Unutmadık, Unutmayacağız: 29 Mayıs 1989

Aysu AKBAŞ

Bir milletin hafızasında bazı tarihler vardır ki, sadece rakam değildir onlar. Yürek yarasıdır, gözyaşıdır, sessiz çığlıkların yankısıdır. 29 Mayıs 1989… Bulgaristan Türkleri için işte tam da böyle bir tarihtir. O gün, bin yıllık topraklardan koparılmanın, evini barkını terk etmenin, mezar taşlarını ardında bırakmanın, çocukların elinden tutup bilinmeze yürüyüşün başladığı gündür.

O günün sabahında insanlar uyanmadı, uyandırıldılar. Bavullar hazırlanmamıştı, mecbur kalındı. Kapılar kilitlenmedi, kırıldı. Sadece eşyalar değil, anılar da geride bırakıldı. Kimliğiyle, diliyle, diniyle var olan bir halk, “yok sayılma”nın karanlık yüzüyle karşı karşıya geldi. Toplamda üç ayda, 360 bin insan Türkiye’ye göç etmek zorunda kaldı. Bu, Avrupa’nın II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en büyük etnik temizliği olarak tarihe geçti.

Ama biz unutmadık.

Unutmadık, çünkü gidenler bizdik. O trenlerin içinde oturacak yeri kalmamıştı; yürekler doluydu, gözler doluydu, umutlar dağ gibi ağırdı. Unutmadık, çünkü sadece bedenler değil, geçmişler ve gelecekler de sınırları aştı.

Unutmadık, çünkü bu göç sadece bir yolculuk değildi. Bu bir direnişti. Sessiz bir çığlıkla, zulme başkaldırmanın adıdır bu göç. Mayıs 1989’un direnişi, bugün Bulgaristan’da demokrasinin temellerinden biridir.

Ama tarih de bizi unutmasın.

Zira bu acıların üstüne yükselen siyasi yapılar, bugün aynı kararlılıkla Türk ve Müslüman azınlığın haklarını savunmak zorundadır. Hak ve özgürlüklerin teminatı olmak, sadece sözle değil, cesaretle ve sorumlulukla mümkündür. O günlerin mirası, bugünün emanetidir.

Her 29 Mayıs’ta bir kez daha haykırıyoruz:

Adımızdan vazgeçmedik, kimliğimizden dönmedik, evsiz kaldık ama vatansız kalmadık!

O yüzden;

Her unutanla aramıza mesafe koyarız,
Her hatırlayanla yeniden kardeş oluruz.
Çünkü biz Türk’üz…
Çünkü biz direndik…
Çünkü biz unutmadık, unutmayacağız…


Şehitlerimize rahmet, gazilerimize minnetle…
Sürgünde doğan çocuklara, sürgünü unutturmayan annelere selam olsun…