Totalitarizmin Cesedi Bulgaristan’ın Mazisine Uzanmış Ve Geleceğini Karartıyor
Rafet ULUTÜRK
Tarih. 06 04 2020
Öncelikle Müslüman Okuyucularıma; Berat kandilini kutlar. Allah sizlere sevdiklerinnize beraber, sağılıklı, mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamayı nasip etsin. Evde kalın sağılıklı kalın.
Bulgaristan’da siyasi geçmişi en uzun süren parti BKP-BSP.
142 yıl öteden gelen, Bulgaristan siyasetinin içinde en uzun süre yer alan, komplolar yapan, iç savaş çıkaran, muhalefet, iktidar ve yeniden muhalefet olan, kendi ismini 6 defa değiştiren bir partiyi değerlendirmek istiyorum.
Bulgaristan’ı Sovyetler Birliğine katmak isteyen, Müslüman Türkleri soykırımla Bulgarlaştırmayı denedi. 1989’da 350 bin Türkü vatan toprağından söküp ve sınır dışı eden, hesabı hala verilmemiş, günahı boynunda pek çok suçu olan ama hala fırıldak gibi dönen, bugün Sofya meclisinde yarısı polis ajanı olan ve Bulgar Parlamentosunda hala 80 milletvekili olan Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) yazımın konusudur.
Bulgaristan’da 1 Nisan “ulusal yalan günüdür”.
1 Nisan’da söylenen yalandan hesap sorulmaz.
BSP’nin suçlarından da hesap sorulamadı…
Nitekim bizde bir de daha büyük yalanların yıl dönümü olarak kutlanan 3 Nisan tarihi var. Bu da BSP Partisidir.
45 yıl şiddet, baskı, terör uygulayan, terörizm yıllarında sürekli kan akıtarak, okul-cami kapatan, mezar taşlarımızı kıran, okumamızı yazmamızı yasaklayan. İsim ve kimlik değiştiren, mezar taşları kıran, annelerimizin-kadınların şalvarlarını kesen, sokaklarda Türkçe konuşanlardan 5 leva ceza kestiren, geceleri evlerde hangi dilde konuşuyorlar diye muhbirler gönderen, ferace ve başörtüsü toplatıp yakan, hiçbir suçu olmayan vatandaşları sürgün ederdi. Hapse atan ve hatta birçoğunu yargısız kurşuna dizen Bulgaristan Komünist Partisi (BKP) 3 Nisan 1990 tarihinde adını değiştirdi ve Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) oldu ve tüm günahlarından arındı mı acaba? Bunların döneminde Öldürülenler, sakat kalanlar, haneleri parçalananlar, akıl sağlını kaybedenler, psiholojik olarak dayanamıyanlar, kendini yakanlar vs. Bunların çocukları her şeyi atfettiler mi dersiniz? Bunlar cezasız kaldı ve kurtuldular mı dersiniz? Hayır. Hiç bir ceza bu dünyada kalmaz bunlar beş nesil devam eder, bunları takip etmeniz yeterli herkes yaptığı kötülüğü yaşayacaktır bunu herkes çok iyi bilmelidir… Her tür kötülükten kurtulma şansınız var fakat KUL HAKKINDAN ASLA…
Bu partinin olağan tarihinin dışında bir de ona, iktidarına ve Genel Sekreteri Todor Jivkov’a karşı Bulgar tarihinde ilk defa bir azınlık ayaklanması ile yıkılan hükumettir.
21 Mayıs 1989’da Bulgaristan Müslüman Türkleri topluca ayaklandı. Olay, politik bir baş-kaldırıydı. Yakın hedefinde zulüm edilerek değiştirilen isimlerin, din ve anadilde öğretim haklarının iade edilmesi, tutuklu ve sürgünlerin salıverilmesi, orta vadeli hedefinde ise karma bölgelerde kültürel otonomi isteği vardı. Komünist yürütme ve yargının kaynaşmasından kuvvet alan totaliter rejimin parti ve devlet başkanı diktatör T. Jivkov Müslümanlar tarafından 10 Kasım 1989’da devrildi.
Olan bir devrim değildi. Avrupa tarihinde ilk kez olmak üzere, bir Müslüman Türk azınlık Hristiyan çoğunluğun parti ve devlet yönetimini değişikliklere zorladı. Komünist totaliter düzenden demokrasiye açılan kapıyı aralayabildi fakat bu kapıyı sonuna kadar açamadık.
Jivkov rejiminden hoşnut olmayan Bulgar toplumu, rejimi ve partiyi amansız eleştiri ateşine tutan ve alaşağı etmeye başkaldıran, insan haklarının tanınmasını ve özellikle de gasp edilen azınlık hakları söküp almak için mücadele etme iradesi gösteren bir politik gücü sahneye çıkaramadı. Türk ayaklanmasına da hiç bir Bulgar destek vermedi. Bulgarların içinde bir demokrat Bulgar da maalesef çıkamadı, hepsi Türk düşmanlığında birleşiverdiler.
Yeni Bulgar tarihinin büyük Türk isyanı ve devamında diktatör Jivkov’un dünya demokratik kamuoyunun gözünden tamamen düşmesi, BKP’yi kendi içinde derin devrimsel değişikliklere de hazırlayamadı. Bu bakıma biz Türkler yönettiğimiz olayı “10 Kasım 1989’da BKP yönetiminde iç darbe”şeklinde yorumladık. Partide, kendi kendini yok edici şekilde eleştiren bir yapılanma ve yorumlama gelişmedi. Jivkov’un koltuğuna, Moskova ile peşin anlaşan, ABD ile temas kuran BKP MK Politik Büro üyesi ve Dış İşleri Bakanı Petır Mladenov oturdu ve Devlet Başkanlığını üstlenmiş oldu.
Devrimci bir dönüşümün olabilmesi için 1989 sonu ve 1990 başındaki gergin ortamda Komünist Partisinin içinden, özüne zıt olan bir siyasi güç sahneye çıkmalıydı. Eski partili suçlular yargıya teslim edilmeli, demokratik seçim yaparak iktidara yönelmeliydiler. Bunların hiç biri olmadığına göre, partinin içten çürümüş ve kokuşmuş olduğu ve adalet ve özgürlük duyumunu yitirdiği sonucunu çıkarmamız yerinde olur. Eski hamam eski tas devam etti.
3 Nisan 1990 tarihinde Sofya’da BKP XIV. Kongresi toplandı.
Aldığı kararlarla, komünist partisinin yargı değerlerini değiştirdiğini, çoğulculuk ve demokrasi ruhunda istenen tüm değişikleri kabul ettiğini ve ideoloji olarak da komünizmden vaz geçip demokratik sosyalizmi onayladığını açıkladı.
Kongre, parti programı yerine “Demokratik Sosyalizm Manifestosu” ve yeni Parti Tüzüğü kabul edildi. Yönetim organı olarak, Merkez Komitesi yerine Parti Yüksek Konseyi oluşturdu ve parti başkanlığına eski BKP MK Politik Büro üyesi Aleksandır Lilov’u seçti.
Halkımız bu işe “eşeği boyadılar- at diye sattılar” dedi. Hemen ardından düzenlenen parti içi referandumla da, parti ismi değiştiril-iverdi. Böylece eskiden yapılan pisliklerinden kurtuluverdi mi acaba?
Bulgaristan Komünist Partisi’nden, Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) oldu. Böylece günahlardan arınıldı mı? Kuşkusuz bu değişiklerin hepsi 1 Nisan yalancılar gününde yapılsa çok daha anlamlı olacakmış. Çünkü inanılır gibi değil… Bu parti özünü koruyarak 6. kez isim değiştirmiş oldu.
BKP-BSP Tarihine bir bakalım; İlk 1891’de Bulgaristan Sosyal Demokrat İşçi Partisi Dimitir Blagoev tarafından kurulmuştu.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi fikri Blogev’le Petersburg’tan gelmişti. Daha sonra Dar Sosyalistler ve Geniş Sosyalistler olarak ikiye ayrıldılar. Sert parti içi kavgalardan sonra Dar Sosyalistlerden Komünist Partisi çıktı. Geniş sosyalistlere “fırsatçı” dediler.
Birinciler; Komünist Enternasyonale bağlandılar.
İkincisi; 1925 ve 1934 askeri darbelerine karşı Bulgar İşçi Partisi olarak mücadele etti.
Üçüncüsü; 1944’te Vatan Cephesi içinde İşçi Partisi olarak yer alırken,
Dördüncüsü; 1945’te topladığı V. Kongreyle Komünist Partisi olarak sahneye çıktı.
Beşincisi; de Meşrulaşırken toplumun politik öncüsü olarak 1973’te “Jivkov Anayasasına” adıyla girdi.
Altıncısında; 1990’da ismini Bulgaristan Sosyal Demokrat Partisi (BSDP) olarak değiştirmesini bekleyenler, 1918’de Almanya’da iktidar kuran sosyal demokratlardan 1933’te Hitler faşistlerini iktidara taşıyan Nazi Partisi çıktığını düşünerek, koktular ve “demokratik sosyalizm” ilkeleri ardına gizlendiler.
Evet son 30 yılda BSP 6 lider değiştirdi.
- Al. Lilov’un ardından BSP Başkanlığına Jan Videnov (1991-1996) seçildi.
- Başkanlık görevini 1996’da devralan Georgi Pırvanov BSP’yi 2001’e kadar yönetti.
- Genel Başkanlığı 2002-2009 yılları arasında Sergey Stanışev üstlendi.
- 2014’te yapılan BSP 48. Kongresinde Mihail Mihov parti başkanlığına seçildi ve
- 2 yıl sonra –halen bu görevde bulunan Bayan Korneliya Nimova’ya devretti.
Şunu da hemen belirtmem gerekir, BSP operasyonu BKP ve gizli polis “DS” ofislerinde tasarlanmış ve Moskova tarafından onaylanmıştır.
Şu bir gerçektir ki, arkada kalan 30 yıl zarfında bu parti, kendini yenileyip, gerçek bir sosyalist parti ol(a)madı. Parti Konseyinde görev alanların hepsi ya eski BKP üyesi ya da yaşlı komünist ve partizanların oğullarıdır. Türklerin isimlerini değiştiren, soy kırımı denemesi yapan, 350 bin Türkü vatanlarından kovan ve yüzlerce kişinin ölümünden ve 15 bin kişinin sürgün ve hapsinden bizzat sorumlu olanlardır. Katillerden hiç biri tutuklanıp sorgulanmamış ve yargıya dahi verilmemiştir. Moskova suçlu komünistlerden hesap sorulmasına karşı çıktı ve toplumsal denge HÖH partisi lideri hain-A.Doğan ara-buluculuğunda kuruldu. BSP-HÖH her zaman gizli ve açık olarak bir birilerini desteklemişlerdir. Bu da artık açık olarak görülmektedir.
Sosyalist parti 1995- 97 ve 2005 – 2009 yılları arasında iktidar oldu.
Başbakan olan Sergey Stanışev BKP MK Sekreteri Dimitır Stanışev’in oğludur. BSP, Avrupa Sosyalistleri (PES) üyesi ve Sosyalist Enternasyonal üyesi olsa ve 2004’te Bulgaristan’ın NATO üyeliğini, 2007’de Avrupa Birliği’ne alınmasını desteklemiş olsa da, hatta Avrupa Parlamentosunda ve diğer yönetim organlarında temsilciler bulundursa, komünist ideolojiden arınamamış, kökleri komünizm ülküsüne örülmüş bir partidir.
Ne var ki, BSP komünizm döneminde işlenen suçlardan arınmadan Bulgaristan’da demokratikleşme kapısının sonuna kadar açılmasının da imkânı olmadığı ortadadır. BSP’nin seçtiği Cumhurbaşkanları hep HÖH oyları ile olmuştur. Sadece 2011 yılında HÖH ile birlikte Cumhurbaşkanı seçemediler.
Bu yıllar içinde BSP’nin, sözde “Türk” partisi Hak ve Özgürlükler Hareketinin (HÖH) ile ilişkileri sürekli yakınlık göstermiştir. HÖH partisi yönetimi J. Videnov hükumetini desteklemiş, Saks Kuburgotski Başkanlığındaki üçlü hükumete (2001-2005) sosyalistlerle birlikte katılmış, 2005-2009 yılları arasında da ortak kabine kurmuşlardır. HÖH partisi BKP lideri G. Pırvanov ile yine BSP girişimiyle aday olan General Rumen Radev’in Cumhurbaşkanı seçilmesine oy vermiştir.
Demokrasiye geçişten günümüze tüm Cumhurbaşkanları HÖH oyları ile seçilmiş sadece biri hariç. Oda 2011 yılında Rosen PLEVNELİEV nedeni çünkü bu seçimlerde BULTÜRK Derneği olarak Bulgaristan’da Türk-Müslüman bir Cumhurbaşkanı adayı çıkartmıştık. Hain Doğanın da dediği gibi “Bizim 50.000 oy kaybımız var” demişti seçim sonrası. İşte o seçimde Türk aday 50 bin oy almıştı. İlk defa böyle büyük bir bölünme yaşanmıştı. Biz diyebiliriz ki bu gidişatı değişmesine vesile olduk. HÖH’ün gerçek yüzünü çıkarmış olduk.
BSP, soykırım denemesi ve kültürel soykırım suçlularının tutuklanması yolunu kapayan partidir.
Aynı zamanda 30 yıldan beri Türk öğrencilerin devlet okullarında zorunlu Türkçe öğrenimi görmesini, Türk öğrencilerin Bulgaristan Türkleri dersi ve Türk gelenekleri ve kültürü dersleri görmesini, köylerimizde öğrenci sanatın gelişmesini, anadilimizde günde 5 saat radyo yanını başlatmamızı vs engelleyen politik parlamenter güçlerden biridir. BSP yönetimi ile o zaman HÖH lideri Lütfi Mestan 1984-1989 yıllarında işledikleri yüz karası suçları unutturmaya çalışan sosyalistlerle yakınlaşma ve kaynaşma yolu açmaya da çalıştılar. Aşılanmış “lider” hain Ahmet Doğan ise 30 yıldan beri Müslüman azınlığı Moskova ve BSP yörüngesinde tutmaya çalışıyor.
Komünist partisinin yetiştirdiği Türk kadroları saflarına çekmeye çalışan BSP, Kırca Ali merkezli Güney Doğu Rodop kasaba ve köylerinde örgütlenme çabalarına devam ederken, yerel seçimlerde Türk oylarını yalan vaatlerle toplamaya çalışıyor ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ise, oylarımızı kayıtsız koşulsuz kullanmaya devam ediyor.
TÜRK OYLARI İLE SEÇİLEN CUMHUR-BAŞKANLARI NE YAPTI…
Son 30 yılda Türklerin de oylarıyla seçilen BSP’li Cumhurbaşkanları Türk ahalisi lehinde hiçbir edinim sunmazken, şehitlerimizi anma törenlerimizde Türk oyları ile seçilen hiç bir Cumhurbaşkanı halkımızın yanında olmadılar. Oy veren Türklere bunu bile çok gördüler. Fakat Bulgaristan’da bu soruyu soran muhalefet de pek olmadığını belirtmek isteriz. İşte bunu da halk yeni yeni kavrayabildi…
Bir sol parti olarak BSP’nin sosyal politikalarla, sol alanda emekçi halka yakın olması gerekirken, parti oligarşisi oluştuğuna, partililerin siyasal görüşlerin ortanın sağında mevki aldığına tanık oluyoruz. Bulgaristan vatandaşlarının Avrupa Birliğinin en yoksul, en cahil, ancak kara iş görebilen kitlesini oluşturması BSP liderlerini endişelendirmiyor.
1996-97’de BSP hükumeti ülkemizi mali ve ekonomik bunalıma itti.
Bir ABD Doları 37 levaya satılıyor, dükkânlarda raflar boşalmış, sanayi tesisleri hurdaya çıkarılıp satılırken BSP talancılara dur dememiştir. İşçi sınıfı ve köy emekçilerinin yanında yer alması gerekirken onlar milyoner kuluçkası olmaktan çekinmemiştir.
Son 10 yılda parlamenter muhalefetin ana gücü olan sosyalist parti, korona virüsü ortamında emekçi ve emekli insanların ve yoksul kesimin ihtiyaçlarına el uzatan bir siyaset izlemediği gibi yapıcı önerilerde de bulunulmamıştır. BSP bu güne kadar doğal afetlerde hiç Azınlık bölgelere yardım elini uzatırken gören var mı?
Dış politikada ne olduğu 30 seneden beri tanımlanamayan “milli çıkarlara dayanan Bulgar dış siyasetinden” yana olduğunu savunan BSP. Ne oldu da “F-16” tipi 8 Amerikan savaş uçağına peşin ödeme yapılması karşı çıkarken, “Covid – 19” ile mücadele koşullarında 10 milyar Avro dış borç alınmasına ve Olağanüstü durumun 15 Mayısa kadar uzatılmasına da karşı çıkıyor. Bu parti işsiz kalanlara parasal ve gıda yardımı yapılması için halen bir öneri sunmamıştır. Bulgar partileri halkından aldıkları oyları karşısında bu halkı korumaya geldiğinde hiç biri yok. Neden…
Totalitarizmin cesedi Bulgaristan’ın mazisine uzanmış ve geleceğini karartıyor
Bizim BSP konusundaki eleştirel yaklaşımımız aslında olumludur. Bu sosyalist partinin milliyetçilikten, suçluluk ezikliğinden kurtulup toplumsal yaşama motor olması beklenirken, totaliter komünizm devrinde izlenen halk düşmanı, azınlık düşmanı, kör siyaset zamanında çakılan kazıklara bağlı kalması üzücüdür. Halkı aydınlatacak yol gösterecek kimselerin kalmaması çok üzücü. Totalitarizmin cesedi Bulgaristan’ın mazisine uzanmış ve geleceğini karartmaya devam ediyor. Bu naaş kalkmadan geleceğimizi görebilmemiz, demokrasiyi ve özgürlükleri hayal etmemiz olanaksızdır.
Bu ödev ise BSP partisinindir, çünkü bu cenaze onlarındır.
Kendi özünden toplumun beklediği olumlu gücü çıkaramayan yani totalitarizmin zıddını çıkarıp besleyemeyen bir parti, tolumun dinamosu olamaz. Kendisi ne kadar ileri giderse gitsin, yani kaç milyoner yetiştirirse yetiştirsin, Bulgaristan’ı, halkını, azınlıklarını, çözüm bekleyen sorunlarını yarına taşıyamaz. Ne yazık ki, bu gerçek bugün memleketimizin ana sorunlarından birisidir.
Okuduğunuz için teşekkür ederim.
Evinizde kalın ve sağlıklı kalın paylaşmayı da unutmayınız.