Sahtekârlığın Bu Kadarı Fazla

TARIH 5 MART 2021

5 Mart sabahı seçim kampanyası başladı.
Merkez Seçim Komisyonu, bu seçimlerde en kalabalık seçim bölgesinin Sofya “Sredets” belediyesinde olduğunu açıkladı. Seçmen listesi 1000 (bin) sayfa, asmaya ve yapıştırmaya duvar bulunamamış.  45 752 (kırk beş bin yedi yüz yetmiş iki) seçmenden söz ediyoruz. Bu seçmenlerin bir defa bir iş gününde, “Covid-19” mesafe kısıtlamalarına uyarak bir sandık kullanması olanaklı mı sizce?

“Sredets” Belediye Başkanı Trayço Traykov’un resmen açıkladığına göre, aynı seçim bölgesindeki  “Lege – 6”adresinde 82 binden fazla Kuzey Makedonya Cumhuriyeti (KMC) vatandaşı adres kaydı yaptırmış ve Bulgaristan Cumhuriyeti vatandaşlığı almış, dolayısıyla seçime katılabilirler.

Belediye Başkanı Traykov, KMC vatandaşları, çifte vatandaş olarak, seçime katılma hakkı kazanmış olsalar da, iki ülke arasındaki olağanüstü gergin ortamda, “oy kullanmaya gelmekten korkuyorlar” diyor. Çifte vatandaş KMC’ti seçmenlerinin sayısı 150 bindir.

Çifte vatandaş KMC vatandaşları, 2017 seçimlerinde Bulgar aşırı milliyetçi “Yurtsever Cephe” sine yani VMRO-BND, NDSB ve ATAKA ortaklığına oy vermiş ve bu güçler iktidar ortaklığına davet edilmiş ve ülkemizde aşırı milliyetçilik ve silahlanmaya öncelik tanımışlardı.  Bulgaristan-Makedonya ilişkilerindeki kriz ve Bulgaristan’ın KMC’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine “veto” koyması, bu 150 bin kişinin kullanılması, Bulgaristan’ın Makedon gil, tarihi kültür ve kimliğini tanımaması, şimdiki seçinde bu kişileri sandığı gitmemeye yemin ettirmiştir. Çünkü gelişmeler onların hepsine, anadilin, tarihin, soy köklerinin ve Milli kimliğin her şeyden ama her şeyden, hele de Bulgar pasaportundan çok daha değerli olduğunu göstermiştir.
Bu kararlı tavır Bulgaristan Türk seçmeni düşündürmelidir.
Son Günlerde Bulgaristan’da çok önemli bazı gelişmeler oldu.
Bu analizimizde, Bulgaristan Türklerinin kimlik sorununa Makedonya açısından baksak da, olaylar 19. Yüzyılın sonlarında başlamış olsa da, birbirine bağlı ve sanki birbirinin aynıdır.

Çok önemli bir açıklama:
Güya “soya dönüş”, uygulamada isim ve kimlik değiştirerek asimile edip Bulgarlaştırma ve ardından bir soykırım denemesi, Milli Türk İsyanı ve “Büyük Göç”  olarak derinleşen şiddetli saldırıların akıl hocalarından biri olan, BKP MK üyesi, Bulgaristan Bilimler Akademisi’nde (BBA) Akademisyen, Prof.  İlço Dimitrov’un oğullu İvan İLÇEV devleti sarsan bir açıklama yaptı. 4 yıl “Sofya Üniversitesi” Tarih Fakültesi Dekanı ve 8 yıl bu Üniversitenin Rektörü olan, tarih profesörü İVAN İLÇEV, Bulgaristan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti TARİH KOMİSYONU üyesi sıfatıyla, “Bulgaristan bir kör sokakta bulunuyor. Bulgaristan zavallı insanlar tarafından yönetiliyor. Politikacılar bilimsel sorunları çözemez. Bulgar tarihine politik çözümler dayatılıyor.” dedi.

Bir Balkan Tarihi uzmanı olan Prof. İlçev’in bu sözleri, tarihi dikte eden politik amirler (BKP’nin sahte tarihçileri) olduğuna işaret ederken, gerçeklere dayanan bir bilim adamının, babasının (Akademisyen İlço Dimitrov) uydurduğu “Bulgaristan Türkleri İslamlaştırılmış Bulgar’dır. Bulgaristan’da Türk yoktur” gibi saçmalıkları reddettiğini ve tarih üzerindeki kara çarşafın ucunu açtığını görüyoruz. Bu 19. Yüzyıldan beri Bulgar bilim tarihinde ilk isyandır bu, bir başkaldırıdır, Makedon Kimliği konusunun, Bulgaristan’daki diğer azınlıklarla ilgili düğümü de kesin çözüleceğine ilk işarettir. Gizli arşivler açılmalıdır.

*

Kuşkusuz burada endişelendiren bir nokta var. Bu açıklamalar hep VMRO kısa atlı eski Makedon çetecileri partisi ile bağlantılı olduğundan, uç milliyetçiliği üzerine yeniden basarak, acaba Savunma bakanı Karakaçanov partisi yeniden meclise sokulmak mı isteniyor. 2017-2021 arası Birleşik Amerika’ya “F-16” uçağı için 2.5 milyar leva aktarmayı başarmıştı. ABD Sofya Büyükelçisi Bayan H. Mustafa “bereket çeşmesinin 45. Dönemde de akmaya devam etmesini” istemiş olabilir.

Pirincin taşını diplomatlar da ayıklıyor.
Seçimler yaklaşırken, Bulgaristan’ın dış siyaseti tamamen tosladı. Dış İşleri Bakanı Zaharieva’nın Büyükelçileri tanımadığı konuşulmaya başladı.  AB, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk’la ilgili yeni tez ve görüş içeren rapor hazırlatıyor. Bu raporlar, Avrupa’nın en büyük Üniversiteleri’ndeki Makedon Dil ve Tarih Fakültelerinde yazılıyor. Kaynak olarak da, ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CİA) /TsRU/ yayınları, Ansiklopedisi vs. kullanılıyor. Bu yayınlarda dünya siyasetini yönlendiren birçok bilgi var. Hepsinde, örneğin Arnavutluk’ta “Bulgar azınlığı değil, Makedon azınlığı” yaşadığı belgelenmiş.

Aynı merkezin ayrıntılı bilgilerinde, Bulgaristan’da iki farklı grup Makedon yaşadığı açıklanıyor. Birinci grup, yerli Makedonlar. Bu azınlık,  “Struma” (Kara Su) nehri boyunda, “Pirin” Dağlarının Batı eteklerinde, “Lülin” Dağının batısındaki Küstendil ve Blogoevgrad (Yukarı Cuma) illerinde yaşıyor ve halen kültürel ve etnik otonomi istiyor. Yerli Makedonlar dışında, Bulgaristan’da bir de Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarından sonra, Bulgar Krallığına gelip yerleşen bir Makedon göçmen grubu var. Makedon göçmenler günümüzde Kuzey Bulgaristan’a ve Plovdiv (Filibe) ve Sofya’da yaşıyorlar. Bu kitlenin Bulgaristan’a bugünkü Kuzey Makedonya Cumhuriyeti topraklarından gelmediği, 1913 ve 1919 bozgunlarında, Bulgar yenilgilerinden ve büyük felaketten sonra Yunanistan Trakya’sından geldiği biliniyor.

Bulgaristan’ın eski Atina Büyükelçisi Stoyanov’un görüşleri.
Eski Atina Büyükelçisi Stefan Stoyanov, Bulgaristan’ın tamamen izole olmuş durumunu Bulgar “Avrupa” televizyonunda yorumladı. Kuzey Makedonya Cumhuriyeti konusunda izlenen dış siyaset konusunda, 2021 yılın başında tam tecrit durumuna düşen Bulgaristan’ın şimdiki durumunun 1913’ü andırdığını hatırlattı. Diplomat Stoyanov, dönemle ilgili Yunanistan ve Bulgaristan okullarında okutulan tarih kitaplarında çok farklı şeyler yazdığını açıklarken şöyle dedi:

Yunan ders kitaplarında, 1913 yılında, Bulgar ordularının “Makedonya’nın ‘Drava’ köyünde 5 016 köylüyü kurşuna dizdiği,  ‘Klisura’ köyünde 270 yaşlıyı öldürdüğü, Kiril Alfabesini icat eden ve yayan “Kiril ve Metodiy” kardeşlerin Yunan kökenli olduğu, 1901’de patlak veren Selanik Ayaklanması çetelerini bir Bulgar’ın ele verdiği vs okutuluyor.
Diplomat Stoyanov, 1919’da imzalanan Paris /Neuilly Anlaşmasındaki hedefin Balkanlar’da etnik sınırlar çizmek olduğunu, oysa Bulgar yaşamayan Balkan topraklarının gasp edildiğine vurgu yaptı. Bu topraklardan bir kısmı Kırca Ali ve Smolyan illerine bağlı Güney Doğu Rodoplar’daki Türk nüfuslu 9 belediyedir.

Bu arada ABD Dış İşleri Bakanlığında görevli Avrupa ve Balkanlardan sorumlu, İtalyanca ve Makedonca konuşan, Diplomat Filip Rikır, bir Makedonya tarihi uzmanı olarak demeçlerinde şu tezleri savunuyor:

“1919’da Makedon devleti kurulamaması sebepleri arasında belirleyici olan,  Müttefikler arası Savaşta(1913)  ve Birinci Dünya Savaşında (1914-1918)  Yunanistan ve Sırbistan arasında bir gizli antlaşma olmasıdır. Bu anlaşmaya göre, Yunanistan ve Sırbistan savaşta ele geçirdikleri topraklara sahip olacak ve kendi devlet topraklarına katacaktır. Sırplar ve Yunanlar Makedonya’yı böyle parçalamıştır. Bu savaşlarda Makedon çeteciler orduların ardından temizlik ve talan yapmış ve devlet kurma talebinde bulunmamıştır.”

Benzer örnek, 1913’te Çar Ferdinand Batı Rodoplar’da Müslüman Pomak nüfusun dil ve dinini Bulgar ordusunun baskı gücüyle zorla değiştirirken VMRO çetecilerin Müslüman köylerdeki yağmalama ve katliamında izlenmiş ve belgelenmiştir.

Bu tarihsel gerçekler, günümüzde çözülmez bir düğüm haline gelen Makedonya probleminin Moskova / KOMİNTERN icattı olmadığına, Bulgar derin milli bunalımlarının yanlış formüllerle, baskı ve terörle çözülmek istendiğine ve kilitlendiğine işaret ediliyor.

Diplomat Stoyanov’un belirttiğine göre, Bulgar devlet yönetimi belirlediği hedeflere uygun tarih yazdırıyor ve Bulgar doktrini ve milli menfaatleri uydurulmuş tarihsel temellere dayanıyor.

Bulgar devleti KMC ile dil, din ve Makedon kimliği sorunlarının çözümünde 1964-1989 yılları arasında Bulgaristan Türklerini  “İslamlaştırılmış Bulgar” göstererek, asimile edip Bulgarlaştırma formülünü, Makedon dil, soy tarihi ve kimliğini çarpıtarak yeniden kullanıyor.

Bu gerçeği belirten, Bulgaristan’ın Atina eski Büyükelçisi Stefan Stoyanov,  1964 yılında uydurulan ve Bulgar devletini resmi politikası haline gelen ve 1984 – 1989 yılları arasında soykırım denemesi olarak terörle dayatılan,   “Bulgaristan Türklerinin İslamlaştırılmış Bulgarlar” olduğu yalan tezi, 2017’den sonra Makedonlar konusunda da uygulanmaya çalışılıyor.  Dikkati çeken hususlar.

Bir)  Bulgaristan’daki yerli Makedonlara 1945’te tanınan, Makedon kimliği şimdi kesinlikle reddedilirken, bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları da hiçe sayılıyor. Bir milli azınlık olan ülkemizdeki yerli Makedonların dernekleşme ve siyasi örgütlenme gibi hakları tanınmazken, okul, kültür evi, etnik kültür geliştirme gibi hakları da unutturulmaya çalışılıyor.

İki) Makedonların “Bulgar asıllı oldukları” yalanı hiçbir Balkan devlet ve halkı tarafından kabul edilmedi. Çek Cumhuriyeti ve Slovenya Bulgar devletinin AB Konseyinde “veto” kullanarak, Batı Balkanlara genişlemeye duvar örmesini kınadı.

1913’den ve 1918’den sonra Yunanistan Trakya’sından gelip Bulgaristan’a yerleşen ve Bulgar olma şartını kabul eden Makedonlar şimdiki karışıklıkta başrol görüyor. Bulgar devleti adına konuşuyorlar. Bu konudaki politik ve ideolojik işleri VMRO partisi üslenmiş olan VMRO-partisi Bulgaristan dış siyasetini tamamen toslatmıştır. Bulgaristan’ın Balkanlarda ve dünyada otoritesi sıfırlanmıştır. (Bulgaristan Türklerine de isimleri zorla değiştirilirken Türkiye’de “akrabam yok” belgesi imzalatılmıştı. Zorla isim değiştirme döneminde Bulgaristan’ın uluslararası itibarı sıfırlanmıştı.) Biz, aynı olayın 1913’ten sonra 1985’te ve 2017’den bugüne kadar ders alınmadan uygulanan Bulgar kimliği dayatma devlet siyasetinin yeniden toslayıp çöktüğüne tanık oluyoruz.

Üç) Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde yaşayan ve “Bulgar olduğumu kabul ediyorum” belgesini imzalamak şartıyla AB ülkelerine işe çıkabilmek için kimliklerine ihanet eden Bulgaristan vatandaşı pasaportlu Makedonlar bugün pişmanlık yaşıyor. Yaptıklarından utanıyorlar.

Diplomat Stoyanov’un 4 Nisan 2021 seçimlerinden sonra kurulacak yeni Bulgar kabinesinin, “bilimi politik hedeflerle uygulamaktan vaz geçilmelidir” diyor. “Soya dönüş” serüveninden ders çıkarılmasını istiyor.  Öyleyse Bulgar tarih biliminin 20. Yüzyılda geliştirdiği bütün tezlerin yalan ve savların uydurma, Türkler, Makedonlar, Pomaklar, Gagavuzlar, Tatarlar, Çerkezler, Ulahlar, Yahudiler ve diğer azınlıklarla ilgili devlet tarafından alınan ve dayatılan kararların ve Bulgar tarihçilerin yazdıklarının yanlış olduğu ve geçersiz kılınmalıdır, vurgusunu yapıyor. Amerika Merkezi İstihbarat Dairesi (CİA) resmi belgelerinde yer alan Bulgaristan azınlıklarının hepsinin azınlık, dil, din, milli kimlik hakları, bireysel ve kolektif, doğal, azınlık ve insan hakları, kültürel hakları tanınmalı ve yasallaştırılmalıdır. Çok kültürlü bir ülke olan Bulgaristan’ın komşular ortamında, Başkanlarda ve dünya çapında otorite sahibi olmasının tek yolu budur. Şimdiki siyaset Bulgaristan halkını parçalıyor, birbirine düşürüyor ve huzursuzlukları kışkırtıyor.

20. yüzyıl Bulgar devlet politikası, azınlıkları öteleyerek ezme ve asimile ederek Bulgarlaştırma siyaseti üstüne bir kırmızıçizgi çizip reddetme zamanı gelmiştir. Zaman genç kuşağın babalarının yanlışlarını, BKP’nin iğrenç siyasi çizgisini tamamen red etmekle başlamalı ve derinleştirilmelidir. Bu adımlar atılmadan seçim yapılabilir, reform ve dönüşüm yapılamaz. Yeni Anayasa ise henüz mayalanmamıştır.
Bulgarlar Bulgar ise, Türkler de Türk, Makedonlar da Makedon’dur.
Yeni bir dünya bizi bekliyor.

Okuyanlar lütfen paylaşınız.