Yeni Bir Başlangıç İçin Çağrı

Rafet ULUTÜRK

Kendi Gerçek Hikayelerimizi ve Türkülerimizi Ortaya Çıkarmalıyız: Yeni Bir Başlangıç İçin Çağrı

Tarih, bir milletin kimliğinin en önemli yapı taşlarından biridir. Bu kimlik, sadece geçmişin zaferleriyle değil, aynı zamanda zorluklarla, acılarla, kayıplarla şekillenir. Türk milletinin tarihindeki büyük zaferler kadar, işgaller, yokluklar, mücadeler ve bu mücadelenin her anında yankı bulan kahramanlıklar da bizim tarihimizdir. Ancak bugüne kadar, gerek eğitim sistemimizde gerekse medyada, bu tarihin sadece belli kesitleri gündeme getirilmiştir. Biz, gerçek hikayelerimizi, gerçek kahramanlarımızı, kendi özümüzü genellikle ya göz ardı ettik ya da dışarıdan gelenlere bırakmak zorunda kaldık. Ancak şimdi, Türk milletinin yeniden ayağa kalktığı, kendi kimliğini yeniden inşa ettiği bir dönemde, bu boşlukları doldurmak, Türk milletinin gerçek hikayesini bütün dünyaya anlatmak için bir fırsatımız var.

Gerçek Hikayelerimizi Anlatma Zamanı Geldi

Her milletin bir geçmişi vardır, ancak her millet geçmişine sahip çıkarsa güçlü olur. Biz Türkler, tarih boyunca pek çok medeniyeti kurmuş, binlerce yıl süren büyük bir kültür mirasına sahip olmuş bir halkız. Fakat bu geçmişin bir kısmı, özellikle son yüzyılda, ya kaybolmuş ya da dışarıdan gelenler tarafından şekillendirilmiştir. Türk milletinin gerçek hikayeleri ise, ne uluslararası sözde tarihçiler ne de dış güçlerin bize dayattığı anlatımlar tarafından doğru şekilde anlatılabilmiştir. Hepimiz bilmeliyiz ki, gerçek tarih, bizim tarafımızdan yazılmalı ve bizim kahramanlarımızın hikayeleri sadece bize ait olmalıdır.

Bizim tarihimizde, sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun ihtişamlı yılları ya da Mustafa Kemal Atatürk’ün kahramanlıkları değil, aynı zamanda Kurtuluş Savaşı’nın zorlukları, Cumhuriyetin ilk yıllarındaki sıkıntılar, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesindeki fedakarlıklar da yer almalıdır. Bu zaferlerin yanı sıra, toplumun dayanışma gücü, zorluklar karşısındaki azmi ve bireysel kahramanlıklar da bizler için çok önemli olmalıdır. Bizim tarihimizde her biri birer kahraman olan köy halkı işçiler kadınlar çocuklar gönüllü askerler vardır. Onlar da bizim tarihimizin gerçek kahramanlarıdır ve onların hikayeleri de anlatılmalıdır.

Bu hikayeleri anlatmak, sadece geçmişi yaşatmakla kalmaz, aynı zamanda bugünkü neslimizi şekillendirir, onlara milli bir aidiyet duygusu kazandırır. Bu yüzden artık sadece tarih kitaplarımızı değil, şarkılarımızı, türkülerimizi, öykülerimizi ve destanlarımızı da yeniden gözden geçirmeli ve onlara sahip çıkmalıyız. Çünkü her bir türkü, bir milletin duygularıdır, her bir destan, bir halkın direncidir.

Türkülerimiz, Kimliğimizin Temel Taşıdır

Türküler, yalnızca melodik bir öğe değil, bir milletin ruhunun dışa vurumudur. Türk milletinin yaşadığı coğrafyalarda, her türlü zorluk karşısında söyledikleri türküler, onların azmini, direncini ve sevgisini anlatır. Türküler, bazen bir ayrılığı, bir hasreti, bazen de bir zaferi anlatır. Bugüne kadar dünya üzerinde duyduğumuz pek çok türkülerimizin ardında yatan anlamlar genellikle göz ardı edilmiştir. Oysa, her bir türkünün içinde bir halkın kaderi, bir toplumun yaşam mücadelesi gizlidir.

Türkülerimizde, doğanın güzelliklerinden tutun da, büyük bir savaşın içinde yaşanan acılara kadar geniş bir yelpazeye yayılabilir. Her birinin, bizleri kökenimize bağlayan, aidiyet duygumuzu pekiştiren özel bir yeri vardır. Her bir türküyü duyduğumuzda, toprağımıza, vatanımıza ve geçmişimize duyduğumuz saygıyı derinleştiririz.

Bugün, türkülerimize sahip çıkmak, onları yaşatmak, derin anlamlarını yeniden keşfetmek bizim görevimizdir. Artık yalnızca müzik olarak değil, Türk kültürünün birer parçası olarak da bu türkülerimize sahip çıkmalıyız. Çünkü, Türk milletinin ruhunu taşıyan türküler olmadan, kimliğimizin temelini inşa etmek mümkün değildir. Türkülerimizi öğrenmeli, öğrenmekle kalmayıp bunları gelecek kuşaklara aktarmalı, onları kendi gerçek tarihleriyle buluşturmalıyız.

Yeni Dünya Düzeninde Söz Sahibi Olabilmek İçin Gerçekleri Anlatmalıyız

Bugün, dünya çok büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Küresel güçlerin dengeleri değişiyor. Bu sürecin içinde Türkiye’nin de yeni bir yer edinmesi gerektiği açık. Ancak bunu yapabilmek için, önce kendi kimliğimize ve tarihimize sahip çıkmamız gerekiyor. Bir milletin geleceğini inşa etmek, o milletin geçmişine ne kadar sahip çıktığıyla doğru orantılıdır. Eğer biz Türkler, kendi gerçek tarihimize sahip çıkmaz, kendi hikayelerimizi anlatmazsak, başkaları bizim yerimize bu hikayeyi yazar ve istediği şekilde manipüle eder.

İşte tam da bu noktada, gerçekleri anlatmak ve Türk milletinin hikayesini doğru şekilde aktarmak çok önemli bir hale geliyor. Bugüne kadar kendi tarihimize sahip çıkmakta yeterince başarılı olamamış olabiliriz, ancak şimdi bu fırsat yeniden önümüzde. Dünyada söz sahibi olmak için geçmişimizi öğrenmeli, kendi kimliğimizi doğru bir şekilde anlatmalıyız. Yalnızca askeri zaferler değil, ekonomik başarılar, toplumsal direncimiz, kültürel mirasımız ve her bir ferdimizin katkıları bizim gücümüzün kaynağını oluşturuyor. Bu değerleri keşfetmeli ve dünyaya yaymalıyız.

Bizler Seferden Sorumluyuz, Zaferden Değil: Ayağa Kalkmak İçin Birlik Olmalıyız

Türk milletinin en büyük gücü, halkının birleşmesidir. Bizler seferden sorumluyuz, zaferden değil. Yola çıkmak, bir hedefe doğru ilerlemek bizim görevimizdir. Sonuçlar Allah’ın takdirine bağlıdır. Fakat, her birimiz tarih yazma sorumluluğunu taşıyoruz. Birlik ve beraberlik içinde yola çıkabilir, ülkemizi ve milletimizi yeniden dünyada söz sahibi yapabiliriz. Her birimizin katkısı çok kıymetlidir. Kültürümüze sahip çıkarak, dilimize sahip çıkarak, özümüze dönerek, gerçek kimliğimizi kucaklayarak geleceği inşa edebiliriz.

Sonuç olarak, bugün yeni bir başlangıcın eşiğindeyiz. Bu fırsat, belki de bir daha gelmeyecek kadar kıymetli. Birlikte hareket etmeli, gerçek tarihimize sahip çıkmalı ve türkülerimizi, hikayelerimizi dünyaya tanıtmalıyız. Çünkü, gerçekleri anlatmazsak, başkaları bizim yerimize anlatır ve biz kaybederiz. Kendi yolumuzu bulmak, kendi gerçeklerimizi ortaya koymak ve dünyada hak ettiğimiz yeri almak bizim elimizde. Gayret bizden, zafer Allah’tan. Sen çık yola, tarih seni bekliyor.