Yeni Dert – AB Çatladı -3
BGSAM
Tarih: 04 Aralık 2020
Avrupa Birliğini kim çatlattı?
Bu soruya yanıt verenlerin % 86’sı İngiltere demeye acele ediyor. “Brekzit” testiyi çatlatmak mıydı, yoksa ağızından çıkmak mı? Bu başlı başına ayrı bir soru. İngiltere’nin başka bir planı, öngörüsü, aklına esen bir şey olmasa, bu adımı atmazdı. Sivri akıllı olan İngilizler, kendilerini her zaman eski kıtanın yerli sakinlerinden üstün görmüşlerdir. Yakın zamana kadar üzerinde güneş batmayan bir imparatorluk yöneten Britanyalılar, yoksa tarih tekerrürden ibarettir atasözüne gerçekten inanıyorlar mı?
İmparatorlukların hayatı da giderek kısaldı. Çin İmparatorluğu 2 123 yıl; Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) 1058 yıl; Roman Cermen İmparatorluğu 844 yıl; Osmanlı İmparatorluğu 624 yıl ve Britanya İmparatorluğu (1497 – 1997) ancak 500 yıl sürmüştü.
İmparatorluklar çağının sonunu getiren Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ve halkların milli kurtuluş savaşları yani milliyet ve milletlerin oluştuğu ve ulusal devletlerin kurulduğu XX. asırdır diyebiliriz. Dünyada birleşme ve ufalanma devirleri, devletlerin biçim de öz değiştirme süreçleri hiç durmamış, her deniz gibi dalgalanmış ve dalgalar da birbirini kovalamıştır. Bu süreç içinde devlet kurdum diyenlerden pek çoğu devlet kuramamış, sorunlarla baş edemeyince yeniden birleşmek, büyük devletlerden birinin gölgesine, himayesi altına girme yolları aradığını günümüzde de izliyoruz.
Aktüel politikanın sunduğu son örnek, İkinci Dünya Savaşından sonra 9 Balkan halkının birleşmesiyle kurulan Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti’nin 1990’lı yılların başından 2006’ya kadar 7 devlete dağılması sürecidir. Şimdi ise, dağılma, bağımsız ve egemen devletler kurma sürecinin Batı Balkanlarda yeniden dönüştüğünü ve aynı devletlerin yeni bir birlikte, Avrupa Birliği’nde yeniden bir araya gelmeye çalıştıklarını görüyoruz.
1917’de kurulan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin de 26 Aralık 1991’de dağıldı ve 15 bağımsız Cumhuriyet kuruldu. Bunlardan 7’si Türk Cumhuriyetidir, şimdi Türkiye Cumhuriyeti öncülüğünde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) de aralarında Büyük Türk Dünyasını ve Turan Dünyasını kurmaya çalışıyorlar. Azerbaycan Cumhuriyetinin geçen ay Dağlık Karabağ Savaşını kazanıp ezeli topraklarını geri alması ve Nahcivan üzerinden kara ve demiryoluyla Batı ve Doğu Turan ülkelerini birbirine bağlama yollarını açması 21. Yüzyılı dönüştürecek çok önemli bir adım olmuştur.
Avrupa İmparatorluklarından birisi de Alman İmparatorluğudur (1871-1918). 34 ülkeyi birleştirse de Birinci Dünya Savaşında yenik düşmüş ve 1919 Paris /Werseilles Antlaşmasıyla sona ermiştir. Ne ki Almanlar yeniden ve hızla toparlanabilen bir millet ve devlettir, İkinci Dünya Savaşı hezimetinden sonra da husumetleri hasıraltı edip yakın ve uzak düşmanlarıyla uzlaşma ve birleşme masasına oturma yollarını bulmuşlardır.
Büyük savaştan hemen 6 yıl sonra ve “Soğuk Savaş” başlarken ve “Berlin Duvarı” kurulurken, Batı Almanya ve Fransa 1951’de Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu yaratmada başarılı olmuş ve günümüz Avrupa Birliği’ne (AB) gerçek anlamda zemin hazırlamıştır. Geçen sene “brekzit” sonucu İngiltere’nin ayrılmasıyla 27 üye ülkeyi Brüksel çatısı altında toplayan AB, üye devletlerden hepsinin Kuzey Atlantik Paktı NATO üyesi olduğu dikkate alındığında dünyanın en büyük politik,, ekonomik, mali ve askeri birliklerinden biridir. Bugünkü şeklini, 1993’te Hollanda / Maastricht Anlaşmasının imzalanmasıyla alan bu Birlik hukuksal ilkeler üzerinde kurulmuş ve Avrupa kıtasında demokrasinin yerleşmesinde ve insan haklarının evrenselleşmesinde olağanüstü büyük rol oynamıştır. AB bir imparatorluktur diyemeyiz. Çünkü milli devletlerin buluştuğu bir ünitedir. Bir Federasyondur da diyemeyiz çünkü Birlik yönetim organları – konseyi, komisyonları ve parlamentosu – dışında, üye 27 devletin kendi bağımsız yürütme organları –meclisi, hükümeti, yargısı vs – vardır. AB’nin en güçlü yaptırım mekanizması da uyarıda bulunmak, hukukun üstünlüğü ilkesini bozanlara mali yaptırım uygulamak veya en üstü yargı organı olan Strazburg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ile Lahey (Haga) Savaş Suçları Mahkemesi olanaklarından yararlanmaktır.
20.yüzyılın 2. Yarsında oluşturulan ve artık 70 yaşında olan AB mekanizmaları XXI. yüzyıla girerken, Avrupalılarda ve dünya insanlığında maddi ve manevi çöküşü durdurma, yorulan ve zamanı dolan Amerikan uygarlığının yerini dolduracak bir küresel başı çekecek bir beklenti belirmişti. Bu nedenledir ki, 1991’de Sovyet sisteminden kopan 9 Doğu ve Güney Doğu Avrupa ülkelerinden hepsi (Bulgaristan da aralarında) Avrupa Birliği’ne katılma yolunu seçti. Bulgaristan üyeliği 2007’de gerçekleşti. Ne ki AB’nin genişleme süreci durmadı. 2018’de Sofya’da yapılan Avrupa Konseyi toplantılarına Batı Balkanlar devlet ve hükümet başkanları da davet edildi ve 6 ülkenin daha Birliğe alınması ve Balkanlarda genişleme sürecinin kısa sürede tamamlanması kararı alındı. Bu hamlelerle 2020’den başlayarak AB’nin İsviçre dışındaki Eski Kıta ülkelerinden daha fazlasını kapsaması beklendi. 1765 Amerikan Devriminden, 1789 Fransız Devriminden ve XX. yüzyıl savaş, yıkım, soykırım ve felaketlerinden sonra, tam artık düz yola çıkıldı derken “milliyetçi egoizm”, “tek kişilik veya birkaç seçilmişin (oligarşi) yönetim hırsı”, “Birlik fonlarını talan etme yüzsüzlüğü” gibi illetlerin başkaldırması yol kesti. Üstelik 21. Yüzyılı 19. Yüzyıl takıntılarıyla yönetme cahilliği gibi nedenler ve ortak Avrupa cephesinde saygın bir liderin belirmemesi vs. olaylar Birlik testisini çatlattı.
Dikkat çekilmesi gereken olayların başımda gelenler var.
Olay, XX. yüzyılın başlarında çok kısa bir sürede kendini toparlayan ve dünya endüstrileşmesinin en güçlü motoru olan Almanya’nın XXI. yüzyılda teknolojik öncü olamamasıdır. Bu defa Almanya teknolojik devrim öncülüğü elinden kaçırmış bulunuyor. Bu öncülüğü Amerikan örneğinde de göremiyoruz.
Öte yandan Almanya, Amerikan egemenliğinden silkinemedi. Nüfus olarak yaşlandı. Toplum olarak kendini bir daha yenileyemedi. Enerji anlamında oksijene ihtiyaç duyuyor. “Kuzey Akım – 2”, “Türk Akım” ve TANAP gibi Orta Asya ve Hazar Havzasından gelen doğal kaynaklarından alabildiğine faydalanmasına Washington yönetimince değişik yaptırımlar getirildi. Sanki Amerika Almanya’ya “ben ölürsem, seni de yaşatmam” diyor. Konuyu açmak anlamında örnekliyorum, 2021 yılı başında ABD Senatosuna sunulan “Kuzey Akım -2” ve “Türk Akım” gaz boru hatları ile ilgili açıklamalar ve yeni yaptırımlar getirilmesi dosyası 4500 sayfadır ve 1242 ulusal ve uluslararası şirkete ilişkindir. Amerikan yaptırımları artık Avrupa Birliği’ni sıkmış ve nefes almasını engelliyor.
Bu arada sıkan çemberin dışında kalan, Amerikan buyruklarını dikkate almayan, İngiltere ve Türkiye Cumhuriyeti gibi ülkeler arasındaki serileşen teknolojik işbirliğinden gıpta edilecek ürünler almaya başladı. 5. Kuşak İngiliz motorlu radara yakalanmaz Türk avcı ve bombardıman uçağı, yerli motorlu helikopterler, İHALAR, SİALAR, elektronik tanklar, toplar, gemiler, denizaltılar, Türkiye’nin uzaya çıkması gibi göz kamaştırıcı başarılar. Sahada kazanılan savaşlar. Türkiye’nin 17 devlette asker bulundurması, Yakın Doğuya güvence çadırı açması, Akdeniz, Karadeniz, Egedeniz ve Balkanlar’da ve Kafkaslarda sağladığı güvence derin izler bırakıyor. Kem gözleri korkutuyor. Önünü göremeyenler, perspektifi olmayanlar, tıkanmışlıktan boğulanlar özellikle Türkiye’nin Karadeniz’de doğal gaz kaynakları bulmasından, altın madenlerini işletmeye başlamasından, geliştirdiği elektrikli otomotiv sanayiinden ve bir de Akdeniz sularında doğal gaz ve petrol arama çalışmalarından çok endişelendiler. Terörizmle mücadelede elde edilen başarılar bu endişeyi hiç nedensiz korkuya dönüştürdü. Bölgede dengeler değişirken Türkiye Büyük Türkiye, bölgesel güçten küresel güce dönüşme montuna girdi ve Tüm Yakın ve Orta Doğu ve Balkanlar ve Kafkasya için olduğu gibi Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri için de merkez çek kuvvet durumuna geliyor. Bu konular Avrupa basınında da işleniyor. Libya’dan Fasa Arap devletlerinin Türkiye etrafında kenetleneceğine kuşku yok.
Bulgar Bilimler Akademisi Prof. Dr. Petko Gançev “İki Eski İmparatorluk Dirilebilecek mi? başlıklı yazısında Türkiye’deki dirilerek güçlenme süreçlerini Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) kurucu Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN’ın başarılı ve perspektifli yönettiğine işaretle şöyle diyor:
“Köklü, layık Kemalist devrimden sonra üç kıtaya yayılmış ve sonunda Anadolu’ya büzülen eski Osmanlı İmparatorluğu harabeliği üzerinde bir asırdan sonra Batı valslarında olduğu gibi bir yükseliş başlayacağını hiç düşünebilir miydiniz?
Tarihte böyle bir örnek yok! Üstüne üstelik düzenli kurulmuş büyüyen bir devlet.
Britanya Avrupa Birliğinin bir fol olduğunu anlayınca, çekti çıktı.
Türkiye’nin Amerika veya AB kanişi (pudel) olmadığını herkes gördü.
Türkiye’yi dönüştüren lider Recep Tayyip Erdoğan oldu.”
İşte böyle bir ortamda, Güney Kıbrıs Cumhuriyeti Avrupa Birliği’nin Beyaz Rusya’daki seçim sonu gösterilerine polis saldırılarının durdurulması isteğiyle yaptırım uygulama kararına “veto” koydu. Gerekçesinde Türkiye’nin Akdeniz’deki sularında doğal gaz aramasına yaptırım istediğini belirtti.
Bulgaristan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti AB üyeliğine “veto” koydu. Gerekçesi, komşusunun konuştuğu dili, yaşadığı tarihi, geleneklerini, tarihsel şahsiyetlerini, milli kimliğini tanımamasıdır.
Fransa, İtalya ve bazı başka devletler Müslüman bir ülke olduğu için Arnavutluk’un AB üyelik yolunu da “veto” ile kestiler.
Macaristan, “yasaların üstünlüğü” ilkesini kabul etmediğinden dolayı AB 2021 bütçesine “veto” koydu, Polonya aynı nedenle “vetoya” katıldı.
Brüksel’in, Moskova’nın Kırım’ın ilhak edilmesine getirdiği yaptırımları ise Bulgaristan uygulamadı. Yine Bulgaristan “Noviçok” adlı öldürücü Rus zehriyle birçok kişiye yapılan saldırılarla ilgili getirilen yaptırımlara da uymadı. Bu örnekler saymakla bitmez.
Kısacası Avrupa Birliği testisi 2021 yılında kırıldı.
Olayları derleyip toparlamak amacıyla 8 Aralık günü AB Dış İşleri Bakanları, 10-11 Aralık günleri de Avrupa Konseyi Cumhurbaşkanları ve Bakanları toplanıyor. Kararları bekliyoruz. AB’nin yalnız 70 sene dayanması üzücü oldu.
Birliğin ortak medeniyet çatısı altında yeniden toplanması sağlanmadıkça, bu testiyle su taşınmaz…
Okuyanlara teşekkürler.
Paylaşınız!