Seçim Depremi
Ertaş ÇAKIR
Tarih: 18 Şubat 2021
Soydaşlarımızın seçime katılma arzusu Sofya’yı korkuttu.
Bultürk’ün yıllardan beri verdiği en az 150 seçim sandığı, posta ile oy kullanma veya internet üzerinden seçime katılma mücadelesi Bursa’da yapılan dernek başkanları toplantısında kabul edilen “Kamuya Çağrı” Bulgaristan’da deprem yarattı. Bulgaristan Türkleri adına, 30 yıldan beri Sofya’da etkinliklerine devam eden, “Kültürel Etkileşim” derneği Başkanı Bayan av. İlmiye İnce tarafından da imzalanan belge, Bulgaristan basınında “Bulgaristan’a Götüren Yol Haritası” adıyla yayınlandı. BULTÜRK başta olmak üzere, Bulgaristan sivil toplum örgütleriyle sıkı etkileşim ve işbirliği sonucu kabul edilen bu Ortak Belge demokrasi, eşitlik ve adalet yolumuzun bir olduğuna yeni kanıttır. Bulgaristan Türklerinin Türk halkından kopmaz bir parça olduğuna ve zulüm yıllarından sonra birlik ve beraberliklerini sımsıkı koruduklarına yeni bir resmi kanıttır.
Bulgaristan’da partiler ve dernekler parçalanmaya devam ederken, soydaşlarımızın birleşmesi, Cumhurbaşkanlığı video forumlarında yurtdışındaki tüm kitle temsilcileriyle birlikte seçime katılma yönünde kesin ve kararlı istekler dile getirirken, İstanbul ve Bursa’da Forumlar da düzenlenmesi demokratik kamuoyu tarafından ilgiyle karşılanmıştır. Bütün kısıtlamalara rağmen, 2021 seçimlerinde dalganın dış ülkelerde daha da yükseldiği dikkati çekiyor. Seçmen beklediği kolaylıkları bulamasa da, Bulgaristan seçimlerine ilgi büyük. Demokratik dönüşümlerin seçim sandığından çıkanlar heyecanlanıyor.
Bulgar devletinin 4 Nisan seçimleriyle ilgili soydaş haklarına vurdumduymazlığına sert tepki.
Bulgaristan’da 4 Nisan seçimlerine katılıp seçmenden yalandan oy isteyecek olan sözde siyasi partiler ve hareketler belli oldu, 26 parti ve 8 hareket. Seçmenin yarısı azınlıklardan adaylar arasında Müslüman yok. 17 Nisan günü iktidar partisi olan GERB’in de Sofya’da Merkez Seçim Komisyonu’nda kaydını yaptırmasıyla ortaya çıkan bu tablo yalan yanlış ve sahtedir. Çünkü aşırı milliyetçi bir ortamda demokratik seçim yapılamaz. Bugün Bulgaristan’da post-komünist, sert milliyetçi bir siyasi hava hakimdir, meclisin art arda aldığı kısıtlamalarla ve 1991 Anayasasına yapılan eklemelerle ülkede adeta bir terör havası esmektedir. Buna en kesin örneklerden biri, 44. Meclisin birçok başvuruya rağmen ANADİLDE SEÇİM PROPAGANDASINI yapılmasını resmen yasaklamış olmasıdır. Bu yasak, Borisov hükümeti zamanında getirilmiş ve faşist niteliklidir. Bulgaristan nüfusunda 9 etnik topluluk vardır ve bunlardan 8’nde seçmenin % 72’si okuduğunu anlayıp anı karar alabilecek kadar Bulgarca bilmemektedir. Seçim sandıklarında tercüman olmadığından 45. Halk meclisi seçimleri de karanlık, bilgisizlik, kararsızlık ve öngörüsüzlük içinde yapılacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki durum ise daha da kötüdür. Çünkü artık sayıları 800 bini bulan çifte vatandaş ve oy verme hakkına sahip Bulgaristan’dan kovulmuş bir ortamda yaşayan soydaşlarımız vatan dili olan Bulgar dilini öğrenme olanakları bulamamıştır.
Dış ülkelerdeki çifte vatandaşlarla ilgili ayrım politikası.
Geçen hafta, Makedonya’da yaşayan ve Bulgarca bilmeyen ama çifte vatandaş olan Kuzey Makedonya Cumhuriyetine Makedonya’daki çifte vatandaşların Bulgarca okuyup yazmaya öğrenmeleri için 700 bin leva gönderen Sofya hükümeti Türkiye’deki çifte vatandaş soydaşlarımızı görmezden geliyor.
Soydaşlarımızın istekleri tepkiyle karşılanıyor.
Soydaş kamuoyu temsilcilerinin 4 Nisan seçimlerinde sandık sayısının ilk hamlede 150’ye çıkarılması isteği Sofya’ı korkuttu ve milliyetçiliği yeniden hortlattı. Oysa bu istek 44. Meclise 2020’de HÖH tarafından da sunulmuş ve meclis bileşiminde tartışmaya açılmıştı. Kabul edilmemesinin sebebi İngiltere ve Birleşik Amerika’daki sandıkların da 150’ye çıkarılması şeklinde ifade edilirken, gurbetçi yurttaşların Bulgaristan seçimlerine serbestçe katıla bilmelerini engelleme planları şakıdı ve iktidarın dış ülkelerdeki vatandaşlardan korktuğu ortaya çıktı. Bu, Bulgar milliyetçiliğinde yaşayan, komünist rejim kalıtı bir korkudur. Bilindiği üzere Bulgaristan’da komünist rejim Türkler tarafından ayaklanmayla devrilmiş, ne ki son 31 yılda komünizmin, şovenizmin ve ırkçılığın kökleri kazınamazken, 2017’de 3 partili Bulgar faşistler sürüsü güya “Yurtsever Cephe” maskesiyle hükümete tırmanmayı başarabilmişti. Sokaklardan taşan protesto gösterileri neticesinde faşist üçlü dağıldı ve iş Allah 4 Nisan’da sandık ve dolayısıyla meclis dışı kalır ve burnu kırılır.
Oysa 18 Şubat 1999’da Başbakan İvan Kostov mecliste yaptığı bir konuşmada “Biz, Bulgaristan Demokratik Güçler Birliği” olarak komünizmin meyvelerinden biri olarak Bulgar milliyetçiliğinin kökünü kazıdık” demişti.
Hatta aynı yılın 24 Mart tarihinde Makedonya Cumhuriyeti Başbakanı Lübço Georgievski ile bir dostluk ve işbirliği antlaşması imzalamıştı ve bu antlaşma iki komşu devletin anayasal devlet dili olan Bulgarca ve Makedonca dillerinde kaleme alınmış ve imzalanmıştı.
Son 20 yılda Bulgar milliyetçiliği, ırkçılık esasında sertleşmiştir.
Ne yazık ki, son 22 yılda, hele de 2009’dan sonra Bulgar ırkçı milliyetçiliği çok kükredi. Günümüzde Bulgar devletinin Makedon dili, kimliği ve tarihini tanımaması, iki ülke arasındaki ilişkileri germiş, Bulgar hükümeti “veto” koyarak KMC’nin Avrupa Birliği üyeliği yolunu kesmiş ve ırkçı özünü hem Avrupaya hem de dünyaya göstermiştir.
Bulgaristan’da demokrasi motoru Müslümanlardır. Bu motor çalıştırılmadan Bulgaristan demokratikleşemez.
Ne ki, Bulgar milliyetçiliğinin 20. Yüzyılda parlayan ırkçı özünü dünya henüz görememiştir ve bu siyasetin 20. Yüzyılda Müslümanlara karşı yürütülen iç savaş, soy kırım denemesi ve devreli büyük göçlerin iç yüzü kınanmadan ve tüm izlerini silecek yasal ve anayasal hükümler getirilmeden Bulgaristan demokratikleşme yolunda adım atamaz. Hukuk reformu ve demokratikleşme talepleri yükselten ve bu isteklerle ilk defa meclis seçimlerine katılan güçlerin, Bulgaristan Müslümanlarının onayını ve gönlünü almadan ülkenin adalet sağlama ve demokratikleşme yolunda dam atmasının mümkün olamayacağı bilincine varması ve bu temel tezleri seçim programlarına alması zamanı gelmiştir.
Çözülecek il düğüm – anadil yasağının kaldırılması olmalıdır.
Okullarda anadil öğretimine sert darbeler indirilmiş olmasıyla birlikte, Türklerin Türkçe seçim toplantısı yapmasına, yerleşim yerlerinde özgün sanat, kültür ve sportif etkinlikler geliştirmesine engel konmuş, dili baltalanan ve cahil edilen halkımız seçim bültenindeki yazıyı okuyup doğru dürüst karar alarak bilinçli oy kullanması etkilenmiş durumdadır. Bu olumsuz gelişmeler son 13 yılda, yani memleketimizin Avrupa Birliği’ne üye alınmasından sonra özellikle derinleşmiştir. Avrupa Birliği’nde bu toplu haklarımız yer almaktadır almasına da, Bulgar makamları ülkemizde uygulanmasına engel olmakta ve yasaklı rejim getirmiştir. Avrupa İnsan Hakları Kararları hak arama davamızda haklı olduğumuzu defalarca kanıtlayan kararlar almış, hiç biri Bulgaristan’da uygulanmamıştır.
Sivil toplum örgütlerine toplum temelinde siyasi çalışma hakkı tanınmalıdır.
4 Nisan seçimleri arifesinde bulunmamızla ilgili olarak, anadil, etnik kimlik ve etnik toplulukların kültürel temelde örgütlenmesi ve seçime katılma hakkı tanınmış olsa, Bulgaristan’da sayıları 49 olan, yerli yasal ortamda adlarına “hükümet dışı dernekler” yani “politika yapma haklarından mahrum edilmiş cemiyetler” verilmiş olan derneklerimizden en az 40 milletvekili adayı çıkacaktı. Fakat bu hakkımızdan mahrumuz. Milletvekili seçme (gösterme, yükseltme) hakkı seçmenin yani halkımızın hakkı olmaktan sökülmüş, elinden alınmış ve yalnız Bulgar Milli Doktrinine ve özünde azınlık düşmanı milliyetçilik olan siyasi çizgiyi savunan parti başkanlarına tanınmıştır.
Kültürel çeşitlilik demokraside güç kaynağıdır.
Soydaşlarımızın ve Bulgaristan’da yaşayan Türklerin özgür ve eşit seçime katılma ve oy kullanma, seçme ve seçilme gibi yasal haklarını kullanma ortak çağrısına Bulgar milliyetçileri adına basında
Kıdemli diplomat, 2003-2005 yılları arasında Cumhurbaşkanı Georgi Pırvanov’un uluslararası güvenlik başdanışmanı, 2005-2008 yılları arasında Bulgaristan Savunma Bakan Yardımcısı, expert-bdd.com analiz merkezi ve csr-bg.com stratejik araştırmalar merkezi kurucusu ve müdürü Simeon Nikolov tarafından “Pogled.bg” elektronik yayınında şu başlıkla yayınlandı:
“Anayasamızı değiştirmemizi, ders kitaplarını değiştirmemizi ve Türkiye’de 150 seçim sandığı istiyorlar.”
Sanki 1991 ‘de kabul edilen Bulgar anayasası aynı zamanda bizim de anayasamız değil,
Sanki yalan yanlış tarih ve değerlerle dolu ders kitapları kendi çocuklarının da beynini zehirlemiyor,
Sanki seçim sandıklarının seçmen sayısına göre açılması zorunlu değil.
Yazısına “konu meclis ve cumhurbaşkanlığı seçimleri ve nüfus sayımı” diyerek başlayan S. Nikolov, belge 26 başkan ve yönetim kurulu üyeleri ve Sofya’dan bir avukat bayan tarafından imzalanmıştır diyor. T.C. 986 Bulgaristanlı göçmen derneği olduğunu ve hepsinin bu belgeyi imzalamaya ve tüm istekler etrafında birleşmiş bulunduğunu, ne yazık ki ağır covid -19 ve kar-kış koşullarında bir araya gelemediklerini anımsatmak isterim.
Bulgaristan’da “asimilasyon sürecinin tüm hızıyla devam ettiği” tespitinden ve “kendilerini ifade etme ve seçimlere katılarak seçme ve seçilme haklarını kullanamadıklarından rahatsız olan” soydaş isteklerinin 20 madde halinde ifade edildiğine ve Bulgar makamlarına gönderildiğine işaret ediyor.
Soydaşlarımızın ve Bulgaristan’daki Türklerin hepsinin toplu isteği olan “Bulgaristan devlet okullarında derin ve esaslı anadil eğitim ve öğretimi verilmesini ve hakkın Anayasa’da garanti altına alınmasını” kabul etmeyen S. Nikolov’a şu hatırlatmada bulunmak isterim. 1820’den sonra Bulgarların Bulgarca ders okutan kiliselere bağlı ve kilise dışı özel okullar kurduğunu ve kendilerine anadillerinde eğitim verirken engel olan veya güçlük çıkarak kimse olmadığını hatırlatmak isteriz. Bulgar Prensliği, Çarlığı ve komünist rejimin yıktığı Türk okulu sayısı 2 700 adettir. Bulgaristan’dan kovduğu Türk öğretmen sayısı da 5 769’dur. Eğer Bulgar devleti – Eğitim ve Teknoloji Bakanlığı Türk çocuklarının Türk dili, Türk Edebiyatı, Bulgaristan Türkleri Tarihi ve Bulgaristan Müslümanlarının örf ve adetleri ile kültürel kimliği ve gelenekleri gibi dersleri okutacak mali kaynak sahibi değilse, itiraf etsin ve biz kendi özel okullarımızı kendimiz kuralım ve yönetelim.
Bu istekler arasında ikinci ve çok önemli bir istek ise, ya Bulgar anayasasının değiştirilmesi ve Bulgaristan’daki azınlıkların varlığının anayasaya işlenmesi ve haklarının tanınması ya da anayasa dışı bir uygulamayla yine meclis kararıyla yasallaştırmak şartıyla azınlıkların şu haklarının resmen tanınıp uygulanmasıdır: “Bulgaristan azınlıkları, birinci sınıf vatandaş sıfatıyla tüm kurumlarda ve örgütlerde ei,t koşullarda temsil edilmelidir.” Bu uygulamada, 1991 Anayasasında “Bulgaristan’da azınlık yoktur” yalanı asla dikkate alınmamalıdır. Bir milyondan fazla göçmeni temsil eden Bulgaristan Türkleri dernekleri “Bulgaristan’da yaşamak ana isteğimizdir!” sloganı altında birleşmişlerdir. Halen Bulgaristan Türklerinin büyük bir kısmı Yaz aylarını memlekette, kış aylarını da Türkiye’de geçiriyor.
S.Nikolov, soydaşların ata toprağına geri dönmesinden korkuyor olacak ki, soykırım denemesi zulmü kurbanlarının ve bu katliam denemesinden zarar görenlerin hepsine devlet tarafından hemen maddi ve manevi tazminat ödenmesine ters bakıyor.
BULTÜRK derneği tarafından defalarca dile getirilen, “soydaş derneklerinin Bulgaristan ile Türkiye arasındaki dostluk ve işbirliğinin gelişmesinde ve beliren sorunların çözülmesinde köprü rolü görmesi” konusu da S. Nikolov tarafından ele alınmıştır. Bu arada vakıf mallarının hemen iade edilmesi, gaspedilen taşınmazların geri verilmesi, cemi onarımlarına engel olunmaması, tarih anıtları, mezar taşları, kültürel değerlerin korunması çok sert bir dille temel istekler sıralanmasında yeniden ön plana çekilmiştir. Bu arada yıkılan çeşmelerin ve köprülerin onarımı da söz konusudur.
Yayınlanan çağrıda, yaklaşan 2021 seçimleri başat bir konu olarak ele alınmıştır. Azınlık temsilcilerinin seçim komisyonlarına alınması, seçim bürolarında bağımsız gözlemci olması, oy sayımının tarafsız görevliler tarafından yapılması gereğine işaret edilmiştir.
Seçim adaleti, demokrasi yolunu açacak anahtardır.
Bu yolda gururlu ve mert yürümemiz birlik beraberliğimize bağlıdır.
Bütün sorunları bir yana bırakıp çocuklarımızın mutlu geleceği ve vatanımızda özgür ve mesut yaşama adına geleceği bakıp beraberliğimize uzanmak zorundayız.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı hükümeti Başkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yılbaşından önce Bulgaristan Türklerine selamı hepimizin yüreğinde ve esin kaynağımızdır, hepimizi yüreklendiren ve kanatlandıran güçtür.
İki ülke ilişkilerinde tek yanlı dayatmalar ve baskı zamanı geçen asırda kalmıştır. Bulgaristan’ın şafağı ve sabah Güneşi ve gölgesi Türkiye Cumhuriyetidir. Türkiye büyüdükçe bu etki, aydınlık ve gölge artacaktır. Bulgaristan’ın yaklaşan seçimlerden sonra bunalımlar batağından çıkması Türkiye’ye, Bulgaristan Türklerine bağlıdır. Bölgesel değişim ve inkişaf da onlara bağlıdır. Onların hareketlenmesi ise doğal, bireysel ve toplu hak ve özgürlüklerinin bütünsel tatınıp yasallaşmasına bağlıdır. Bunlar olmadan, seçim kazanmanın da bir anlamı yoktur.
Okuyup paylaşanlara teşekkürler.