Tatlar Değil, Değerler Masadaydı
Berna KAYA
Bazen bir şeyin yokluğu, bir toplumun en derin varlığıdır.
Torino’da Miscusi’de makarna siparişimin yanına kola isteyince garson gülümsedi… İşte o anda, bu gülümsemenin arkasında ne denli güçlü ve derin bir kültür olduğunu fark ettim.
İtalya’nın bazı restoranlarında kola bulamazsınız. Sorduğunuzda garson, size nazikçe su ya da şarap önerir. Bu durum bir eksiklik değil, aksine bilinçli ve anlamlı bir tercihtir. Çünkü bu topraklarda yemek, yalnızca karın doyurmak değildir; geçmişin mirasını yaşatan bir kültür, nesilden nesile aktarılan bir ritüel ve günlük hayatın içinde saklı olan bir zevktir.
İtalyan mutfağı, UNESCO tarafından kültürel miras olarak tanınan bir değer taşır. Belki de kola yerine su ya da şarap isteseydim, bu kültürü bu kadar derinlemesine hissetmeyecektim. Bazen bir alışkanlık, başka bir toplumun değerleriyle çarpışınca anlam doğar. Torino’da bir öğle yemeğinde fark ettiğim şey, yalnızca yemek tercihi değildi. Kültürün sessiz ama kararlı bir dili vardı sofrada. İtalyanlar yemek kültürlerini korumaya ve fast food kültürüne karşı bir duruş sergilemeye büyük önem verirler. Şarap ve doğal mineralli su, bu kültürün temel içecekleridir.
Her tabak, tarihten ve gelenekten izler taşır; her yudum, sessizce bir mirası sürdürür. Gazlı içeceklerin telaşlı sesine burada yer yoktur; sofranın merkezinde ise yemeğin kendisiyle kurulan sakin ve anlam dolu bir diyalog vardır.
Geleneksel restoranlarda kola tercih edilmez; İtalya hızlı tüketimin değil, yavaşlığın, dinginliğin ve özenin ülkesidir. Her yemeğin yanında, onunla uyum içinde dans eden özel bir şarap vardır. Yemekler kadar, sofranın etrafında paylaşılan değerler ve gelenekler de korunur.
İtalya, yalnızca eşsiz mimarisiyle değil; gündelik hayatındaki bu küçük ama anlamlı tercihlerle de kimliğini korur ve yaşatır.
Burada kola bulamazsınız, çünkü İtalya’da kültür ve değerler, damaktaki tatlardan çok daha önce gelir. Ve gerçek zenginlik, bu küçük detaylarda saklıdır.