Türk Milleti ve İslam: Medeniyetin Taşıyıcısı Olmak
Rafet ULUTÜRK
Tarihin her döneminde, milletlerin sadece toprakla değil, inanç ve değerlerle şekillendiğini görürüz. Türk milleti, binlerce yıllık tarihini inançla yoğurmuş, İslam’la şereflendiği günden itibaren bu inancı bir medeniyet inşasına dönüştürmüştür. Ancak bu hikâye sadece bir dinin benimsenmesiyle sınırlı değildir; bu, insanlığın ortak değerlerine, adalete, merhamete ve hakikate hizmet eden bir misyonun başlangıcıdır.
Türklerin İslam’la Buluşması: Tesadüf Değil, Bir Kader
Türk milletinin İslam’la buluşması, tarihsel bir dönüm noktasıdır. Ancak bu buluşma sıradan bir olay değil, köklü bir kültürün, bir inanç sistemiyle kusursuz bir şekilde birleşmesidir. Türklerin devlet yönetiminde adaleti önceleyen, insana hizmeti kutsal sayan gelenekleriyle İslam’ın tevhit, adalet ve iyilik anlayışı arasında güçlü bir bağ kurulmuştur. Bu bağ, zamanla sadece bir milletin değil, insanlığın hizmetine sunulan büyük bir medeniyetin kapılarını aralamıştır.
Selçuklu Devleti’nden Osmanlı İmparatorluğu’na kadar uzanan bu süreç, yalnızca İslam dünyasını değil, tüm insanlığı etkileyen bir düzenin kurulmasına vesile olmuştur. Osmanlı, “insanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışıyla, farklı din ve milletleri barış içinde bir arada tutmayı başarmış, İslam’ın adalet ve merhamet mesajını tüm dünyaya ulaştırmıştır.
Bugün: Geçmişin Gölgeleri ve Geleceğin Sorumluluğu
21. yüzyıl dünyası, hem insanlık hem de İslam medeniyeti açısından ciddi meydan okumalarla karşı karşıyadır. Modern çağın getirdiği materyalist anlayış, insanı merkeze alan değerleri zayıflatmış, inançların ve ahlaki prensiplerin etkisini törpülemiştir. Bu durum, İslam’ı sadece bir din olarak değil, bir yaşam biçimi ve medeniyet anlayışı olarak yeniden insanlığa tanıtma sorumluluğunu daha da hayati kılmaktadır.
Türk milleti, tarih boyunca olduğu gibi, bugün de bu sorumluluğu taşıyabilecek bir iradeye sahiptir. Güçlü tarihi, zengin kültürü ve manevi mirasıyla, sadece İslam dünyasının değil, tüm insanlığın ihtiyaç duyduğu adalet, merhamet ve iyilik anlayışını yeniden yükseltebilir. Ancak bu, sadece geçmişin hatırasıyla değil, bugünün ihtiyaçlarını doğru anlayarak ve geleceğe uygun çözümler üreterek başarılabilir.
Yeni Bir Medeniyet İnşası İçin: Hedef ve Strateji
Türk milleti, İslam’ın güzelliklerini dünyaya taşıma misyonunu üstlenirken, bunu sadece dini bir görev olarak değil, insanlık için bir hizmet hareketi olarak görmelidir. Bu noktada, İslam’ın mesajını taşımak yalnızca bir vaaz ya da siyasi söylemle sınırlı kalamaz. Bilimde, sanatta, teknolojide ve sosyal hayatta öncü olmak, bu mesajı modern dünyanın diline çevirmek, bugün üzerimize düşen en büyük vazifelerdendir.
Medeniyet inşası, yalnızca geçmişin zaferleriyle değil, bugünün dinamikleriyle mümkündür. Türk milleti, tarihinden aldığı ilhamla, günümüzün diline uygun bir medeniyet mesajı oluşturmalı ve bunu tüm insanlığa sunmalıdır. Bu, hak ve adaletin yeniden dirilmesi için bir umut ışığı olacaktır.
Sorumluluğu Hissederek İlerlemek
Türk milletinin İslam dünyasındaki özel konumu, sadece bir liderlik iddiasıyla değil, sorumluluk bilinciyle anlam kazanır. Bu sorumluluk, her bir bireyin kendi hayatında iyiliği, adaleti ve merhameti öncelemesiyle başlar. İslam’ın sadece teoride kalan bir değerler bütünü değil, yaşamın her alanında hissedilen bir rehber olduğunu göstermek, bu sorumluluğun özüdür.
Sonuç: Yeni Bir Ufka Doğru
Tarih, Türk milletinin İslam’ın sancaktarlığını nasıl büyük bir şuurla yerine getirdiğini defalarca göstermiştir. Ancak bugün, bu görevin anlamı ve yöntemi değişmiştir. Günümüz dünyasında, İslam’ın mesajını taşımak, bilimle, teknolojiyle, sanatla ve modern insanın anlayabileceği bir dille mümkündür.
Türk milletinin geçmişte olduğu gibi bugün de bu görevi başarıyla yerine getireceğine inanıyoruz. Çünkü bu millet, sadece bir medeniyetin değil, bir inanç ve adalet anlayışının temsilcisidir. Rabbim, Türk milletine güç, irade ve hikmet versin; bu kutlu yolda önüne çıkan her zorluğu aşmayı nasip etsin.
Bugün dünden öğrendiklerimizle yarına hazırlanma vaktidir. Ve unutulmamalıdır: İslam’ın mesajını dünyaya taşımak, sadece bir milletin değil, insanlığın kurtuluşunun anahtarıdır.
Sancaktar Türk’ün Duası
Asırların gölgesinde yürüdü bu millet,
Adaletle dokundu gönüllere, eyledi hizmet.
Selçuklu’nun izinde, Osmanlı’nın yadigârı,
Hak yolunda bir sevdadır Türk’ün bayrağı.
Sancağı taşır dağlardan ufuklara,
Bir dua yükselir semaya, yıldızlara:
“Ya Rab, mazlumun umudu eyle bizi,
Adaletle kuşat yeryüzünü, çiğnetme izi.”
Kur’an’la yoğrulmuş kalplerin sesi,
Hakikatin yıldızı, iman nefesi.
Türk, İslam’ın gölgesinde bir sancaktar,
Mazlumun duası, zalime bir çığlıktır!
Dün Çanakkale’de, bugün başka diyarlarda,
İmanla yoğrulur bu millet dualarda.
Eller semaya kalkar, dillerde tekbir,
Türk milleti dirilir; sarsılır zincir.
Ey tarih, yaz şanını yine bugünde,
Hak yolunda yürürüz dimdik önümüzde.
Karanlık ne kadar çökerse çöksün ufka,
Türk milleti doğar yeniden her sabaha.
Allah’ım, yolumuzu açık etsin,
Adaletle yürüyen her adımı bereketlesin.
Türk milleti yine İslam’ın nurudur,
Bu kutlu dava, bizim kaderimizdir!
Medeniyetin Nöbetçisi
Karlı dağların gölgesinde filizlenen bir ses,
Adaletle büyür, imanla yükselir heves.
Türk milleti, yüzyılların taşıdığı bir emanettir,
Her adımı şuurla, her nefesi gayrettir.
İslam’ın ışığıyla yıkanmış topraklar,
Bir milletin bağrında filizlenen sancaklar.
Bu sadece bir tarih değil, bir duruş,
Mazluma umut, zalime karşı bir susuş.
Ama susmak, sessizlik değildir burada,
Her kıyam bir dua, her adım bir nida.
Adaletin nöbetçisidir bu millet,
İyiliğin sesi, kardeşliğin izzet.
Bugün başka meydanlarda, farklı bir çağda,
Bilimle, sanatla, hakkın savunusunda.
Zaman değişir, ama ruh aynıdır yine,
Türk milleti medeniyetin bekçisidir sine sine.
Bir dua yükselir kalplerden her gece,
“Ya Rab, adaleti daim eyle bu milletçe.
Hikmetle yürüyelim, hak için var olalım,
İslam’ın nurunu cihana yayalım.”
Geçmişte fetih, bugün fikirle direniş,
Her çağda yeni bir mücadele, yeni bir giriş.
Bu dava, yalnızca sınırlarla sınırlı değil,
Türk milleti, insanlık için bir hakikati temsil.
Geleceğe umutla bakar bu eller,
Kalpte iman, dilde dualar diller.
Sancaktar Türk, hakikatin izindedir,
Adaletle yoğrulan tarih, yine bizimledir.