Yeni Türkiye Yüzyılında Rumeli’ye Geçiş ve Kırcaali’nin Hafızası

Derya YILDIRIM

Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, “Yeni Türkiye Yüzyılı” yalnızca ülke sınırlarımızın içinde değil, gönül coğrafyamızın dört bir yanında da atılacak adımlarla şekillenecek. Bu yüzyıl, geçmişin izlerini silmek değil, o izleri daha görünür kılmak; hafızamızı unutturmak değil, hafızamızı canlandırmak zorunda olduğumuz bir dönemdir.

Balkanlar, özellikle de Rumeli, bizim için sıradan bir coğrafya değildir. Orası, ecdadın alın terinin, gözyaşının, duasının toprağa karıştığı, camilerden ezan sesinin, meydanlardan Türkçe kelimelerin yankılandığı diyardır. Rumeli’ye atılacak her adım, aslında kendi geçmişimize, kendi kimliğimize atılan bir adımdır.

Tam da bu noktada, Kırcaali Belgesel Gösterimleri bir kültürel etkinlikten çok daha fazlasıdır. Bu belgeseller, unutturulmak istenen bir tarihin yeniden hatırlatılmasıdır. Seyirci, bir film değil, kendi hafızasını, kendi köklerini izler. Gençler, büyüklerinden dinleyemedikleri hikâyeleri ekranda görür; yaşlılar, unutulmaz dediği günleri yeniden yaşar.

Rumeli’ye geçiş yalnızca fiziki bir yolculuk değildir; bu, bir bilinç yolculuğudur. İstanbul’dan Edirne’ye, oradan Bulgaristan sınırına ve Kırcaali’ye uzanan her kilometre, aslında asırlardır süren bir yürüyüşün devamıdır. Biz bu yürüyüşü yarıda bırakırsak, başkaları bizim yerimize kendi hikâyelerini yazacaktır.

Yeni Türkiye Yüzyılı, işte bu yüzden, sadece ekonomik kalkınma projeleriyle değil; kültürel, tarihî ve milli hafızayı yeniden ayağa kaldıracak projelerle anlam kazanacaktır. Rumeli’ye yapılacak kültür seferleri, Kırcaali belgesellerinin Anadolu’nun dört bir yanında gösterilmesi, gençlik kampları, akademik paneller… Bunların hepsi bir arada, bize yeniden tarihimizin Rumeli ayağını kazandıracaktır.

Çünkü unutmayan millet, kaybetmez. Unutturanlar ise kazandığını sanırken, aslında en değerli hazinelerini ellerinden kaçırır.
Rumeli’ye geçmek, Kırcaali’yi yaşatmak, sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaktır.