Akılla Alınan Şehir: Fatih, İstanbul ve Zekânın Zaferi

Rafet ULUTÜRK
Her zaferin bir sırrı vardır.
Her büyük komutanın arkasında büyük bir fikir, her büyük liderin arkasında büyük akıllar vardır. İstanbul’un fethinde de en büyük sır, ne top gücündeydi ne de asker sayısında. Bu fethin sırrı; akıldaydı, ilimdeydi, stratejideydi.
Fatih Sultan Mehmet, yalnızca kılıcıyla değil; zekâsı, vizyonu ve akıl hocalarıyla çağ açan bir lider oldu. Onun İstanbul’u fethi, sadece bir şehrin değil, bir çağın zihniyetinin de fethedilmesidir.
Fatih’i Fatih yapan üç büyük akıl ışığı vardı: Molla Gürani, Akşemseddin ve Molla Hüsrev.
Molla Gürani: Zihinleri İnşa Eden Bilgelik
Fatih’in çocukluk döneminde ona en büyük aklı veren isimlerden biri Molla Gürani’ydi. Sadece Kur’an ve hadis öğretmedi.
Ona düşünmeyi, sorgulamayı, sistemli aklı aşıladı.
Fatih, bu sayede henüz genç yaşta Doğu ve Batı kaynaklarını okuyabilecek seviyeye geldi. Zihnini geliştiren bu eğitim, İstanbul’un fethinin altyapısını oluşturdu.
Akşemseddin: Gönülleri Fetheden Mistik Akıl
Bir komutanın aklı kadar, yüreği de güçlü olmalıydı. İşte Akşemseddin, Fatih’in sadece manevî rehberi değil; aynı zamanda kuşatma psikolojisini yöneten bir stratejistti. “Fetih seninle olacak” diyerek Fatih’in içindeki tereddütleri yok etti.
O sadece dua etmedi, tıbbî bilgiler verdi, lojistik tavsiyelerde bulundu. Hatta İstanbul surlarının zayıf noktalarını analiz ederek savaş planına katkıda bulundu.
Molla Hüsrev: Hukukun ve Aklın Temsilcisi
Fatih’in adalet anlayışını şekillendiren büyük bir hukukçuydu. İstanbul fethedildiğinde bile Fatih’in ilk işi, hukuku ve nizamı tesis etmek oldu. Medeniyet akılla kurulur; kılıç sadece yolu açar. Bu bakış açısını Fatih’e kazandıran, işte Molla Hüsrev gibi akil adamlardı.
İstanbul’u Akıl Aldı,
Çağlar Değişti
Fatih, gemileri karadan yürütürken sadece fizik kurallarını değil; insan psikolojisini de kullandı.
Şahi toplarını döktürürken mühendislik zekâsını kullandı. Surların altına tüneller kazarken sabrı ve stratejiyi konuşturdu.
Çünkü biliyordu: Akıl varsa yol vardır. Akıl varsa fetih vardır. Akıl varsa hüküm sürersin.
İstanbul’un fethi, bir akıl devrimidir. Dönemin en gelişmiş teknolojisi, en güçlü ilmi, en yüksek manevî motivasyonu bir araya getiren bir medeniyet projesidir.
Bu yüzden İstanbul, sadece bir coğrafya değil; zekânın, adaletin ve inancın birleştiği bir zirvedir.
İstanbul’u Alan Değil,
Anlayan Yönetir
Bugün hâlâ İstanbul’u yöneten akıl, dünyayı şekillendirme kudretine sahip olur.
Çünkü İstanbul bir akıl testidir. Onu alan değil; onu anlayan, onu taşıyabilir.
Fatih Sultan Mehmet’in yolu; sadece asker yetiştirmek değil, akıl yetiştirmektir.
Bugün ihtiyacımız olan da budur:
Yeni çağları açacak olanlar, yeni Fatih’ler değil; yeni Molla Gürani’ler, Akşemseddin’ler, Molla Hüsrev’lerdir.