, savaşı çoktan kazanmıştır.
Sessiz Olan Gerçek
Gerçek bağırmaz.
Gerçek pankart asmaz, slogan atmaz.
Gerçek sessizdir… Ama o sessizliğin altında çok derin bir güç yatar.
Algı kalabalığı sürükler; gerçek sabırla bekler.
Bir gün perde kalktığında, alkışlar değil yüzleşmeler kalır geriye.
Okuyucuya Not
Algının hüküm sürdüğü bir dünyada, sorgulamak artık bir lüks değil, bir sorumluluktur.
Çünkü sorgulamayan, fark etmeden başkasının hikâyesinde figüran olur.
Gözümüzü açtığımızda değil, gönlümüzle gördüğümüzde hakikati buluruz.
Ve işte o zaman algı değil, insan kazanır.

