Susma Parası mı?

Ertaş ÇAKIR

Seçime gidiyoruz. Herkes susuyor. Cumhurbaşkanı Radev, meclis içinden ve meclis dışından partilerle görüşmeler yaptı. Konuşanları dinledi ama öne atılan sorunlara cevap verilmedi. Ne mi dediler.

Ne dediklerine geçmezden önce Bulgaristan’da Cumhurbaşkanlığı makamının kendi başına karar alma hakkı olmadığına işaret edelim. 2020 yılında Cumhurbaşkanı Radev’in yaptığı en önemli iş nedir mi diyeceksiniz. İki şeye dikkat çekebiliriz.

Bir) Sofya gösterileri başladığında Cumhurbaşkanlığı makamından kolu havada yumruk sıkılmış indi ve “Hükümet İstifa!” “Başsavcı İstifa!” dedi. Ayrıca “Seçim hükümeti kurulsun! Ve Erken seçim yapılsın!” dedi, ama bu isteklerin üçü de tutmadı.

İki) Bulgaristan’daki “önemli”sanılan 2 Rus ajanının devlet korumalarını kaldırdı. Bu ajanlar, HÖH fahri başkanı Ahmet Doğan ve HÖH milletvekili ve Rus sermayesinin Bulgaristan’daki oligarşi temsilcisi, anlaşılan hem Rusya hem de Amerika işleri için Bulgar kara paralarıyla çalışan Delyan Peevski’dir.

2020’de Bulgaristan’da değişen ne oldu?

Radev’e dert yananlar, “seçmen sandığa gitmekten korkuyor, seçilecek olanlar da seçmenden korkuyor,” dediler. Vazgeçin şu sandık ve karanlık oda meselesinden, oy kullanma makinalarını da hurdaya çıkaralım, gönderelim oyumuzu mektupla, sayımı üçlü komisyon trafından, kamaralar altında yapsın ve dertlerimiz bitsin, diyenler kalabalıktı. Seçmen neden korkan? Memlekette herkes birbirinden korkuyor, seçmenin partilere, partilerin savcılara, savcıların yargıçlara güveni yok ve sonunda, kim kime oy verirse versin hep aynı insanlar seçilip sandıktan çıkıyor. Seçmenin korkusu bu defa da oyum boşuna giderse, korkusu… Seçmen bıkmış usanmış git gelde ve hiç bir şey olmayışından. Olay bu!

2017 seçimlerinde 400 binden fazla oy geçersiz çıktı.

Nasıl boş çıkmasın ki? Ömründe gazete okumamış adamlardan, 2-3 dakikada kitap kadar kalın seçim bültenlerini okumalarını, karar vermelerini ve doğru oy kullanmalarını istiyoruz. Olacak iş değil. Şahsen bana kalsa, biz 1879 seçim usulüne döneklim. O zaman kabak çekirdeği konservatörlere, fasulye çekirdeği de liberallere veriliyormuş. Hadi şimdi tercihli yani gönlümüzde olanı seçme hakkı da doğdu, o zaman kara ve kırmızı fasulye de kullanalım ve olay bitsin.

Gazete deyince aklıma geldi. Yakın geçmişte, artık Amerikan CİA (TSRU) casusluk ajansı eski şefinin eline geçmiş “Hova TV” de “Yüz Kişiye sorduk” programında “Hamama ne ile gidilir?” sorusuna verilen cevaplar dikkatimi çekti. Kimse, sabun, kese, hamam tası demedi. Herkes “gazete “dedi. Neden mi? Çünkü pis millet ve hamamda tuvaletini yapacak ve gazete ile tar atlanacak. Olay bu… Otesini siz getirin lütfen…

Seçim protokolü üzerindeki imzalar sempatik mürekkeple ya da sempatik boyalı tükenmezle atılmış, bu boya 2 saat içinde siliniyor ve ardından yeni protokoller tanzim ediliyor. Kaşe sahte, sonuçlar sahte, ardından meclis sahte, seçilen hükümet sahte ve hükümetin aldığı kararlar sahte. Al birini vur ötekine…

Size korkuyla ilgili şöyle bir örnek daha vereyim.

Başbakan Borisov Rusya Başkanı Putin’den gerçekten korkuyor. Adamcağız 2020 yılının yağışlı, karlı, buzlu günlerini yollarda geçirdi.  Bulgaristan’da doğudan batıya uzanan “Güney Akım” gaz boru hatta inşaatı başında durdu. Yeni yıla 1 gün kala iş bitti, dedi. Takkesini taktı “şükür” duası ederek evine döndü. Bu boru hattı Türkiye’ye çıkan Rus doğal gazın bir kısmını Sırbistan’a taşıyacak. Vanalar açıldı. Bu inşaat bize  3 milyar levaya mal oldu. Rusya’dan korktuğumuz için ödedik bu paraları. Para Bulgar devlet bütçesinden ödendi.

Rus gaz boru hattının parasını neden mi biz ödüyoruz?

Çünkü Birinci Borisov hükümeti 2009 – 2011 yılları arasında görev yaparken Moskova, o zaman adı “Güney Akım” olan, bu gaz boru hattının inşaa edilmesi parasını Bulgaristan bankalarına göndermişti. Para Kooperatif Ticaret Bankası BTK kasalarına girdi. Bu bir özel bankadır. Sahibi Vasilev’in Kooperatif Ticaret Bankası (BTK) soyuldu ve iflas etti dediğinde, Sırbistana geçti ve kayıplara karıştı. İçindeki 7.2 milyar leva yok oldu, dediler. 3 milyar levası anlaşılan Rusların gaz boru hattı döşetme parasıymış ve para çalınınca “Güney Akım” kurulamadı.

Başbakan Borisov Moskova’ya çağrıldı. Bu arada “Güney Akımın” adı  “Türk Akın” oldu. Bir daha değişince “Balkan Akın” oldu ve şimdi artık Bulgar bütçesinden paralarla döşendi. İnşaat masrafları 3 milyar leva. Yani çalınan para, devlet bütçesinden ödendi. Para hırsızların cebinde kaldı. Tutuklanan tok.

Çok ilginçtir Bulgaristan’da 7 yıldan beri şimdi inşası tamamlanan gaz boru hattından Kuzey Bulgaristan ve Kuzey Batı Bulgaristan için doğal gaz verileceği yazıldı, anlatıldı, fakat çimdi toprak altından uzanan bu borulardan Bulgaristan’a ayrılan bir kol yok. Bulgaristan’da, ülkemizin ve halkımızın menfaatlerinin yanından geçmeyen bir Rus gaz boru hattı için,  şimdiye kadar 1 yılda tek inşaat için 3 milyar leva yatırım yaptı. Böylesi daha önce görülmemişti. Burada dağları korkutan  bir korku var ki, nedir? Yoksa Kremlin Başbakan Borisov’a “yaşatmayız seni” mi dedi. Neyse geçmiş olsun. Bu nedenle “2020 yazında kapısının önüne toplananlar“Borisov İstifa!”diye haykırırken, korkmuştu. Göstericilerden değil, Ruslardan, “ama inşaatları bitiremedim, beni bitirirler” diyemedi, Sofya’dan uzaklaştı. Başka çare bulamadı. Toprağın altına gömülen bu paralardan hesap sorulur mu? Bilemem!

Korkudan korkmayan yok.

Bu gerçekleri seçimler yaklaşıyor diye ipe seriyorum. GERB lideri Borisov’un iktidarda bulunduğu yıllarda devletten çalınan paranın toplam miktarı 14 milyar levayı (7.5 milyar Avro) imiş.

200 günden beri devam eden ve seçim tarihinin ilan edilmesinden sonra yeniden başlayan Sofya protesto yürüyüş ve mitinglerine katılanlar 3 gün önce otobüslere ve özel araçlarına binip Sırp sınırına gittiler. “Balkan Akım Gaz Boru Hattı” açılış töreni yaptılar. Miting konuşmalarında Kremlin’e 2020 yılında 3 milyar leva hediye yapıldığı bildirildi. “BTK” bankasından çalınan paralar ise hala bulunamıyor. Dava açıldı duruşmalar sürekli erteleniyor ve tutuklanan, yargılanan ve içeri atılan yok. Kimin başına neler gelir, bilinmiyor. “Bulgaristan’ı korku idare ediyor.” En büyük korku da Başsavcı Geşev değişirse, korkusu…

Bulgar devleti deprem geçiriyor.

Bu 14 milyar levayı çalıp harman savuranlar, mafya-oligarşi takımı, hükümeti ele geçirmiş durumda. Cumhurbaşkanı  Radev’in meclisteki parti yöneticileriyle seçim toplantısına Başbakan Borisov gitmediği gibi, Başbakan Yardımcısı VMRO şefi Kr. Karakaçanov da gitmedi. Devlet yönetiminde selam sabah yok. Bulgaristan ırgalanıyor. Parlamento dışından 17 parti ve hareket seçim kanununda değişiklikler yapılması ve dış ülkelerdeki soydaşların, gurbetçilerin, öğrencilerin ve korona virüsü nedeniyle dönemeyenlerin oylarını posta ile göndermesi için bir kanun teklifi hazırlayıp sunmuşlar, fakat meclis bir toplanıyor, bir toplanmıyor, toplansa da çoğunluk sağlanamıyor ve genellikle politik hayat durmuş. En fazla da Türkiye’den gelecek oylardan korkuyorlar.

Göstericiler ödevlerini gerçekleştirebildiler mi?

2020 gösterileri hedefine ulaştı diyemeyiz. Başbakan Borisov ve Baş Savcı Geşev koltuklarında.  Fakat HÖH-DPS içindeki Rusya tümörü, “Multi Grup” uzantısı,  “ajan milletvekili” Delyan Peevski, anlaşıldığı üzere, Hak ve Özgürlükler Partisi’nden uzaklaşacak diyenler var. Sebebine gelince, bir kalın enseli oligarşi tümörü olan bu kişi, HÖH partisine büyük zarar verdi,  veriyor. Onun yüzünden hiçbir politik güç Türk partisine bakmaz, güvenmez ve ortaklık eli uzatmaz oldu. Şu da var, Peevski’nin emrindeki paralar Rusya’dan gelmiş bir servet değil, Bulgaristan’daki tütün fabrikalarının talan edilmesinden, BULGARTABAC’ın soyulmasından ve satılmasından vs gasp edilen servettir. Son hesap soyulan Bulgaristan Türkleridir. Halkımız zor durumdadır. Bu kalpazanlar halkımızın ekmek teknesini kırdılar.

Aynı zamanda 2020 yaz ve güz gösterilerinin GERB partisine ve ortaklarına sert politik ve ideolojik darbeler vurduğunu belirtmemiz gerekir. Şimdiki hükümetin ilk günden son güne işinin dolandırıcılık, kaçakçılık, rüşvetçilik olduğunu herkes görebildi. Artık deprem geçirdiklerini, korktuklarını, oy kaybedeceklerini. Defterden silindiklerini söyleyebiliriz. 2009’dan beri Bulgar iktidarındaki manevi (moral) çoğunluk, politik çoğunluk ve iktidar ideolojisi parçalandı. Maske düştü. Göstericiler, GERB partisini iktidardan indiremedi, fakat Ruh ve umut olarak çöktü. GERB partisini 2021’de artık ancak rakamsal çoğunlukla ayakta durabildiğini söyleyebiliriz.  Parlamentoda ve meclis dışında GERB çoğunluğu erimiştir.

Şöyle çok zavallı bir örnek vermek istiyorum.

Kuzey Bulgaristan’ın Byala Slatına şehrinde Pazar sabahı lapa lapa kar yağarken, aş evlerinde beslenen yaşlı Bulgarlardan birkaçı 5 metre uzun bir pankart açtı. Bu transparanda “Boyko Borisov Tanrı!” yazıyordu. Gülünç iş!  Ömür boyu çalışmış ve bir emekli maaşı alamamış, evinden atılmış, sığınacak bir yeri olmayan ve sosyal yardım kazanından çorba bekleyen bu kişilerin durumu aslında manevi çöküşü ve çaresizliği ifade etmiyor mu? Tabii meydana toplanan TV kameraları ve gazetecileri köşelerin birinden 3 papazın da belirmesini beklediler. Hıristiyan hurafelerine göre, 3 papaz aynı gece aynı anda rüyasında İsa Peygamberin anasını görürse, yani rüyalarına Mariya Ana inerse, papazlara “Boyko Borisov Tanrı’nın oğludur” haberini bildirmeye gelir ve ayin yapar. Ne ki, papazlar gelmediler.  Rüya görmemişler. İcat ettikleri yeni şeytanlıklar tutmadı.

Bulgaristan iktidarındaki politikacılar, halen seçim hazırlıklarına dalmışlar ve muhtemel seçim ortaklıklarına engel olma tuzakları kuruyorlar.

Bulgaristan’ı nasıl bir siyasi gelecek bekliyor?

En kısa cevap. Bulgaristan politik geleceği karanlık. Ne sis, ne karanlık ne de bulutlar kalkıyor. Bir defa sosyalizm çökünce sol ideoloji bitti, sağ ideoloji ise bizde yuvalanamadı. Şimdi artık aşırı sol ile aşırı sağ arasında pek bir fark görünmüyor ve herkes herkesle ortaklık kurabilir, ortak milletvekili aday listesi hazırlayabilirler, seçime beraber girebilirler veya seçimden sonra aynı hükümette yan yana oturabilirler.

Örneğin, GERB ile BSP’yi bir koalisyon hükümetinde gören ve BSP’yi devlet gücüyle sosyalist partiden ve meclisteki sosyalist gruptan ayrılanlara, ayrıca parti yönetimindeki davalı veya mahkeme kararı çıkmış ama bir yolunu bulup hala içeri girmeyen  oligarşi kütüklerine karşı; GERB partisi de partiden atılan “Cumhuriyetçi Bulgaristan” grubuna karşı savaşabilir ve biz bu kapışmayı yakından izleyebiliriz.  Bulgaristan’da artık politik, ideolojik ve moral toplulukları kalmadı. Ayrılık ve parçalanma ancak Bulgarlar ve etnik azınlıklar arasında kapanmayacak kadar derin. Diğerlerin hepsi aynı sahada top oynuyor, kurallar aynı, hakem aynı… Bulgarlar arasındaki uzlaşmazlıklardan saldırı ve çatışma ateşi parlamaz. Hepimiz GERB partisinin zamanını ve çuvalını doldurduğunu iddia ediyor, gitmesini bekliyor. İnsanlar Bulgaristan’ın GERB partisi ile yoluna devam edemeyeceğine gerçekten inanıyorlar. Fakat bu inanç olumsuz bir varsayım ve kendiliğinden güç toplayamaz. Seçime kadar ve seçimden sonra yuvarlanıp dağılıp gider.

Bağımsız siyasetçi Nikolay Mladenov Başbakan olacak.

Eski dış işleri bakanı hakkında bu görüş sık sık tekrarlanmaya başladı. Bulgaristan’da yaşlı, hastalıklı, psişik durumu iyi olmayan hatta Başbakan olacağını aklından geçirmeyen kişileri hükümet başında görmeye alıştık. Maşallah Borisov’un işi de iş değil adam 180 kilo oldu. Sürdüğü JEPP bile düz yolda giderken sola çekmeye başlamış.  Nikolay Mladenov’un Washington’dan Sofya hükümetine başbakan gönderilmesinin hikâyesi şöyledir:

Bulgaristan’a şimdiye kadar Batı’dan (Amerika Birleşik Devletlerinden) direk olarak, seçimden önce,  “Bu adam Başbakan olacak!” paketi inmemişti. Bu sürprizi ilk defa yaşıyoruz.  Başbakan öönceden belli ise seçime ne gerek var sorusunu soranlar haklı ama bizde zaten senaryolar önceden yazılmış ve biz maskeli balo izliyoruz.

Mladenov Başbakan olabilir!

Ne var ki,  paraşütle indiğini görenlerin sempatisini asla kazanamaz. Bizde sandıktan çıkma önemlidir. Halk bunun bir oyun olduğunu bilse de, kılıfına uygun işleri görmez ve susardı. Mladenov’un dolayında yalnız ülkemizdeki Amerikancı salaklar toplanırsa şaşmayınız. Onlarsa “Amerika Bulgaristan İçin Vakfı”, Amerikan Kredi Bankası, “Hür Avrupa” radyosu çevresi ve ABD Büyük Elçiliği yetkilileri. Boyko Borisov’u sandıktan Başbakanlık koltıuğuna taşıyanlar da aynı çevreler ve güçlerdi.

Pek tabii ki, N. Mladenov’un başbakan atanmasıyla, Bulgaristan’daki sahte milliyetçiler, .eyrek milliyetçiler, yarı milliyetçiler ve şoven çevreler ve hatta yurtseverlik oynayanlar kükreyecek ve keşmekeşlik kazanı yeniden kaynamaya başlayacaktır. “Amerika iç işlerimize karışıyor”diyecek kadar ileri çıkıp yüksek sesle haykıranları da göreceğiz. Bizim hükümet binasının duvarları çok kalın ve onları işiten olmayacak.

Burada söz konusu olan, Amerika Dış İşleri Bakanlığı’nın  Bulgaristan’a hitaben artık “fazla canımızı sıkmayın, dediğimizi yapın!”  demeye karar sermiş olmasıdır. Bizim egemenliğimiz ve bağımsızlığımız gibi konular tamamen rafa kaldırılmış veya hasıraltı edilmiştir. Modern köle bir ülke olmuş durumdayız. Komiser ile yönetileceğiz. Milli gururumuzu yaşatan hiçbir değer kalmamıştır. Başbakanımız artık Amerika ne derse onu yapacaktır. Olaylar öyle yön almıştır ki, Bulgaristan Başbakan’ının doğrudan Washington tarafından tayin edilmesine itiraz eden pek çıkmadı, çıkamaz, çıkmayacaktır. Zaten Osmanlı’dan koparıldıktan sonra en güçlü devletin kucağına düşmek istemiyor muyduk? Oldu işte. . Ülkede artık şöyle

Cümleler kuruluyor: “Durum budur. Yapacak bir şey yok. İstikrarlı bir hükümet kurulacak!

Olayları sisin için izliyoruz.

Bizi izleyiniz.

En iyi ve sağlıklı günler hepimizin olsun.