Türkiye’nin Oylarına Karşı, Türkiye’nin Milletvekilleri Gerekir
Rafet ULUTÜRK
Tarih: 26 Aralık 2021
Şehitleri anma etkinliğine ilk gittiğimde 24 yaşındaydım. 5 arkadaş ile gitmiş ve Sütkesiği’ne (Mleçino) varmazdan önce bir tütün tarlası kenarına park etmiştik arabamızı. Araçlar yolları tıkamış, otobüslere de geçit yoktu, binlerce kişi dolmuştu köy meydanına ve etrafta kuş uçmuyordu. İstanbul, Bursa, İzmir ve İzmit’ten gelen otobüsler hariç.
Bütün Eğiri Dere, Cebel, Mestanlı ve Kırcaali buradaydı. Kirli (Bekovski) insanı ev sahipliği yapıyor, gelenleri karşılıyor ve yönlendiriyordu. O zaman bu çok büyük mitinge katılanlardan her biri bir bayraktı.
Hak ve Özgürlükler Partisi (DPS) den kimsenin konuşmasına gerek yoktu. Hapisten çıkmış, kolunu, bacağını direniş yollarında kaybetmiş, gözleri görmez olmuş ama alnı ak, vicdanı açık ve çelik ruhlu yaşlılar konuşuyordu.
Bunların hiç biri Bulgar Medyasında Ne BTV, ne Nova TV ne BNT-1, bu mitinglerden söz etmediler. Davamız unutturulmak isteniyor.
İsimlerimizi, dilimizi, dinimizi geri alma davası ateşini yakan kanaat önderleri, babalar ve bileği bükülmeyen gençler ateşli konuşuyordu. Herkes kendisini anlatıyordu, her birimiz aynı ateşte bir odun, aynı davada bir er, bir çavuş ve bu toprakların daha önce görmediği bir paşa, bir generali idi. Konuşanların hiç biri devrim teorilerinden hiç birini bilmiyordu.
Çünkü Avrupa ve Balkanlar tarihinde isim, dil ve din için diktatör devrilmemiş, totaliter komünist sistem sırt üstü getirilmemiz ve üzerine uzlaşma ve barış bayrağı dikilmemişti.
Aslında bizim isim, dil, din davamız çok daha geniş kapsamlıydı. Kürsüye çıkanlardan Mehmet Hüseyin Lyaskovo köyünden son şehidimizi şöyle anlatmıştı:
“Kardeşlerim, çoğumuzun evimizi yerimizi parasız pulsuz bırakıp pala pırtısıyla “Büyük Gezi” kuyruklarına dizildiği o kargaşalı günlerden birinin akşamında bizim köyde bir evde 40 dolayında çocuk sünnet edildi. Sünnetçi Bulgar ve uzmandı. İş (sağlık ocağı görevlisi) felşer Salimehmet Şevket’in üstüne kaldı. Sorguya çekildi. Yine sünnet raporları yazması istendi.
Daha ertesi sabah bölge kliniği baş sorumlusu ve güvenlik müdürü köye geldiler. Salimehmet’i arıyorlardı. O eşine “Ben çok ama çok sıkıntıdayım” diye itiraf etti. Evden iş yerine diye çıktı, çıkış o çıkış ve bir daha geri dönmedi.
Annesi Nevriye bacı ve eşi Hüsnüye kuşkulandılar. Köylüyü ayağa kaldırdılar. Ta ikindiüstü yakındaki barajın kıyısında önce ayakkabıları, sonra da bulanık sularda cesedi bulundu. Ardından anası, eşi, biri beş diğeri 2 yaşında öksüzler kaldı. Onu da “soykırım şehirleri listesine” yazın diyordu konuşmacı…”
Buralar kimsenin yeri değildir malı ise hiç değildir.
Şimdi zamanlar değişti. “Halk “doğru ağaç çatlamaz” dese de, yüzlerce şehidimizin kanından, Yüz binlerce göçmenimizin çilesinden, bir asır devam eden faşist ve komünist Türk düşmanlığına baş kaldırışımızdan doğan Bulgaristan Müslüman Türk kimliği ruhu bugün parçalanmış gibi görünse de çok yakında çok farklı gelişmeler olacak.
Türkiye ile dostluk ve işbirliğinin bugün bizim hepimiz için her zamankinden daha önemli ve gereklidir. Şehitleri anma törenleri hiçbir partinin tekeli olamaz, hele hele halkımızın öz davasına ihanet edenler ise hiç olamaz. Hiç kimse bu tekeli alamaz sadece HALKINA ve HAKKA hizmet edenler buna layık görülür.
O dönem mitingine katılanlarda “Bizi hep öldürdüler ama hiç ölmedik “ ruhu vardı. Türk ruhu dolaşıyordu her yerde.
Evet bizler Türklüğümüzü savunduk, toprağımızı – vatanımızı sevdik düşman olduk. Benliğimizi savunduk, terörist muamelesi gördük. Evimiz, toprağımız elimizden alındı. Dost bildiklerimiz birçok kişinin ihanetini gördük. Bugün de karşımıza dikilmişler, Bulgarca konuştukları yetmezmiş gibi bir de Bulgar müziğiyle kafa şişiriyorlar. Burasını onlara dar edeceğiz. Hainlerin bizi temsil etmeye hakkı yoktur. 14 Kasım 2021 erken meclis seçimlerinde Sofya parlamentosuna Türkiye’nin oyları ile 9 Milletvekili çıkardık. Bu vekillerden de pek bir şey beklemiyoruz. Uşaklardan bir şey beklenmez biz bunu biliyoruz.
Bizler bunu gelecekte yeni bir adım olarak görüyoruz.
Önümüzde Bulgaristan Başkanlık sistemine doğru gitme meyilli gibi eğer bu Yüce meclis çağrılırsa biz hazırız. Yok erken seçim olursa işte o zaman biz buraya kendi insanlarımızla bir antreman yaptık ve başarılı da olduk. Önümüzde ilk seçimlerde artık Türkiye’nin oylarını değil Türkiye’nin vekillerini de göreceksiniz. Bulgar parlamentosunda bunların Din, Diline bakmaksızın, Türk partisinde veya Türk olmaları gerekmez Bulgar-Türk ilişkilerinde samimi ve birleştirici olanlar olacaktır. Ahlaklı ve samimimi olması bize yeter.
Bu çerçevede Bulgarlar ile Bulgaristan Türklerinin birlikteliğin kuvvetlendirilmesi ve hayat standartlarının iyileştirilmesi önem arz etmektedir. Türkiye ile Bulgaristan arasındaki yakınlaşmanın birçok dinamiği bulunmaktadır. Bunlar arasında tarihsel bağlar, benzer kültürler, ortak çıkarlar ve arada köprü rolü oynayan etkili aktörleri hayata geçirmek isteyenler bizim tercihimiz olmalıdır.
Yaşasaydı, şehit kızımız Türkan bugün 37 yaşında olacaktı. O gün bu gün yerimizde saydık. Hatta daha geriliyoruz. Anma törenlerine gelen 50 binlik ordu nerede. Gerçekleri anlayanlar hayal kırıklığına uğrayınca geri çekiliyor. Katiller yakamızı bugün de bırakmadı. Şu yaşamak, insan gibi yaşamak mı?
Ölümsüz Atamızın bize bıraktığı şu sözler. “Tarih yazmak, tarih yapmak kadar önemlidir.” Bizim vazifemiz tarihle yaşamak ve tarihimizi yaşatmaktır. Birde tarihimizi artık kendimiz yazmalıyız.
Ve biz şimdi, yeni tarihimizi yazarken şöyle mı başlayacağız?
1878’de başlayan ve bir yüzyılda çok büyük sayıda kardeşimizin canına, şerefine, diline, dinine, yaşam tarzımıza, evine yurduna, okullarımıza, camilerimize, kültürümüze, yüz binlerimizin göç etmesine neden olan Bulgar zulmünden 1989’da kurtulduk, dedikten sonra yeni bölümleri yazması için kalemi Bulgarlara ve hainlere mi teslim edeceğiz? Yok arkadaş o günler geriye dönmeyecek. Bunu herkes çok iyi bilmelidir, artık hakkın yanında olanlar kazanacak.
KARDEŞLERİM TARİHİ YAZAN ONA HÜKMEDENDİR.
BİZ ÇOK BÜYÜK İŞLER YAPTIK.
Fakat hepsi için düşmanlarımız “biz yaptık” diyorlar.
Türkiye Bulgaristan sınırını ardına kadar açan kimdir?
Politik olarak olgunlaşıp bir partide yumruk gibi birleşen kimdir?
Türkiye’de 20 binin altına düşen oyları ayağı kaldıran kimdir?
Bulgaristan’da yaşayan hangi etnik halk topluluğu bizim gösterdiğimiz direnci gösterebildi?
Bulgaristan parlamentosunu resmi ziyaret eden ilk STK kimdi?
Bulgaristan’da 13 bin kişi üzerinde anket yapan kimdi?
Daha 2011 yılında İlk Türk Cumhurbaşkanı çıkartan kimdi?
Hangi etnik halk topluluğu bugün mücadeleye devam ediyor?
Görmüyor musunuz! Romen kardeşlerimizi gettolara tıktılar, Müslüman Pomaklar soluğu İngiltere adalarında aldı.
Bizim de çift vatandaşlardan 1.200 binimiz artık Türkiye’deyiz.
Özellikle Bulgaristan’da bulunan Türk nüfusu, iki ülke arasında sadece bir köprü değil; aynı zamanda bir iş birliği kanalıdır.
24 Aralık 2016’da Mleçino’da, Mestanlı ve Kirli (Bekovski) sergilenen “ayır buyur oyunu” bizi birbirimize düşürmeye, Türkiye ile olan bağlarımızı koparmaya çok çalıştılar. Bize Bulgaristan’ı, memleketimizi, köylerimizi, vatanımızı, şehitlerimizi unutturmaya çalışıyorlar. Türkiye’de ATATÜRK’ÜMÜZÜ de unutturmaya çok çalıştılar amma başarılı olamadılar bunlar hepsi aynı merkezin elemanlarıdır. Bunların başarması mümkün olmayacak aksine yeni bir birleşme yeni bir uyanış diriliş gözüküyor ufukta…
Yeri gelmişken şunu önemle vurgulamak istiyorum.
Biz Bulgaristan’a, memleketimize, vatanımıza “Elveda Rumeli” demedik. Bazı Türk yazar bozuntusu ve yarım kafalı film yapımcılarının küçük ekran oyunlarına pek takılmayınız. Soy kökü olmayan veya fikir üretmekle değil sayfa ve cüzdan doldurmakla geçinen bazı sözde yaratıcılarımızın coğrafik bölgeleri, tarihi, tarihsel süreçleri birbirine karıştırmamalarını da saygıyla rica ederim.
Biz vatanımızı terk etmek zorunda kaldık, fakat arkamızda köylerimizde evlerimizde lambayı kısık bıraktık ve doğup büyüdüğümüz topraklardan asla vazgeçmedik.
Evet, size Sofya’da ki muhbirler gibi, “Abey, kalemi eline almışken, bizim işi de bitiriver” diyenler olabilir, fakat unutmayınız yeni tarihi yazan mücadele eden halktır. Biz mücadelemize devam ediyoruz.
Bulgaristan’da ihanet edenler ve onların hain liderleri Bulgaristan Türklerinin tarihini yazamaz. Buna müsaade etmemeliyiz.
İşte bu Anma törenleri bunun için yapılır. Burada olan buraya gelen ve gel(e)meyen Lidercikleri de unutmayınız. Şehitleri anma etkinlikleri yeniden diriliş, direniş ve dava eylem yerleridir.
Evet, biz bugün Bulgaristan Türkleri olarak politik bakıma parçalanmış durumdayız. Bulgaristan’da aldığımı 610 bin oydan 200 binlere düşmüşüz. Türkiye’de yaşayanlar tekrar uyanmaya başladı ilk defa 93 bin oy kullanıldı ve bu oyları kullanmaları için 4-5 saat sıra bekleyerek olduğunu da unutulmamalıdır…
Birde bu oyların TÜRK oyları olduğunu da unutmamalısınız.
İnanıyorum ki, “Yurtçular” mevkiinde 17 aylık Türkan kızımızın alnından giren kurşunun hedefinde her birimiz olabilirdik. Ve bu gerçek bizi bugün ve yarın birleştirecek olandır.
Bütün sorunların tek membası inanmamaktır. İnanmayan insanlar arasında bu sorunları yaparlar ve insanlar onları takip eder. Yolumuz Ilahi Kelimetullah Yolunda, Allahın Davasını Yüceltmektir.
Ne olursa olsun, TÜRKAN ÇEŞME HALDIR HALDIR
AKMAYA DEVAM EDECEK VE DAVAMIZ YAŞAYACAKTIR.
Türkan kızımız komünist rejim kurşunundan düştü.
Faşist rejim kurşunundan düşen şair Nikola Vapsarov şöyle demişti:
Şikâyetim yok kimseden,
Biliyorum ki,
Bir gün gelecek ve ben de öleceğim.
Fakat
Ölmek var ya…
Şu dünya
Zehirli mantarlardan
Kurtulurken…
Milyonlar camız uyanırken,
Şarkıların en güzelini…
Evet! En güzel şarkıları söylemeye hazırlanırken!
Arkadaşlarım davamız devam ediyor.
Şehitlerimize saygı ve minnet ile anar, tüm şehitlerimize
Allahtan rahmet dileriz.
Hepimize yeni 2022’deki erken seçimlerde aldatılmadan gerçek liderimizi yine sandıktan çıkartıp yepyeni yeni bir yolda birlik ve beraberlik olmamızı dilerim. Bu arada tüm okuyucularıma YENİ 2022 YILININ SAĞILIK, HUZUR, BİRLİK ve MUTLULUK getirmesini dilerim.
Paylaşmayı unutmayınız.