“Türklük Bir Irk Değil, Bir Ahlaktır”
Rafet ULUTÜRK
Türklük, kimlik kartına yazılan bir kelimeden ibaret değildir. Türklük, damarındaki kanla değil, yüreğindeki adaletle ölçülür. Çünkü Türk olmak bir coğrafyaya aitlik değil, bir dünyaya karşı sorumluluk duygusudur.
Atalarımız dağlara hükmederken, gönüller inşa etti. Kılıç tutarken bile zulümden kaçınmayı, hükmederken bile merhameti elden bırakmamayı bildiler.
O yüzden Türklük hiçbir zaman “üstün ırk” saplantısına kapılmadı; adaletin ve vicdanın yanında yürüdü.
Bugün ise bazıları Türklüğü sadece bir milliyet göstergesi, bir kalabalık aidiyeti sanıyor. Oysa bu topraklarda Türk olmak, mazluma siper olmak, zalime karşı durmak, komşusuna kefil olmaktır.
Bir dinin, bir milletin değil, insanlığın sorumluluğunu omuzlamaktır.
Kendisine zulmeden Bizanslıyı affeden Alparslan’ın, düşmanına bile sahip çıkan Fatih’in mirasıdır bu.
Sadece savaş kazanmak değil, insan kazanmak erdemidir Türklük.
Ama ne yazık ki bugün, bu ahlak kaybediliyor.
Sokakta yardıma muhtaç olana bakmayan, işinde adaletli olmayan, konuşmasında nezaket aramayan bir toplumun “Türküz” demesi yetmiyor. Asıl mesele, bu isme layık olmaktır.
Unutmayalım:
Türklük ırkta değil,
ahlakta başlar.
Çünkü bir milleti
büyük yapan
nüfusu değil,
ahlakıdır.
Ve biz,
eğer yeniden
büyük Türk milleti
olacaksak,
önce ahlakı
diriltmeliyiz.