Türkçe’miz Ve Çocuklarımız
Geçenlerde yolda yürürken 8-9 yaşlarında esmer bir çocuk gülümseyerek yanıma yaklaştı ve kolay gelsin abla dedi.
Biraz şaşırdım etrafıma bakındım ikimizden başka kimse yoktu yanımızda, ben ona bir söz söyleyemeden daha kelebekler misali uzaklaştığını gördüm.
Belli ki kendi davranışından çok memnundu küçük afacan, belki de iyi günler ile kolay gelsin sözlerini nerede ve ne zaman söylemek gerektiğini karıştırmıştı.
Her şeyin zamanı ve yeri ayrıdır derler ya hani?
Ne kadar güzel söz kullanırsak kullanalım zamansız olunca değersiz kalabiliyor demek.
Bu konuda biz büyüklere büyük görev düşüyor.
Çocuklarımızı konuşmaya öğretirken güzel Türkçe’yle başlamak ve anlamadıkları sözlerin anlamını nerede nasıl kullanılacaklarını iyice anlatmalıyız.
Son zamanlarda lügatim izi zenginleştirelim derken, anlamını bilmediğimiz kelimeler kullanarak anlaşılmaz hale gelebiliyoruz.
Kurduğumuz cümlenin içinde anlamını bilmediğimiz tek kelime bile cümlemizin güzelliğini yitirmeye yeterlidir.
Hani gençler bir birilerine çoğu zaman (Fransız kaldım ) derler ya, ben o cümlenin anlamını yeni öğrendim (sizi anlayamıyorum) demek anlamına geliyormuş.
İşin yoksa yor kafanı sabaha kadar ne sözlükte bulunabilir ne kabul edilir, bu gibi yabancı sözler değil lügatim izi zenginleştirsin içinden çıkılmaz hale sokabilir.
Son zamanlarda gençlerimiz de yabancı kelime kullanma hastalığı var galiba buna benzer niceleri var onlarda .Biraz dikkat edersek aralarında konuşulanları anlamak için tercüman gerekebilir.
Sakın kimse beni yanlış anlamasın, yabancı dillere karşı değilim.
Hepimiz biliriz ki her lisan bir ayrı insandır ama her dilin hakkını gerektiği gibi vermeden bir Arap sacı yumağı çıkıyor ortaya çöz çözebilirsen.
Ayrıca Türkçe’mize yabancı diller yamamakla onu güzelleştireceğim izi düşünmüyorum çünkü bizim dilimiz sevgi dilidir daha ötesi var mı?
Firdevs Büyükateş
KIRKLARELİ