Seçim Taşlarının Altına Bakalım

Dr. Nedim BİRİNCİ
Tarih: 17 Şubat 2021

Konumuz Tarım
Seçime katılacak siyasi partiler kayıt yaptırdı.

Bulgaristan’da 31 parti ve 8 koalisyon kaydını yaptırdı ve 4 Nisan 2021 genel seçimlerine katılacak. Şimdi seçim listeleri hazırlıklarına başlandı. 66 ülkeden gelen mektuplarda “Covid-19” şartlarına uymak koşuluyla gelin seçimlerinizi yapın” haberi var.  Dış ülkelerde işler durdun. İngiltere’de 7 bin kişi, Almanya’da 5 bin kişi ve Türkiye’de 3 675 kişi seçimlere katılıp oy vereceğini açıkladı.  İngiltere’de, Birleşik Amerika’da ve Türkiye’de 35’er sandık açılacak, sandıkların yerlerinde ve seçim bürolarında Türkiye’de de bir değişiklik yok.

4 Nisan Pazar gün, sokağa çıkma yasağının devam ettiği koşullarda besbelli ki seçim yapılamayacak. İş Allah o tarihe kadar korona virüs belası aşılır ve tedbirler gevşer ve seçmenlerimiz huzurlu ve güvenli bir ortamda gidip oyunu verir.

Yabancı ülkelerdeki vatandaşlarımızdan oy vermek isteyenlerin oranının binde 3-5’in altında olması, büyük yorumlara beden olabilir.

Ülkede de seçime katılım oranının çok düşük olması, gündemin soluk olması ve siyasi partilerin birbirine küs ve birbirini suçlayan durumu aşılıp diyalog masasına oturmaya olgunlaşmaması üzücü bir olay kuşkusuz.

Siyasi kargaşa seçim yolunda

Siyasi koronun bu partilerle hükümet kurulmaz iddialarına Cumhurbaşkanı Rumen Radev katıldı. GERB – BSP, BSP – GERB’le hükümet kurmak istemezken, her ikisi de HÖH-DPS ile de olmaz diyorlar. 44. Meclisteki 7 siyasi partiden 4’ünün 45. Meclise giremeyeceği işaretleri güçleniyor. Parlamentoya girmesi muhtemel olan GERB, BSP ve HÖH gibi üç partiden de ne reform programı ne de kısmı değişiklik, sosyal dönüşüm, sağlım ve eğitim sistemlerine el atma yolunda bir gelişme henüz belirmedi. Meclis partileri 2017’den beri derinleşen bunalımlarla ilgili de susmaya devam ediyor.

Siyasetçiler susmaya devam etsin, medya geçen dönemi yaylım ateşine almış ölümcül eleştiriyor. Kampanyanın başlamasına daha 2 hafta olsa da (5 Mart) sert eleştirilen bu defa tarım sektöründen başladı.

Ahtapot tarım sektörünü tamamen kuşatmış

Yazmaya çekinsem de, bazı gerçeklere özellikle değinmek istiyorum.

Anlaşılan Bulgaristan Türk halkının ekmek teknesi olan tütüncülüğün köküne zefir dökülmesi, insanımızın aç kalması, gelirimizin kesilmesi, ekonomik yoksullaşmamıza neden olunması gibi acı gerçekleri yazmamıza tepki verenlerden, “benim zamanımda tütün üretimi 30 bin tondan 60 bin tona yükseldi” gibi sesler yükseliyor. Şunu önemle belirtmek isterin. BULGAR TABAK hançerlenmezden önce Bulgaristan Türkleri başta olmak üzere Bulgaristan tütün üreticileri her yıl 280 bin ton tütün üretiyor, bu malı kalitelere ayırıyor, kıyıp sigara sarıyor ve 72 ülkeye sigara satıyordu. 28 adet tütün fabrikamız vardı.

BULGAT TABAK Bulgaristan Türklerinin tekeliydi. Hak ve Özgürlük Hareketi (DPS) iktidar ortaklığı zamanında satıldı, parası bir avuç dolandırıcının elinde kaldı, halkımızın eline verilmedi. Bu gerçek hiçbir yaman unutulmayacaktır. 1992’de mafya başı Vasil Boşkov’un yanında 350 leva maaşla iş başı yapan ve sonra hiçbir işe yaramadığından dolayı işten atılan;  sonra Bulgar savcılığına bağlı Milli Sorgulama Dairesinde işe başlayan, ama iş bilmediğinden dolayı görevden uzaklaştırılan;   ardından Başbakan Sergey Stanişev hükümetinde Başbakan Yardımcısı Emel Etem (Toşkova) emrindeki devlet yedeği ve doğal afetler bakanlığında Şube Şefi olan, bakat başbakan tarafından oradan da uzaklaştırılan ve sonunda BULGAR TABAK Holdıng’in başını yiyerek OLİGARŞİ KODAMANIO olan Delyan Peevski ve dolayındaki talan çetesinden mutlaka ve mutlaka hesap sorulacak, ellerindeki, bankalarda ve Of Şorlar’daki bütün paralarına el konarak yoksul halkımıza dağıtılacaktır.

2007’yıulından 2020 yılı sonuna kadar Avrupa Birliği 1992’de yüzüstü düşen Bulgaristan Tarımının, köy ekonomisinin canlanması ve dirilmesi için toplam 16 000 000 000 (on altı milyar) leva karşılıksız yardım gönderdi, nerde bu paralar? İşte cevapları: Gerçekler konuşuyor:

2021 yılının Ocak ayında, Veliko Tırnova şehri Barosu avukatlarından Seva Pamukova, Yönetim Merkezi Sofya’da bulunan Bulgaristan Milli Tarım Fonu’na bir mektup göndererek, 2007 yılından beri AB Tarımsal yatırım ve kalkınma fonlarından ülkemize gelen yardımlarla ilgili, Mahkemede delil olarak kullanmak üzere bilgi istedi ve şu cevabı aldı. Bilindiği üzere, AB Yatırım ve Yardım Fonları tüm fonların % 50’sini oluşturuyor. 2020’de Bulgaristan tarımına 25 milyon gelmiş ve bu paranın % 3’ü “Ahtapot” adlı bir tarım şirketine verilmiş. 2017 yılında bu paraların % 80’ni, sayıları 200 olan şirketlere verilmiştir.

Tarım alanındaki soygun kitabına tamamen uydurulmuş

Yambol ili Biber Üreticileri Birliği Başkanı Georgi Vasilev,  Bulgaristan’da manav ve çarşı Pazar tezgâhlarında satılan sebze ve meyvelerden yalnız % 10-15’nin yerli üretim olduğunu bildirdi. Bu rakamların süt ve süt mamulleri için de geçerli olduğuna dikkat çekti. Kış aylarında ise tükettiğimiz sebze ve meyvelerden sadece % 1-2 oranının yerli üretim olduğuna vurgu yaptı. Yaşanan çöküşün öncelikle Tarım Bakanlığı siyaseti sonucu olduğunu söyleyen G. Vasilev, tarımsal üretimdeki gerileme ve durgunluk sorunlarının tartışıldığı Milli TV programında, “balık baştan kokar” dedi.

Bulgar tarımına son 13 yılda akıtılan bu 16 milyar Leva ile Bulgaristan tarım üretimi sektörünün Batı Avrupa ülkeleri tarımsal üretimine % 40 oranında uyum sağlaması için verilmiştir. Bu yakınlaşma programının adı “konvergens programıdır” ve son 13-14 yılda bu ancak % 0.7 oranında gerçekleştirilmiş, paralar harcanmış, fakat sonuç elde edilememiştir. G. Vasilev, gerileme içinde olduğumuzu, sonuçların olumsuz olduğunu belirtiyor.

Son 13 yılda Bulgaristan’a gelen karşılıksız yardımlardan % 86’sı, tarım kesiminde şirket sahiplerinden sadece % 2’sine dağıtılmış ve hesap sorulmamıştır. Bu 13 yılın 80’inde Bulgaristan’ı Boyko Borisov hükümeti idare etmiştir.

Bu konuda bir inceleme yapan Bulgar Bilimler Akademisi’nden Doçent Buyukliev  ise, sözü edilen şirketler, paraları toplayan zengin tarımcı ve toprak sahiplerinin şoför ve ofis sekreterleri adına kayıtlıdır. Paraları alanlar Bulgaristan’da yaşamıyor. Tarımla yakından uzaktan ilişkileri yok, diye açıklamada bulundu ve olayı şöyle örgütledi.

Tarım politikamız tamamen yanlış. Örneğin 1 dekar biber bakan bir köylü üretim için 400 leva harcarken, AB fonlarından 40 leva yardım alıyor.  Binlerce dekar buğday tarları olan bir toprak zengini ise bir dekar buğday üretirken 70 leva harcama yapıyor ve 70 leva karşılıksız yardım alıyor. Hükümetin bu adaletsizliği düzeltmesi gerekirken hiçbir önlem alınmıyor.

GERB iktidarda kaldıkça, Bulgar tarımında kalkınma sağlanamaz. Aynı yıllarda Polonya ve Macaristan sıçramalı gelişti. Bizim milli tarım politikamız yok, durgunluğumuz vatandaşı korkutuyor. Tarım teorisi geliştiren kurumlarımız dağıldı. Köylerde baytar ve tarım teknisyeni kalmadı.

GERB partisinin 400 bin kadroyu AB fonlarından ve devlet yardımlarından nasıl beslediği artık tamamen görüldü.

Avrupa Birliği ile Bulgaristan arasındaki tarımsal işbirliği anlaşmaya göre, toprak sahibi olan üretim yapan herkese karşılıksız yardım yapılması gerekiyor.  En iri tarım üreticilerinin yasalara göre 300 dekardan fazla toprak sahibi olmaya hakkı yok. Büyük toprak sahiplerinin 20 – 30 bin dönüm toprağı var ve bu mülk değişik insanların üzerinde görünüyor, fakat yardım paralarının hepsi aynı hesaba akıyor.

Belediyelerde ve bakanlıklarda ve devlet kurumlarında çalışanların hepsi kâğıt üzerinde toprak sahibi görünüyor ve yardım fonlarından para alıyorlar. Örneğin bugünkü GERB’li Tarım, Orman ve Gıda Sanayi Bakanı Bayanı Desislava Taneva’nin banka hesabında 167 milyon levası olduğunu basın yazdı. 1990’dan beri 25 tarım Bakanı değişmiş ve hepsinin milyoner olduğuna dair TV program yayınladı. TV programlarında Sofya’da yaşayan ve tarımla ilişkisi olmayan, fakat yakınları adına Tarım fonlarından 10 milyon leva alanlar arasında HÖH Genel Başkanı Mustafa Karadayı da gösteriliyor ve Bulgar meclis, hükümet ve kurumlarının Avrupa Birliği’ni yalan, düzmece raporlarla yanılttığına vurgu yapılıyor. Bulgaristan’da tarım fonlarından para alan, fakat tarlasının nerede olduğunu bilmeyenler var. Bu arada, Avrupa Birliği’nin aile çiftçiliğini, bireysel meyve ve sebze üretimini özendirme programlarına asla uyulmuyor.

Örneğin en büyük toprak sahipleri Yambol ve Sliven ilinde bulunuyor. Tahıl üreticileri ise Dobrucaya çöreklenmişler. Yambol ve Sliven işlenir topraklarının gerçek sahipleri Rusya hükümeti üyeleri ve Romanya gizli polisi subaylarıdır. Yönetici tüzel kişi olarak Yambol Barosu gösterilmiş ve yapılan bir soruşturmada, Yabmbol Barosu üyesi 23 avukattan hiç birisi bu toprakların nerede olduğunu bilmiyorlar, fakat yılsonunda fon paralarından, bu fuzuli işlerden büyük paralar alıyorlar. Bu tüzel kişi üzerinden 2020’de 5 000 ton biokolyandır üretip satılmış, fakot barodaki avukatlar yapılmış ve büyük paraların alınmasını kanuna uydurup gerçekleştirmişler, fakat biokolyandarın  ne olduğunu bilmiyorlar ve ömürlerinde görmemişler.

Biber üreticileri başkanı Georgi Vasilev’in anlattığına göre, Bulgar devletinin tarımsal üretimi geliştirme ve özendirmek için son 13 yılda ayırdığı ödemeler de 8 milyar dolardır, fakat bu paralar da küçük ölçekli üreticiye, aile şirketlerine ödenmemiş, çalınmış ve dalavereler yapılarak değişik görevlilerin ceplerine dolmuştur.

Seçime giderken işlemek istediğimiz, somut örneklerle kanıtlayarak anlatmaya çalıştığımız konulardan biri tarım politikası ve tarım üreticilerinin durumu olacaktır.

Hiçbir siyasi partinin seçim programında tarım sorunları ve köylü problemleri yer almıyor.

Okuyanlara teşekkürler.

Lütfen paylaşınız.