Oğuz Kaan: Destanların Ötesinde, Kozmik Bir Lider
İbrahim SOYTÜRK
Türk milletinin tarih öncesi hafızasında bir yıldız gibi parlayan Oğuz Kaan, yalnızca bir hakan değil; aynı zamanda bir mit, bir kozmik düzen kurucusudur. Her millet, varlık iddiasını sürdürmek için bir “ilk ataya” ihtiyaç duyar. Türk milletinin o kutlu atası da hiç şüphesiz Oğuz Kaan’dır. Onunla birlikte Türkler, yalnızca topraklara değil, göğün düzenine de hükmetmeyi tahayyül etmiştir.
1. Dede Korkut’tan Oğuz’a: Sözün Ata Yolu
Dede Korkut Kitabı’nda geçen boylar, Oğuz Kaan’ın soyundan gelenlerin hikâyeleridir. Oğuz’un açtığı yoldan yürüyen her bey, onun ruhunu taşır. Dede Korkut’un sözleri, Oğuz nesline verilen kutlu öğütlerdir. Bu sözlü kültür, halk arasında Oğuz Kaan’ı adeta peygamberce bir önder gibi konumlandırır:
“Baş kesilmezse bey olunmaz; kan dökülmezse yurt alınmaz.”
Oğuz, milletine yalnızca kılıç değil, kelam da bırakmıştır. Onun soyundan gelenler, kelamla devleti tutmuş, dua ile zafer aramıştır.
2. Alp Er Tunga ile Benzerlik: Mitolojik Süreklilik
Alp Er Tunga, Oğuz Kaan’dan önce gelen ve Şehname’de Afrasiyab olarak geçen bir başka mitolojik figürdür. Her iki figür de düşmana korku, dosta güven veren, gökle yer arasında düzen kuran kutlu liderlerdir. Bu benzerlik, Türk mitolojisindeki “göksel hakan” motifinin sürekliliğini gösterir.
Alp Er Tunga’nın ölümü üzerine yakılan sagular (ağıtlar), onun kutsiyetini ve halkla kurduğu ruhsal bağı ortaya koyar. Oğuz Kaan da benzer şekilde hem yaşayan hem de öldükten sonra hatırlanan, adeta yaşayan bir efsaneye dönüşmüştür.
3. Manas Destanı ile Koordinatlar: Ruhun Coğrafyası
Kırgızların Manas Destanı’nda Manas, tıpkı Oğuz Kaan gibi olağanüstü doğar, kısa sürede büyür, kurtarır ve birleştirir. Manas’ın da rüyalarla, gökten gelen işaretlerle yönlendirildiği anlatılır. Bu durum, Oğuz Kaan’ın da “kutsal bir görevle yeryüzüne gönderildiği” algısını güçlendirir.
Manas da Oğuz Kaan gibi “birlik ruhu”nun taşıyıcısıdır. Bu da bize Türk destanlarında liderin sadece siyasi değil, metafizik bir kimlik taşıdığını gösterir.
4. Mitolojiden Kimliğe: Oğuz’un Gölgesinde Bir Millet
Oğuz Kaan’ın en önemli mirası “birlik” ilkesidir. Üç ok ve üç yay ile oğullarını yönlere ayırması, hem Türk boylarının coğrafi yayılışını hem de cihan hâkimiyeti ülküsünü temsil eder. Bu durum, “Gök Türk” anlayışıyla da örtüşür: Gök ve yer, halk ve hakan, doğu ve batı dengede olmalıdır.
Bu anlayışın özünde, sadece hükümdarlık değil; “kut” inancı vardır. Hakan, Tanrı’nın yeryüzündeki temsilcisidir. Bu temsil, kimi zaman peygamberle, kimi zaman bilge hakanla özdeşleştirilir. Oğuz Kaan bu anlayışın merkezindedir.
Sonuç: Oğuz Kaan Bir Efsane Değil, Bir Kod’dur
Oğuz Kaan’ı anlamak, Türk milletinin varlık şifresini çözmektir. Onun hikâyesi sadece geçmişi değil, geleceği de kodlayan bir yol haritasıdır. Kutsallık, halkın hafızasında sadece mucizeyle değil; örnekle, düzenle, adaletle pekişir. Oğuz Kaan da milletinin hem mitolojik hem ahlaki hem de siyasi pusulasıdır.
O hâlde bizlere düşen şudur:
Oğuz’un yolundan sapmamak, göğe bakarken yere basmayı unutmamak.
Çünkü bu millet, gökten inen bir ışığın evlatlarıdır.