Türk Çocuğu, Küllerinden Doğmaya Hazır Mısın?
Dr. Nedim BİRİNCİ
Tarih, milletlerin yalnızca geçmişi değil, aynı zamanda geleceğe ışık tutan bir yol haritasıdır. Türk milletinin tarihi, zaferlerle, mücadelelerle ve yeniden doğuşlarla doludur. Her dönemde küllerinden doğmayı başaran bu kadim milletin geleceği de en az geçmişi kadar parlaktır. Ancak bu parlak geleceği yaratacak olan, Türk gençliğinin kendisidir.
Bugün hepimiz biliyoruz ki dünya hızla değişiyor. Teknolojiden ekonomiye, siyasetten kültüre kadar her alanda yeni bir düzen kuruluyor. Bu yeni düzenin şekillenmesinde Türk gençliği bir kez daha sahne alabilir. Ancak bunun için geçmişten gelen gücün ve mirasın farkına varmamız gerekiyor.
Köklerimizdeki Güç
Türk tarihine baktığımızda, Tanrı Dağları’ndan Orhun Yazıtları’na, Mete Han’dan Alparslan’a, Fatih Sultan Mehmet’ten Mustafa Kemal Atatürk’e kadar bir milletin destansı bir hikayesi vardır. Bu hikaye, sadece savaş meydanlarında kazanılan zaferleri değil, aynı zamanda bilimde, sanatta, siyasette ve yönetimde gösterilen eşsiz başarıları da kapsar.
Atatürk’ün şu sözü hepimiz için bir rehber olmalı: “Türk, öğün, çalış, güven!” Bu cümledeki derin anlam, öz güvenimizi korumak, çalışkanlığı elden bırakmamak ve geleceğe
umutla bakmamız gerektiğini hatırlatır.
Bugünün Zorlukları
Elbette günümüzün gençliği farklı zorluklarla karşı karşıya. Küresel rekabet, ekonomik belirsizlikler, hızlı değişen teknolojiler ve toplumsal baskılar arasında kimliğimizi bulmak ve öz güvenimizi korumak her zamankinden daha zor olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki zorluklar, büyük başarıların habercisidir.
Türk milletinin tarihi, zorluklarla mücadele ederek yükselen bir milletin hikayesidir. İşte bu nedenle, her Türk genci geçmişteki bu zaferlerden ilham almalı ve “Ben bu milletin bir evladıysam, her şeyi başarabilirim” diyebilmelidir.
Küllerimizden Doğmanın Zamanı
Bugün yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve biz bu düzenin aktif bir parçası olmak zorundayız. Bunun yolu da eğitimden, bilimden, teknolojiden ve sanattan geçiyor. Türk genci, dünyayı takip etmeli, kendi kimliğini kaybetmeden modern dünyanın gerekliliklerine ayak uydurmalıdır.
Ancak bu sadece bireysel bir çaba değil, aynı zamanda toplumsal bir seferberlik gerektirir. Gençlerimizin özgüvenini kazanması için ailelerimize, eğitim sistemimize ve devlet politikalarımıza büyük sorumluluk düşüyor. Geçmişin kahramanlık hikayeleri, bugünün teknolojisiyle buluşmalı. Türk gençliği hem tarihin hem de geleceğin sahibi olduğunu hissetmelidir.
Haykırma Zamanı
Şimdi, Türk gençliği olarak dünyaya haykırma zamanı. Asya’nın ortasından Avrupa’nın en uç noktasına kadar geniş bir coğrafyada iz bırakmış bir milletin evlatları olarak, yeni dünyanın kurucuları olmaya hazırız. Tarih bize şunu öğretti: Biz hiçbir zaman boyun eğmedik, hiçbir zaman pes etmedik. Bugün de etmeyeceğiz.
Türk çocuğu, başını kaldır ve ileriye bak. Tanrı Dağları’ndan Orhun Yazıtları’na, Alparslan’dan Atatürk’e uzanan bu kutsal miras, sana dünya sahnesinde yeniden yer açmayı vaat ediyor. Çalış, güven, üret ve haykır: “Ben Türk’üm ve buradayım!”
Sonuç
Her Türk genci, büyük bir tarihin mirasçısı olduğunu unutmamalıdır. Bu mirası yaşatmak ve geleceğe taşımak, bizim elimizdedir. Dünya sahnesinde güçlü bir Türkiye görmek istiyorsak, özgüvenimizi tazelemenin, küllerimizden doğmanın ve geleceği inşa etmenin zamanı geldi.
Unutma, Türk çocuğu! Senin damarlarında, bu dünyayı değiştirecek güç var. Şimdi ayağa kalk ve bu gücü tüm dünyaya göster.