Yardım Etmek – Özgürlüğü Çalmadan Dokunabilmek

Gülten RAYİMOĞLU

Yardım etmek… Ne asil bir niyet, ne ince bir sanattır. Ama içinde bir o kadar da karmaşık, tehlikeli ve çelişkili boyutlar barındırır. Zira insanın en saf haliyle başkası için el uzatması, çoğu zaman görünmeyen bir güç ilişkisini de beraberinde getirir. Soru şudur: Birine yardım ederken onun hürriyetini farkında olmadan elinden alıyor muyuz?

İnsanın yüreği acıya karşı kayıtsız değildir. Acı, yankısını en derinimizde bulur. O yankı bizi harekete geçirir, ‘bir şey yapmalıyım’ deriz. Fakat bu refleksin ardından gelmesi gereken asıl bilinç şudur: Bu yardım gerçekten yardım mı, yoksa egomuzun tesellisi mi?

Çünkü yardım adı altında sunulan birçok “iyilik”, aslında karşıdakini bir kurban olarak tanımlayıp o tanıma hapsetmekten öteye geçmez. Ona şunu söylemiş oluruz: “Sen yetersizsin, ben senin yerine çözerim.” İşte tam da burada yardım, şefkat değil hâkimiyet olur.

Oysa gerçek yardım; bir insanın düşmesine engel olmak değil, düştüğü yerden kalkabileceğini hatırlatmaktır. Onun adına yürümek değil, yürüyebileceğini fark ettirmektir. Çünkü özgürlük, kişinin kendi gücüyle attığı ilk adımda başlar.

Ne var ki bu yol dikenlidir. Yardım edersen, “karışıyorsun” denir. Yardım etmezsen, “duyarsızsın” denir. Çok yardım edersen, “bağımlılık” üretirsin. Bu nedenle gerçek yardım; dozajını bilen, zamansız konuşmayan ve kendini kahramanlaştırmayan yardımdır.

Yardım, sadece el uzatmak değil, bir kapıyı aralamaktır. Ama o kapıdan girmek, kişinin kendi iradesine kalmalıdır. Çünkü birini kurtardığını zannederken, onu kendi içine kapanmaya zorlayabiliriz. Bazıları için acı bir kimliktir; ondan vazgeçmek, kendi varlığını yeniden kurmak demektir. Bu ise zordur. Cesaret ister.

O yüzden yardım etmek, müdahale değil eşlik etmektir. Birinin yükünü almak değil, onun yükünü nasıl taşıyabileceğini gösterebilmektir. Bazen sadece yanında sessizce durmak, söylenmiş bin güzel sözden daha fazla iyileştirir.

Gerçek yardım, sahip olmadan, yönlendirmeden, zincirlemeden yapılan yardımdır. Ne borç, ne minnet, ne tahakküm… Sadece insanın insana, bir fırtına anında uzattığı sessiz bir mendil gibi…

Unutma: Birine yardım ediyorsan, onun düşmeye hakkı olduğunu da kabul etmelisin. Çünkü insanlar ancak kendi kararlarıyla büyür. Ve her büyümenin içinde bir yalnızlık payı vardır. Yardım, o yalnızlığı yok etmek değil; o yalnızlıkta bir ışık yakmaktır.

Ve o ışık, bazen sadece bir bakış, bazen de hiçbir şey dememek olabilir.


Son söz:
Yardım etmek, bir güç gösterisi değil; bir özgürlük alanı tanımaktır. Çünkü sevgi bile, özgürlüğü yok ediyorsa artık sevgi değildir.