Tarihin Yönü Değişiyor

Rafet ULUTÜRK
Tarih: 20 Kasım 2020

Amerika’da seçim kazanan J. Biden’in, son zamanda dünya siyasetinde her ize “bizimdir”diyen Fransa Cumhurbaşkanı Em. Macron’a hitaben “İkinci Dünya Savaşı’nda Avrupa’nın kaderini değiştiren 1944 Normandiya Çıkarması olmasaydı, Alman’ca konuşacaktınız” demesi, dur durduğun yerde anlamında,  dikkati çekti.

Bu müdahale, Avrupa, Akdeniz ve Yakın Doğu siyasetinde köklü değişiklikler başladığına, değişimlerin kader belirleyen gücünün Fransa olmadığına, 1795 Büyük Fransız Devrimi ateşinin artık söndüğüme, lafla peynir gemisi yürümediğine vs işaret oldu.

Birleşik Amerika siyasetini belirleyenler, kıdemli senatör, yeni Başkan J. Biden’ın kendisi dünyada yeni bir gerçek durum oluştuğuna, Türk silah ve siyasetinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetiminde Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ’da kayıtsız koşulsuz bir olağanüstü ceo-politik zafer kazandığına vurgu yapmış oldu.

Kusura bakmayın ama ne olduğunu bak anlayamadım diyenler için özel olarak yazıyorum.
Bundan böyle (27 Eylül – 9 Kasım 2020 Kafkas Savaşından sonra) dünya Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ı yalnız Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurucusu ve milli kurtuluş savaşlarını esinlendiren büyük lider Mustafa Kemal ATATÜRK davasının devamcısı olarak görmekle kalmıyor, aynı zamanda Osmanlı Sultanlarının cihan politikasının muzaffer devamcısı olarak da görüyor ve tebrik ediyor.

Son 200 yılda Kafkaslarda bu kadar büyük görkemli, dünyayı etkileyen ve Türk Dünyasına yeni ufuklar açan bir zafer elde edilmemişti.

Dağlık Karabağ zaferi, Ermenistan ve Karabağ ordusunun yenilmesi Rus silahının patlayamaz olması ve elde edilen Karabağ yenilgisi tarih değiştiren, tarih ve gelecek bakımından önemli olağanüstü olan büyük bir uluslararası olaydır.

Osmanlı devleti bu yörenin savaş cephelerinde gerilemeye II Ekaterina (1762-1792) dönemlerinde başlamıştı. Rusya tarihinde ilk kez Akdeniz Cephesi açan II. Ekaterina 1773’te Küçük Kaynarca’da Osmanlı devleti ile imzaladığı Barış Sözleşmesiyle “Osmanlı İmparatorluğu içindeki Ortodoks Hıristiyanların Hamisi /koruyucusu/ Ruslardır”tezini kabul ettirerek Osmanlı devlet bütünlüğünün simgesi olan düz mermerini çatlatmayı başarmıştır. Bu adımdan sonra 1883’te Kırım İlhak edilmiş ve Kafkaslara yönelik Rus askeri istila siyaseti kanatlanmıştır. Bu siyasetin özünde Osmanlı içinde kukla hıristiyan devletçikler oluşturulup sürekli kışkırtıcı huzur bozan siyasete hayat suyu verilme ve gelişmelerin bir olgusu olarak Kafkaslarda kadim Azerbaycan toprakları içinde bir maşa Ermeni devletçiği oluşturmak da vardı.
1918 yılında Bolşevik Rusya bu hedefi Kafkaslarda Ermeni Sovyet Cumhuriyeti kurdurmakla gerçekleştirmişti.

9 Kasım 2020 Azerbaycan, Ermenistan ve Rusya arasında varılan Barış Sözleşmesi 200 yıllık gerilemeyle simgelenen gelişmeyi durduran tarihsel bir zafer elde etti.
Bu savaşta 12 000 (on iki bin) Ermeni asker ve subayı öldürüldü. Binlercesi esir düştü. Yaralı ve işgalci Ermenilerin Dağlık Karabağ köy ve kentlerinden kaçışını dünya izledi. Bir haftadan beri başkent Erivan’da patlayan olaylar Rusya planlarını çürüttü ve Ermeni devletini çöküp dağılma sınırında kargaşalığa itti. Ermenistan Başbakanı Paşinyan-Perişanyan halk önüne çıkamıyor, 17 politik parti birleşmiş istifasını istiyor. Oligarşi ve mafya, Diaspora Başkanları Erivan’ı terk etmiştir.

Bu zaferle birlikte Kafkaslarda, çevre bölgede, Yakındoğu’da siyasi ve askeri hava değişirken, oyun kurucu yeni devlet olarak ceo-politik dünya sahnesine Yeni Türkiye Cumhuriyeti ve büyük lider Tayyip Erdoğan çıkmıştır. Bu 21. Yüzyıl dünya siyasetine yön veren mihver çizgisinin Karabağ’dan bir yıldırım gibi fırladığı anlamını taşımaktadır. Karabağ’da ne oldu sorusuna en genel yanıt budur. Olayın ayrıntıları ise şöyledir:

Birinci, 20 yıldan beri işgal altında olan Karabağ’da ilahi adalet tecelli etmiştir ve geleceği kökten değişmiştir. Karabağ’da Azerbaycan idaresi kurulmakta, idari, okullarda tedrisat, hastanelerde hizmet ve ticaret, sanat, edebiyat ve kültür dil olarak Azerbaycan dili kullanılacaktır.

Asıl değişen ise, Ermeni politikasında Rusya koruyuculuğunun çökmesi olmuştur. “Bizi koruyan Rusya’dır”deyip Birleşmiş Milletlerde, Kırım’ın, Ukrayna’nın bir bölgesinin ve 1991’de Sovyetlerin çökmesinden sonra bağımsızlık isteyen otonom birçok bölgenin Moskova tarafından ilhak edilmesini, Gürcistan saldırısını destekleyen Ermenistan yönetimiydi. Rusya’nın ilhak siyasetine yaptırım uygulayan Amerika ve Avrupa Birliğini “sözde” hiçe sayan Ermenistan yönetimiydi. Sarkisyan ve Paşinyan hükümetlerinin yanlış tahtaya bastığı ortaya çıktı. Fransanın Ermenistana çok kötü bir oyun oynadığı ortaya çıktı. Ermenistan siyaset, propaganda ve askeri gücünün bir hayal olduğu ise gün ışığına çıktı. Moskova, Washington ve Paris’te kaşınırken bağırıp çağıran Taşnak Diasporası savaş meydanına çıkamadı. Almanya’da Naziler biz yardıma geleceğiz dediler bağırıp çığırdılar amma onlardan da gelen giden olmadı.

TV programlarında, videolarda gün boyu uçak ve füze silahı reklamı yapan Rusya’nın S-300 sistemleri ile diğer füze silahlarının sözde modern tank ve diğer araçlarının daha sığınaklardan çıkarken Türk elektronik görünmez silahları İHA ve SİHA’lar tarafından vurulduğunu dünya gördü. Türk tehnolojisinin karşısında Rusya-Fransa silahları etkisiz kaldığını gören zavallı Ermeniler kaçmaktan başka yapacak bir şeyleri kalmamıştı. Bu silahlar NATO veya ABD silahı değil, Türkiye Cumhuriyetinin kendi tasarım ve üretimiydi. Yeni Türk süper teknoloji ürünleriydi. Meydan muharebesinde üstünlük sağlayıp düşmanı her koşulda perişan ettiler. Düşman olarak sahaya çıkan Ermenistan’ın ardındaki güç Rusya ve dolayısıyla Fransa gözlerini kapadı, kulaklarını tıkadı, dilini yuttu. Düşman Karabağ’da felç geçirdi. Bu zafer Kafkasları baştan sona etkiledi ve en önemlisi de Türk Dünyasını baştanbaşa arabayla dolaşabilecek Türk yoluna kavuşturdu.

Rusya’nın Abhazya ve Güney Osetya işgaline, Gürcistan siyasetine destek veren Ermenistan bölgede yalnız, tecrit ve çaresiz kaldı. Azerbaycan siyasetini Türkiye ve Türk Dünyası ile birlikte destekleyen Ukrayna da etkili oldu. İşte böyle bir ortamda Ermenistan teslim bayrağı kaldırmak zorunda oldu. Yıkıldığını kabul etti. 30 yıl süren Dağlık Karabağ’da zulüm, baskı ve terör siyaseti çöktü.

Azerbaycan zaferi aynı zamanda, 21. yüzyılda Türk Dünyasında bir örnek olarak gelişen, 2 devlet bir millet formülünün verimli ve güç toplayan bir siyaset çizgisi olduğunu kanıtladı.
Azerbaycan ordusunun 1990 yenilgisinden sonra boş durmadığını, Türkiye Cumhuriyeti kardeş yardımlarıyla son meydan savaşına hazırlıklarını tamamladığını, kararlı ve mert hareket edip düşmanı yenmesi, izlenen savaş çizgisinin isabetli olduğunu ve yeni gücün yenilmezliğini doğruladı. Bu savaşın önderi Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliev sevilen büyük bir halk önderi, komutan ve diplomat olarak kutlandı. 27 Eylül’de başlayan Azerbaycan’ın öz topraklarını, işgal altındaki Dağlık Karabağ topraklarını kurtarmak için başlattığı kurtuluş savaşı saldırgana, katliamcılara, işgalcilere, soykırımcı ve katillere karşı verilen haklı bir savaştı ve dünya kamuoyu tarafından da desteklendi.

Bu savaş, Türkiye başta olmak üzere Türk Dünyası’nın büyük teknolojik öncülüğünü ortaya koydu. Dünya öncüsü olan silahlı ve silahsız savaş araçları, yeni nesil top ve tanklar, otomatik silahlar Rusya’nın Ermenistan’da üslendirdiği ve Karabağ Ordusuna verdiği silah ve mühimmatı hiç zorlanmadan hurda yaptı. Övmekle bitirilemeyen “Strela 10”, “Buk”, Karasuka -4”gibi silahlar Libya cephesinden sonra ilk kez Karabağ ve Ermenistan’da tek vuruşla saf dışı edildi. Yeni savaşların profesyonel ordu ve yüksek bilgili askeri personel işi olduğunu, Türkiye ve müttefik Azerbaycan’ın böyle bir güce sahip olduğunu herkes videolarda görme olanağı buldu.

Karabağ Zaferi olağanüstü büyük bir ceo-politik zaferdir. 200 yıl aradan ve elde edilen büyük zaferden sonra Türkiye devleti Kafkaslarda sağlanan barışı korumak için,  ilk kez bölgeye resmi askeri güç çıkarıyor. Kafkasya barışı Türkiye güvencesi altında nefes alacak.

Barışı 30 yıl uzatan ve Ermeni işgalinin pekişmesini sağlamaya çalışan Minsk grubu üyelerinden biri olan Fransa ve öteki üye ABD’nin Kafkaslar ’da artık sözü geçmez. Barışın garantörü olarak Rus askerleriyle (Karabağ topraklarından Ermeniler yavaş yavaş çekilene kadar) birlikte konuşlanacak olan Türk askeri gücü, Rusya’nın bu bölgede kendi başına bir  beceremediğine yeni kanıtlar sunarken, Kafkaslarda Rus lambasının söndüğüne de deliller sunulmuş oldu.

İkinci olarak Türkiye TIR-ları ve diğer taşıt araçları bundan böyle hiçbir sınır kapısında belge gösterip izin almadan Türk Dünyası topraklarını Hazar Denizine inebilecektir. Azerbaycan toprağı olan, aynı zamanda Türkiye ile sınır ve Türk toprağı da sayılan Nahcivan üzerinden ve 9 Kasım tarihinde imzalanan barış anlaşmasıyla yeni açılan ve Türk askerlerinin kontrolünde bulunacak olan, Nahcivan – Azerbaycan ana karayolu üzerinden doğrudan Hazar Denizine inme olanakları gerçek olmuştur. Türkiye artık İran’a girmeden ve İran topraklarından geçmeden Azerbaycan’la bağlanmış ve Hazar Denizine kavuşmuştur. Ha bu arada Türk Dünyası yeni bir yola da kavuşacak, İran topraklarından da bir kara yolu açılacaktır buna karşı gelirse İran’ı da kötü günler beklemektedir. Dünya Ermenistan’ın aracılığı ile kapadığı kara yollarına artık gerek olmayacak. Türkiye Azerbaycan’la direk olarak karayolu bağlantısını bu savaş sonu kurulmuştur. ATATÜRK’ün de HAYALİ TÜRK YOLU GERÇEK OLMUŞTUR. Açılan en kısa Türkiye Azerbaycan ana karayoludur.
Karabağ toraklarının kurtarılmasıyla birlikte bu Türk Dünyası için çok büyük bir edinimdir. Türkiye bölgeye kararlı ve aktif olarak giriyor. Bu çok büyük bir kazanımdır. Bölgedeki Rus egemenliğinin yerini Türk hâkimiyeti alıyor. Türkiye Cumhuriyeti çok geniş bir coğrafyada egemen güç oluyor.Bu bölgesel Türk zaferi artık Rus barış gücü tarafından korunacaktır. Bu bakıma da değişen rüzgârı görebiliyoruz. BÜYÜK TÜRKİYE EMİN ADIMLARLA YOLUNA DEVAM EDİYOR.

KKTC’de çok büyük değişimler yaşanacaktır çok yakında inşallah. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden başlayan ve Çine kadar uzanan 3 Denizli 8 devletli Türk Dünyası bütünlüğü böylece gerçekleştirilirken muazzam bir doğal kaynak ve teknoloji potansiyeline de buluşmuş oluyor.
Evet,21. Yüzyılın mucizesi olan olay budur.

Gürcistan’dan sonra Azerbaycan’ın da Rusya’dan kopma ve Türkiye’ye dolayısıyla demokratik dünyaya dönme yolu açılmıştır. Türk Birliği çok yakında gerçekleşecektir, 30 yıl önce yapılamayan, oluşturulamayan beklenen Türk Birliği artık görünmeye başlıyor, çok yakında herkes bunu görecek.

Burada önemle belirtilmesi gereken bir başka olay da şudur.
Türkiye’nin NATO üyesi olmasıdır. Türkiye silahlı kuvetleri büyüklük bakımından dünyada ikinci ve çok deneyimli bir ordudur. Dünyayı yönetenlerin oluşturdukları PKK-PYD gibi terörist gruplarla savaşında, Suriye ve Irak savaşlarında da defalarca çok başarılı operasyon gerçekleştirmişlerdi. Türkiye’nin Modern silahları artık Rus silahlarından çok çok üstün olduğunu dünya gördü. Üstelik Türkiye devlet liderinin sözünde duran bir dünya siyasetçisi olup, ordusunu ve halkını zaferden zafere koşturduğunu da herkes gördü.

Yakın gelecekte Kuzey Kafkaslarda Rusya etkisinin azalmasına neden olacak bu gelişmeler Karaçay, Balkar, Dağıstan, Çeçenistan ve Güney Osetya halklarının bağımsız ve egemenlik mücadelesine de güç kaynağı olacaktır. Kırım sorunu da bu durumda kalması pek mümkün görünmemektedir. Bundan sonra bölgedeki ekonomik, politik ve askeri faktörlerin toptan Ermenistan ve Rusya aleyhinde gelişmesini bekleyenler çoğalacaktır. Bu bölgedeki düğüm de 200 yıllık bir çelişkidir. Bu bölge, Osmanlı ve Rusya imparatorlukları arasındaki ana çelişkinin alanıdır.

1990 yılına kadar bu yüzleşmede üstün taraf olarak görünen Sovyetler Birliği 1991’de dağıldı.

Günümüzde bilgisizlik, istikrarsızlık, dolandırıcılık ve yeteneksizce idare edilen bu bölge, güçlü Türk ve Azerbaycan ve Türk Dünyası faktörü etkisi altında değişim sürecine girecektir. Günümüzde kimin güçlü ve kimin zayıf olduğu belli olmuştur. Yeni güç TÜRK BİRLİĞİ olacaktır. AB Dış İlişkiler Yüksek Temsilcisi Joseph Borrell ne demişti AB Parlamentosunda “Eski imparatorluklar geri dönüyor bunlardan birisi de TÜRKİYE” demişti. Evet onlarda bunu görmüşler bizim insanlarımız da bunu görmeli ve devletimize inanmalıdırlar. Onların hesapları versa bizim devletimizi yönetenlerin de hesabı olacaktır, rahat olun.

Büyük Türkiye, bölgesel güç Türkiye ve Ceo-politik güçler arasına giren Türk Birliği kavramları henüz yeni yeni doluyor. Gerçek anlamlarla dolacaktır. Zulüm ocakları sönecek ve barış ve güvenlik, halklar arasında kardeşlik rüzgarları esecektir. Artık yeni bir şahlanış geliyor, Türk olmak yine Türküm diyebilmek çağının zamanı geliyor… Ne mutlu Türküm diyene sözü her yerde gururla konuşulacak zamana doğru hızla geliyoruz.
Turan-Ay Yıldız orduları ortaya çıkmıştır yeni Turan devri Açılmıştır.

Korona istemlerine yenileri ekleniyor, yine de sigaraya daha çok dikkat edelim ve bırakmaya gayret edelim. Tüm okuyucularıma, Sağılıklı huzurlu ve mutlu günler dilerim.

Okuyanlara ve paylaşanlara teşekkürler.