Kuzu Yendi, Kurtlar Aç
Ertaş ÇAKIR
Tarih: 13 Kasım 2020
Bu başlık, ilk kez, Bulgaristan ile Kuzey Makedonya Cumhuriyeti kurumlar arası komisyonu üyelerinden biri olan tarihçi Prof. İvan İlçev tarafından kullanıldı. Sofya basınında çıkan yazısında o “kör sokakta değiliz” dese de, “kapalı değil, ama çok dönemeçli bir yol” demekle yetinddi. İşaret ettiği yol Bulgaristan’ın KMC’ni yola getirme ve isteklerini kabul ettirme yoludur. Görüşmeler 2003’te kesilmişti.
Bu ayın 17-sinde Avrupa Konseyi (AK) AB ülkeleri Başbakanlarının Batı Balkanlara genişlemesin ilişkin “Genel Konuları” görüşmek üzere toplanacaklar. Hafta başında yapılan ön video konferans görüşmelerine Başbakan B. Borisov’la birlikte katılmak üzere, Üsküp başbakanı L. Georgievski, KMC hükümetinin 2 başbakan yardımcısı ve dış işleri bakanı Sofya’daydı. Konferansı yöneten Almanya Başbakanı ve AK dönem başkanı Angela Merkel “aranızda anlaşın” temennisiyle kapattı konferansı. İleri adım atılamadı.
Batı Avrupa devletlerinin Bulgaristan’ı anlamakta zorluk çektiğini yazan Prof. İşçev, komisyon çalışmalarında yıllardan beri tartışılan konularda bir ilerleme elde edilememesine değinirken şu vurguyu yaptı:
“Ege Makedonya’sının Kukuş şehrinde dünyaya gelen, Sofya Yüksek Askeri Okulunda okuyan ve daha sonra Osmanlı devletine bağlı otonom bir Makedonya Cumhuriyeti kurma uğruna çeteci olan Gotse Delçev (1872-1903) kör bir kurşuna kurban gidince, önce Bulgaristan’da toprağa verilmişti. 1945’te na’şı mezardan alınıp Kukuş Makedon mezarlığına gömüldü. Bunları Avrupalılara bu olayların anlamını asla anlatamazsınız.” Bu kişiler bir değil beş değil.
Tarihçi Profesöre göre, Makedonya konusunda Batılı politikacıları ilgilendiren Ruslar’ın Batı Balkanlara yayılmasını engellemektir.
Makedon dili konusunda da tartışmalar devam ederken, Sofya görüşmesinde Makedonca konuşan ve Birleşmiş Milletler Teşkilatının Makedon kimliği ve Makedon dilini resmen tanımasından sonra, Başbakan L. Georgievski Sofya’da tonunu sertleştirdi.
12 Kasımda Tiflis’te oynanan Gürcistan Makedonya futbol maşını 1:0 kazanan Üsküp takımının ilk kez olmak üzere, Avrupa Birinciline katılmayı hak ettiği ve dağıtılan ödüllerin haberi Bulgaristan’da infial uyandırdı. Olay TV haberlerine bile alınmadı.
Avrupa Birliği kurumlarında Makedon dilinde konuşulmasını engellemeye çalışan Bulgar hükümeti henüz hiçbir başarıya ulaşamıyor, çünkü Avrupalılar dili kültür ve varoluşu, tarih ve medeniyetin taşıyıcısı olarak idrak ediyorlar. Makedon halkının Bulgar diliyle kendisini anlatamayacağına, sorunlarını Avrupa forumlarına taşıyamayacağına inanıyorlar ve Bulgar’ın “Makedonca bir Bulgar lehçesidir” dil tezine destek vermiyorlar. Avrupa Parlamentosunda her üye devlet kendi resmi diliyle konuşur, kendini kendi diliyle temsil eder tezi ağır basıyor. Bulgar devletinin Bulgarcayı Makedonlara dayatma tezi sürekli tutmuyor, boşa çıkıyor ve sert tepki uyandırıyor. Anti-Bulgar kampanyasında Üsküp basını kenetlenmiş ve saldırıya geçmiş durumdadır.
Üsküp hükümetinde Avrupa Politikaları Müdürü görevinde bulunan hukukçu Bayan Kasarska, TV Avrupa Bulgar yayınına verdiği demeçte, “tarihimiz, dilimiz ve kimliğimizkonularında asla ödün veremeyiz” dedi.
Yine tarihçi İlçev’in işaret ettiğine göre, Yunanistan ile Makedonya arasındaki tarih tartışmalarında Avrupalılar, Büyük İskender (Alksander Makedonski) dünya görüşü ve kültürünün Avrupa kültürü üzerindeki etkilerinden hareketle, Üsküp tezlerine daha yatkın davranıyorlar. Halen Atina KMC’nin AB üyeliği dosyasının açılmasına olumlu bakıyor.
Son 30 yılda şöyle bir gelişme de dikkat çekti.
Sofya hükümeti yıllardan beri Avrupa Üniversitelerinde görevli Bulgar dili ve tarihi uzmanlarını birer ikişer geri toplarken, Üsküp hükümeti hemen hemen tüm Avrupa başkentlerindeki üniversitelere Makedon dili ve Makedonya tarihi uzman ve bilim adamı akademisyenler göndermiş ve çok geniş bir propagandayla Makedon kimliğini anlatmaya çalışmıştır. Bu çalışmalar sonucu Avrupa kamuoyuna Makedonların Bulgar olduğunu, Makedon dilinin Bulgar dili olduğunu anlatabilmek artık adeta imkânsız olmuştur.
Bulgar basınına göre, 17 Kasım AK başbakanlar görüşmesinde, “kuzu yendi, kurtlar aç” anlamında çok süslü bir belge kabul edilecek, Avrupa Birliği liderleri Üsküp’e üyelik için yeşil ışık yakacak, bu adaylığa karşı çıkar bir tek Bulgaristan olacak. Bulgaristan AB üyeleri arasında otoritesini tamamen yitirmiştir. Bulgaristan neden bu olumsuz davranıyor?
Avrupa haberlerini veren “Euronews” yayınına göre, Üsküp’ün AB üyeliği yoluna taş koyan Bulgaristan böylece iç politika sorunlarını çözmek istiyor. Bir defa ülkede 100 günden beri sürekli protestolar var. Hükümetin istifası, Başsavcının istifası isteniyor. Avrupa’ya gönderilen belgelerde, Bulgaristan KMC konusundaki görüşmelerin çerçevesinden memnun olmadığına vurgu yapsa da, yeni bir program da göstermemiştir. “Covid-19” bahane edilerek kısıtlamaların fazlasıyla arttırılması, hastanelerdeki felaket, ilaçsızlık ve insanların ambulanslarda kaldığı örtbas edilmek isteniyor. Sağlık ve eğitim konularında devletin toslamış olması bazı sosyal yardımlarla kucaklanmaya çalışılıyor.
Avrupa’da artık herkesin bildiği şudur: Bulgaristan protestolarında kınanan dolandırıcılık, rüşvet, dalavereler özellikle hükümetin mafya usulü çalışmasıdır. Bu nedenle olacak Başbakan’ın ve Başsavcının görevden hemen istifa etmesi çıkış olarak gösteriliyor. İkisi de oligarşi-mafya bağları yüzünden suçlanıyor. Hükümet 2017’den beri 5 gensoruyu geri püskürtse de, sokağın sesi yükselmeye devam ediyor. Bu sesi halen iktidarda bulunan partilerin başında gelen GERB’in seçmen arasındaki nüfusunun % 16’ya inmesi kendisi konuşuyor.
Üsküp konusunda komşusunun kimliği ve dili, tarihi ve kültürü üzerinde son söz sahibi olup egemenliğine gölge düşürmeye çalışan Bulgaristan bu işte kelepir görüyor. Bir defa Todor Jivkov zamanında başlayan asimilasyon politikası mengenesine Makedonlar da takılmış olacak, dil, tarih ve kimlik konularında sürekli ezilecekler. KMC’nin Bulgar devletinin asimilasyonu Makedonya’ya akıtma siyaseti uluslararası destek buluyor. Hiç kimsenin gönüllü olarak Bulgar olmak istemediğini görmeyen kalmadı. 20. Y.y etnikleri eritme ve yok etme Bulgar siyasetinin 21. Yüzyıla aktarılmasına tepkiler AVB içinde de yükseldikçe bazı kararlar alınması bekleniyor.
Makedonya ile sorunların hepsi manevi alandan olsalar da, dil, din ve kimlik – üçü de Sofya hükümetinin sert milliyetçi, hatta aşırı milliyetçi bir tavı almasına basamak oluyor. Borisov’un Sofya görüşmesinde KMC Başbakanı Georgievski’ye hitaben, “AB size 3.5 milyar Avro veriyor, ardından karayolu ve demiryolu için ek 9 milyar Avro karşılıksız yatarım gelecek, tekliflerimizi kabul edin ve alın şu paraları” demesi, alayla karşılandı.
Sokak gösterileri, ekonomik güçlükler ve “Covid-19” ortamında milliyetçi sertleşme gizlice körükleniyor. İnsanlar evlerine kapanıyor. GERB partisinin üyesi olduğu Avrupa Halk Partileri grubu EP, Başbakan Borisov aleyhinde konum alır, beyanda bulunursa liderin günleri sayılıdır.”Euronews’in” politik analizinde “Macar lider Orban ile Borisov’a karşı EP tavrı yumuşak” görüşünü öne çıkarmış.
Makedonya politikasında Bulgar hükümeti tavrına ton veren, kabine ortağı VMRO partisidir. VMRO, kendini Bulgar’dan Bulgar’cı yaparak kışkırttığı siyasetle, Makedonya’ya engel olunmasından memnun görünüyor.
Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarından ve Birinci Dünya Savaşından sonra – 1918’den başlayarak Bulgaristan’a gelen Trakya, Ege ve Vardar Makedonya’sından göçmen ve savaş kaçağı olarak gelenler 360 bini bulmuştu. Yalnız Sofya’ya 100 000 kişi dolmuştu. Bu kitle bugün üçe katlamış durumda ki, Bulgar politikasına siyasi baskıda bulunabiliyor. Bu güçler bugün, ülkemizin bazı büyük şehirlerinde Sofya nüfusunun üçte biri, Plovdiv’te nüfusun yarısı, Köstendil ve Dubnitsa, Blogoevgrad gibi “Struma” nehri boyu ve Pirin etekleri şehirlerinde nüfusun fazlasını oluşturuyorlar. Bir kısmı 70 yıldan beri Makedon dili, kültür ve kimliği için Mücadele etseler de, bu kalabalık ile Bulgarların asimilasyon politikasına kurban olmuşlar arasında ciddi bir cepheleşme var. Makedon kimliği için hapis yatmış olanlar hak arama davasını Strazburg UİHM’ne taşısalar ve davalar hep lehlerinde sonuçlansa da, Bulgar savcılığı yerel mahkemelerin karar çıkarmasını engelliyor.
Bulgaristan tarih kitaplarında (okul kitapları dışında) Bulgaristan Türkleri sorunu hala ayrı bölümlerde anlatılmasa da, Makedon sorunu Birinci Dünya Savaşından sonra ciddi bir sorun olmaya başladığından dolayı artık birçok yayın evi tarafından kitaplaştırıldı. Bu konunun birinci perdesinde, Osmanlıya çeteci başkaldırı ve Bulgaristan’da yaşayan Müslümanlara karşı saldırılar, 1913’te Mesta nehri boyu Pomakların isimlerinin iadesinden sonra bölgeye yerleşip terör uyguladılar. İkinci bölümünde örgütler, Bulgar devleti makamlarına saldırılar yaptı. Başbakanlar öldürüldü. Katliamlar anlatılır. “Kominternle” bağlar, VMRO örgütünün Avrupa kıtasının en büyük terör örgütü oluşu, Başkanlarda düzenledikleri katliamları, 1925 ve 1934’te Sofya’daki askeri darbelere katılışları ve 1944’ten sonra VMTO örgütünün yasaklanması önemli olaylardır. 1990’daki sahte demokratlaşmadan yararlanan VMRO örgütleri, dernekleşme şeklinde buluşarak yeniden siyasi sahneye çıkmayı başardılar.
2017’de güya “Yurtsever Birlik” olarak diğer 2 milliyetçi Avrupa Konseyi’nin daha 2017’de “faşist” dediği partiyle ortaklaşarak iktidar paylaşan VMRO Bulgaristan’da 1944’ten önceki faşist ırkçılığı canlandırmıştı. Etnik azınlıklara karşı sert ötekileştirme ve düşmanlık kışkırtırken, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti ve Bulgaristan’da yaşayan ve etnik kültürel ve kimlik haklarını isteyenlere karşı da saldırgan bir tavır kullanmaktadır. Son yıllarda AB ülkelerine işe çıkmak isteyen 150 bin Makedon ve Arnavut KMC vatandaşına Bulgar pasaportu veren VMRO yetkilileri, aynı kişilere KMC yaşayan Bulgarlar olduklarına dair belge tanzim ettirmiştir. Bu gelişmeler NATO üyesi iki komşu ülkenin arasını açmakta ve Batı Balkanlarda Rusya etkisini tırmandırmaktadır.
Son
Kotona virüse karşı tedbirlerde titiz olalım ve sürekli uygulayalım
Ellerimizi sabunla yıkayalım, sosyal mesafeyi koruyalım ve hijyen istemlerinden şaşmayalım.
Okuyanlar paylaşınız lütfen.