Pristoe’den (Yusufhanlar) Yükselen Çığlık – 1989’un 20 Mayıs Direnişi

Yazan: Aysu Akbaş
Bulgaristan’da 1989 yılı Türkler için tarihe direnişle kazınmış bir yıl oldu. Her köyün, her sokağın, her ailenin bir hikâyesi vardı. Ama bazı köyler vardır ki yaşadıklarıyla sadece kendi kaderlerini değil, bütün bir halkın onur mücadelesini simgeler. İşte Deliorman’da yer alan Pristoe (Yusufhanlar) Köyü bu simgelerden biridir.
20 Mayıs 1989… Pristoe’de (Yusufhanlar) gün diğerlerinden farklı başladı. Baharın uyanışıyla yeşeren toprak, bu kez öfke ve hüzünle yoğrulmuştu. Komünist diktatörlüğün yıllardır süregelen zulmüne karşı, Türk halkı ilk kez bu kadar gür bir sesle “Yeter!” dedi.
Zorla isim değiştirme politikaları, camilerin kapatılması, Türkçe konuşmanın yasaklanması, vakıf mallarına el konulması ve çocukların kendi dillerinde eğitim alma hakkının gasp edilmesi sabır taşını çatlatmıştı.
Pristoe’deki (Yusufhanlar) sadece bir gösteri değil, bir milletin kimliğine sahip çıkışıydı.
Kadınlar ellerinde çocuklarıyla, yaşlılar dualarıyla, gençler cesaretleriyle meydandaydı. Sloganlar yükseliyor, Türk bayrakları gizlice açılıyor, dualar göğe karışıyordu. O gün, korkunun yerini inanç almıştı. Pristoe (Yusufhanlar) halkı sadece kendi adlarını değil, bütün Türk milletinin haysiyetini savunuyordu.
Rejimin Korkusu; Sessizliği Kanla Bastırmak
Direnişin haberi Varna’ya, Sofya’ya kadar ulaştı. Güvenlik güçleri köyü abluka altına aldı. Evler basıldı, insanlar yerlerde sürüklendi, yüzlerce kişi tutuklandı. Fakat ne Pristoe (Yusufhanlar) sustu ne de Deliorman… Diğer köyler de ayağa kalktı; Cebel, Mestanlı, Kırcaali. Sonra kuzey ayağa kalktı; Razgrad ve Şumnu peş peşe direnişe geçti.
 Pristoe (Yusufhanlar) Bir Direniş Okuludur
Pristoe (Yusufhanlar) Köyü’nün 20 Mayıs’taki isyanı, Bulgaristan’daki Türklerin özgürlük mücadelesinde bir dönüm noktası oldu. Çünkü o gün, korku duvarı yıkıldı.
O gün, çocuklar ilk kez annelerinin gözlerinde umut gördü.
O gün, bir millet adını, dinini, kültürünü korumanın ne demek olduğunu öğrendi ve bu direniş Türk milletinin bir daha asla susmayacağının ilanıydı.
Peki 36 Yıl Sonra Ne Değişti?
Bugün 2025. Aradan tam 36 yıl geçti.
Ama şu sorular hâlâ yanıtsız:
•Türkçe eğitim neden yok?
•Vakıf malları neden iade edilmedi?
•Neden bir Türk gazetesi, radyosu ya da televizyonu yok?
•Neden Pristoe’de (Yusufhanlar) şehit edilenlerden hesap sorulmadı?
Evet, diktatör Todor Jivkov gitti ama zihniyeti hâlâ diri. Sistemin sadece yüzü değişti, özü aynı kaldı.
Pristoe’yi (Yusufhanlar) Unutma, Unutturma
Bugün, Pristoe’de (Yusufhanlar)  şehit olanların anısını yaşatmak, sadece tarihî bir borç değil, aynı zamanda bir onur meselesidir. Bu hikâyeler biz gençlere anlatılmalı ve asla unutturulmamalıdır.
Unutursak, aynı karanlığı yeniden yaşarız.
Unutturursak, bir daha dirilemeyiz.