Unutulan Azınlıklar
Tarih: 24 06 2019
Çeviri: Ertaş ÇAKIR
Konu: İsviçre Gazetecisi Zirel Stöger Balkanları – Bulgaristan azınlıklarını yazdı.
“Tred” gazetesi 15. 06. 2019/Sofya
Bölgemizde yaşayan Pomaklar, Armınlar, Torbeşler, Uskoslar ve başka azınlıklar hakkında bilmediklerimiz var mı?
En fazla etnik, dini ve dil azınlığı yaşayan Avrupa bölgesi, Balkanlardır. Bu insanlı hiç tanımayanlar da var. Bir çok yerde, dilleri yalnız konuşma dili olan, yazı dilleri olmayan bu azınlıkların yalnızca yaşadıkları her yerde bilinen kimlikleri var, asimile edilmeleri onların yaşadıkları topraklardan göç etmelerine ve yaşam tarzlarından uzaklaşmalarına neden oluyor.
Güney Batı Makedonya’dan Müslüman Torbeşler, Kuzey Doğu Bulgaristan’da ve Bulgaristan’da İslam’ı kabul etmiş Pomaklar ya da Hıristiyan kalmış Armınları en eski nüfuslu İsviçre günlük gazetesi “ Noe Zuricher Zeitund”un yıllardan beri bölge muhabiri olan Zikel Stöger kadar iyi tanıyan biri olduğunu düşünmüyorum. O,İstriya’da Ulahlarla, Jumberak’ta Uskoslarla, bugünkü Kuzey Makedonya ‘da Arminlerle, Bulgaristan ve Yunanistan’da Pomaklarla konuşabilen tek kişi olabilir. Yolculukları esnasında harika, fakat yok olmaya mahkûm bir dünya buluyor.
Sofya “Doğu Batı” yayınları yakın geçmişte onun “Balkanların Yok olmaya Mahküm Azınlıkları” başlıklı araştırma eserini bastı ve tanıttı.
Bulgar günlük gazetelerinden “Trud” eserden bir alıntı yayınladı. Yayınlanan veriler ve yazarın tespitleri Bulgar resmi yayınlarındaki verilerden çok farklıdır.
Bulgarca baskının önsözünün yazar şöyle diyor:
MÜSLÜMAN OLDUKLARI İÇİN AYRIŞIM GÖRÜYORRLAR.
DİSKREMİNE EDİLİYORLAR.
Büyük politika farklı renklerde görülüyor.
Balkanların tarihi çok katlı ve tartışmalıdır. Buradaki her millet hatta her insan grubu geçmişini kendi bildiği bir biçimde anlatıyor. Balkan ülkelerinin tarih biliminde serüvenci mitler, önyargılar ve basmakalıp görüşler çok yaygındır.
Bu nedenle bir dış bakış gerçeğin bulunmasına yardımcı olabilir. Benim kitabımda, tarihsel olayların, Bulgar tarih biliminde savunulan resmi görüşlerle ve kamuoyunda yaygın olan kanılarla örtüşmeyen fikirler bulacaksınız. Bugünkü Bulgar devleti topraklarındaki İslav nüfustan bir kısmının İslamlaştırılması neden ve süreçleri başlı başına bir örnektir. Resmi Bulgar istatistiklerine göre, Bulgaristan’da ya da dış bir ülkede, örneğin Kuzey Yunanistan’da yaşamalarına ve İslav Müslüman’ı olmalarına rağmen veya etnik olarak Bulgar olduklarını dikkate almaksızın, kendilerini Bulgarlardan farklı gösterebilmek için, kimliğinin Türk ya da Pomak olduğunu söyleyenler var. Bulgaristan’da bazı Pomaklar hala marjinalleştirilmiş ve gereği gibi değerlendirilmiş olmadıkları kanısındadır. Kitabımın Bulgaristan’da İslamlaştırılma ve Pomakların Bulgar toplumundaki yeri konusunda tartışma başlatmasını umuyorum. Bulgar milletinden bir parça olarak ilan edilmiş olsalar da, büyük ölçüde kendilerinin Müslüman olduklarından dolayı, ayrıştırılmış olduklarını sanıyor. Kendilerinin gerçek Bulgar olarak kabul edilmediklerini sanıyorlar.
Ne ki, benim kitabında sadece Bulgaristan’daki Pomaklardan söz edilmiyor. Makedonya ve Kosova’da yaşayan, İslav kökenli Müslümanlar da konu ediliyor. Pomaklar için de olmak üzere, hepsi için karakteristik olan, çok çeşitli milli kimlikleri ve devamlı değişiklik kaydeden, öz tanımlamalardır. Batı Avrupa’da onları pek tanıyan yok, Bulgaristan’da dahi geniş kamuoyu onları yakından tanımıyor. Bu özellikle, Kuzey Yunanistan’daki Pomaklar için de geçerlidir ki, onların Bulgarlarla uzun süren yaşam beraberliği olduğu biliniyor. Torbeşler ve Goranlar hakkında yazdıklarım da Bulgar tarih biliminde yazanlarla tamamen örtüşmüyor. Kitap, Bulgaristan da dahil, Balkan ülkelerinin hepsinde yaşayan Arıman dediğimiz Ulahların İstriya’da yaşayan İsto-Romenleri ve Slovenya sınır boyunda Zagreb kentinin batısında dağlık bir bölgede, Jamburek’te yaşayan Yunan-Katolik Uskosları gibi üç Balkan Romen grubu da genel sıralamaya kazandırmış oldu. Balkanların ayrı ayrı bölgelerine bir bakış sunarken, milli devletlerin hurca köşelerinde neredeyse unutulmuş olan küçük, önemsiz azınlıklara işaret ederken şu iki hizmeti de sunuyor: Balkan tarihinden bazı ufak inceliklere bakış atıyor, bu ayrı ayrı ülkelerin politik sisteminin nasıl çalıştığını gösteriyor. Bu tespit, Bulgaristan için de geçerlidir. Bu olağan sayılmayan derinlikte, büyük politika farklı renklerde görünebiliyor.
Ziril Stiger
Yazar Ziril Stiger 1950’de İsviçre’nin Oberrit kentinde dünyaya geldi. Zürich ve Zagreb kentlerinde İslav Dili ve Doğu Avrupa dilleri okuduktan sonra, Moskova’da İsviçre Büyükelçiliğinde çalıştı. 1986 – 2015 yılları arasında “Noe Zuricher Zeitung” gazetesinin dış siyaset editörlüğü görevinde bulundu. Zürich’ te yaşıyor.
BULGARİSTAN POMAKLARI
İbrahim Emin Kadir nasıl İvan Kadriev oldu.
28 Mart 1973’te “Kornitsa” köyünde ne oldu?
Gizli teşkilata katılma ve Ayaklanmaya iştirak etme suçundan yargılandılar.
İbrahim Emin Kadir bizi “Kornitsa” köyü merkezinde boş bir mekâna götürdü. Oturduğumuz sandalyeler virandı. O, herkesin kendisini görebileceği sokakta görüşmek ve konuşmak istemedi. Köyde herkes tanışıyor. Girdiğimiz mekân önceleri dükkânmış. Şimdi tadilat olsa da, içinde çalışan yoktu. 87 yaşındaki İbrahim Emin Kadir’nin doğduğu ve halen yaşadığı köy, Kuzey Batı Bulgaristan’da, Gotse Delçev (Nevrekop) belediyesinde bulunuyor. Hava boğucu olsa da, yaşlı adamın başında yün kepe var. Bir dostu ona bira dolu plastik bir kadeh uzattı. O içkiyi acele etmeden yudumluyor, kem gözlerden uzak, içkinin keyfini çıkarıyordu. Alkollü içki aldığını kimsenin görmesini istemediğini kendine özgü bir kurnazlıkla anlattı. İbrahim Emin Kadir, Müslüman olduğunu söylüyor. Sözlerine Türk olduğunu da hemen ekliyor. Babaannesi ve dedesi Kornitsa köyüne, 1912’ye kadar Osmanlı İmparatorluğunda bulunan Kuzey Yunanistan’dan gelmişler. O, geldikleri köyün adını bilmiyor. Onun, hakikatten Türk kökenli mi olduğu pek anlaşılmıyor. Osmanlı İmparatorluğu geleneklerine uygun düşünüldüğünde, onun için de “Türk” kavramının “Müslüman” kavramıyla eş anlamlı olabilir.
“Kornitsa”da yaşayanlar öncelikli olarak İslav Müslüman yani Pomak. Bu köyde cami olduğu gibi, Doğu Ortodoks dinine ait Hıristiyan da yaşadığının simgesi bir Kilisedir. İbrahim Emin Kadir Türkçe konuşmuyor, yalnız Bulgarca biliyor. Kendisine Pomak denmesini istemiyor. Annem Pomak’tı diyor. Ne ki, o gibi, babası da “Kornitsa”da dünyaya gelmiş olan bu yaşlı adam,” babam Türk’tü” diyor. Babasının Türk oluşundan gurur duyduğunu anlatıyor. Türk oluşundan o da gurur duyuyor. İbrahim Emin Kadir 28 Mart 1973 sabahı erken saatlerde köyde olanları övünür gibi anlatıyor. O sabah köylüler geleneksel işlerinden ansızın koparılmışlar. O zaman, iktidarda bulunan Komünist Partisi, Pomakların geleneksel Türk Arap isimlerini İslav Bulgar adlarıyla değiştirmeyi kararlaştırmıştır. Parti yeni isimlerle Bulgar kimliği dayatmayı hedeflemişti. Partiye göre, bu köylülerin Türk Kimliği hakkı yoktu. İbrahim Emin Kadir, Pomak olmadığı, bir Türk olduğu için yeni isimlere itiraz etti. Ona, sen Türk olduğunu nereden biliyorsun, diye sormuşlar. Türk kimlikli olduğuna kimse inanmamış. Milis (polis) karakoluna götürülmüş. Ne ki öteki köylüler de tepki göstermişler. Onlar da Bulgar ismi almayı reddetmişler, çünkü bu isimleri kabul etmek Hıristiyanlığı kabul etmek anlamına geliyormuş. Sonu sonunda onlar Müslüman’dı. Hiç biri Hıristiyan Bulgar değildi. Onlar için isim dinleriyle sıkı bağlantı halindeydi, İslam ise Pomakların kimliğini ve yaşam biçiminin belirlenmesinde öteden beri en önemli yer alıyordu. Fakat baskıyı şiddetlendiren komünistler, İbrahim Emin Kadir’in anlattığına göre, Kornitsa köyüne askeri birlik gönderiyor. Köye götüren tek yol kesiliyor. İbrahim Emin Kadir, “Biz özgürlükten başka bir şey istemedik” diyor. Köylüler askerlere taş attı. Askerler önce havaya, ardından da toplanan kalabalığa ateş açtı. 5 erkek kurşunlandı ve öldü, birçok kişi yaralandı. İbrahim Emin Kadir hepsini tanıyor, ölenlerden biri en yakın dostu. Konuşmaya katılan yaşlı yerlilerden biri gömleğini kaldırdı ve o zamandan kurşun yaralarını gösterdi. O da kendini bir Türk olarak tanıttı. Onun için Türk olmak çok önemli, çünkü o İslam adetlerine göre bir Müslüman Türk olarak dini törenle rahmete kavuşmak istiyor. Komünistler onların isimlerini değiştirmekle aslında Müslümanlıklarına da darbe vurarak, İslam’la bağlarını tamamen kesmek istiyorlar.
İbrahim Emin Kadir kalktı. Plastik kadeh boştu. Sergi dolu meydanı yaşına göre hızlı ve elindeki bastondan pek faydalanmadan geçti. Meydanın karşısındaki anıtı mutlaka görmemizi istiyor. Levhadaki yazı: “1973 Komünist rejimin asimilasyon politikasına karşı mücadelede şehir düşenlerin anısına.” Şehit düşenler: Hüseyin Karaali; Muhammed Bagran; Salih Amidiev; Tefik Hacı; İsmail Kalör. İsimlerin üzerinde “Kalplerimizde ebediyen yaşayacaksınız!” yazıyor. İbrahim Emin Kadir’ın bir kemik bir deri olan yüzündeki derin izler gerildi, o taşlaştı, yüzünde tebessümden iz kalmadı. Bir süre içine çekildi. Dondu kaldı, sonra yılların nasırlı ellerini kaldırdı ve 5 şehit için dua etmeye başladı. “İsimlerimizi almaları bir soykırımıydı” dedi içini çekerek İbrahim Emin Kadir .
Komünistler ölüleri de rahata bırakmamışlar. Onların isimleri de resmi evraklar üzerinde ve mezar taşlarında değiştirilmiştir. Bu gerçek onun yüreğini bugün de parçalıyor.1989’da komünist rejimin devrilmesinden sonra bile, 28 Mart 1973’te “Kornitsa”da olup bitenle ilgili bugün de resmi görüş farklıdır. Bazı yerlerde anlatılanlar İbrahim Emin Kadir ‘in paylaştıklarından o kadar farklı ki, insan başka bir olaydan söz edildiği izlenimiyle kalıyor. Bir defa komünistlerin hikâyesinde, kurbanlar suçlu, suçlular da kurbandır. Komünistlerin anlattıklarına bakılırsa, 1972 yılının Ekim ayında köyde gizli bir örgüt kurulmuştur. 14 Aralık 1972’de komplocular köyde yönetime el koymuşlar ve “Kornitsa”yı Türk toprağı ilan etmişlerdir. 23 Ocak 1973’te idareye el koyanlar “Kornitsa Türk Cumhuriyeti” ilan etmişler, meydanda dalgalanan Bulgar bayrağını indirerek, Türk sancağı dalgalandırmışlardır. Köy nüfusu yeni durumla razı olmadıklarından dolayı karşı koyarak, kendilerini Bulgar ulusundan bir parça olarak ilan etmişler ve isyancılar mukavemet gösterenlerle hesaplaşmışlardır. Bulgarlara karşı ayaklananlarla uzlaşma yolu bir türlü bulunamamıştır. Sonunda askerler, milisler ve gönüllüler “Kornitsa” isyanını bastırıp Köyün Bulgar egemenliğini yeniden tesis etmişlerdir. İsyancılar güvenlik güçlerine satırla saldırmış ve 2 milis yaralanmıştır.
Pomaklara bugün Bulgar Müslüman’ı diyorlar ve bu olaylar sırasında onlardan 3 kişi daha can vermiştir. Onları, komünist ajanı sananlar öldürmüştür. 1989’da komünist rejimin devrilmesinden sonra bile, “Kornitsa”da iyi örgütlenmiş bir anti-Bulgar isyanı patladığı ve yerli isyancıların Bulgaristan’daki resmi Türkiye temsilcileriyle sıkı bağları olduğu görüşü savunulmaya devam etmiştir. 12 Mart 2012 tarihinde “24 :asa” (24 Saat) onlain yayınında çıkan bir yazıdır. Bu yazıda da, gizli bir direniş örgütünden, ilan edilen “Kornitsa Türk Cumhuriyetinden”, Sofya’daki Türkiye Büyük Elçiliğinden isyan yönetimine emirler geldiğinden söz ediliyor. Köy sakinlerinden bir kişinin şu sözlerine de yer verilmiştir. “Biz yalnız isimlerimizi ve dinimizi korumak istemiştik.” Görüşmeler suya düşünce, güvenlik güçleri 28 Mart 1973 sabahı köyü basmış ve illegal örgütü yok etmişlerdir. İsyancılar taş atarak, bıçak ve satırlarla mukavemet göstermiştir. Ayaklanma bastırılırken 5 Pomak öldürülmüştür. İbrahim Emin Kadir’in dediklerinden çok daha fazla köylü, 80 kili Kuzey Bulgaristan’a sürgün edilmiştir. Gazetede işaret edildiğine bakılırsa, 10 kişi tutuklanmış ve yargılanmıştır. Gerekçede, gizli teşkilat kurma, isyan başlatma, sosyalist düzenin köklerini çürütme ve devlete ve toplumsal düzene karşı yazılı lanetleyen propaganda materyalleri yayma yer almıştır.
Gazetede çıkan yazıda ve konuya adanan başka yazılarda İbrahim Emin Kadir’in adı geçmiyor. 28 Mart 1973’te “Kornitsa” köyünde ne olmuş olursa olsun, anlatılanların ve yazılanların hiçbirinde İbrahim Emin Kadir’in adı geçmiyor. 2015 yılının Haziran ayında Çepino semtindeki küçük evinde bizi Lidiya Asenova Hacıeva karşıladı. 1948 yılından beri Kuzey Batı Rodoplar’ın bu köyü Velingrad kentinin bir semtidir. İbrahim Emin Kadir’den farklı olarak Lidya “ben Pomak’ım” diyor. Bu özgün halk topluluğundan olmakla gurur duyduğunu gizlemiyor. 1949 yılında dünyaya gelen Lidya Asenova Hacıeva’nın adı, baba adı ve soyadı da değiştirilmiş. Türk isimleri Hüsniye Asan Hacieva imiş. 1962’de adı değiştirilirken Hüsniye 11 yaşında okula gidiyormuş ve ismi İbrahim Emin Kadir’den önce komünist rejim tarafından zorla değiştirilmiştir. Hüsniye’nin dedesi Çepino köyünde saygın bir İslam din adamıymış. Bugün çocuklarının ve torunlarının da taşıdığı Hacı soyadı ondan kalmıştır.
Ziril Stiger’n “Balkanlarda Unutulan Azınlıklar” kitabını “Doğu Batı” yayınlarında bulabilirsiniz.
Bizi izlemeye devam ediniz.
Paylaşanız.