Kıbrıs Sınavı: Birlik mi, Belirsizlik mi?

Rafet ULUTÜRK

Son günlerde bazı Türk devletlerinin Kıbrıs’ın güneyindeki Rum yönetimini “Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak tanıması, kamuoyunda derin bir kırgınlığa yol açtı. Bu tercih sadece diplomatik bir karar değil, aynı zamanda Türk dünyasının ortak değerlerini ve ortak hafızasını da sınayan ciddi bir durumdur.

Her milletin farklı iç dinamikleri, dış baskıları ve stratejik çıkarları olabilir. Ancak, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) varlık sebebi; işte bu farklılıklar arasında bir ortak payda, bir dayanışma zemini kurmaktır. Bu zeminin temel taşı ise karşılıklı saygı, ortak tarih ve müşterek gelecektir.

Bu yolda karşılaştığımız zorluklar ne ilk ne de son olacaktır.
Türk milletinin tarih boyunca yaşadığı tecrübeler, birlik inşasının sadece sözle değil, iradeyle, kararlılıkla ve sabırla mümkün olabileceğini göstermektedir.
TDT, bir son değil bir başlangıçtır.
Bazen yanlış adımlar, büyük dönüşümlerin habercisi olur.

İşte bugün geldiğimiz noktada bir gerçeği görmek gerekiyor:

Türk Devletleri Teşkilatı sonuna gelmiştir.
Bu yapının yerini artık daha sağlam, daha kararlı ve daha net bir yapı
halini almalıdır:
Türk Devletler Birliği – yeni ismine dönüşmelidir.

Bu birlik, sadece soy bağıyla değil; sadakatle, ortak vizyonla ve siyasi kararlılıkla kurulacaktır.
Kan değil, ilke belirleyici olacaktır.
Ve bu ilkelerin başında
Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun kurucu değerlerine sadakat gelir.

Türk, Rus, Arap, Alman, İtalyan fark etmez…
Bu çatı altına gelen herkes; Türk Devletler Birliği’nin ruhuna, hukukuna ve geleceğine sadakatle bağlı olduğunu ortaya koymalıdır.

Bu bir medeniyet çağrısıdır.
İçeride olanlar bu ruhla hareket etmeli, dışarıda kalmak isteyenler ise açıkça pozisyon almalıdır.
Çünkü artık diplomatik sis perdesi dağılmıştır.
Yeni bir çağ başlıyor ve bu çağın merkezinde artık Türk milleti yer alıyor.
Türk milleti sadece uyanmıyor; yön veriyor.
Türk, yeniden tarihin merkezine yerleşiyor.
Dünya, kadim dengeye geri dönüyor.
Zulmün yerine adaletin, kaosun yerine hikmetin hâkim olacağı bir düzenin kapısı aralanıyor.

Ve bu düzenin anahtarı Türk’tedir.
Çünkü Türk; sadece bir milletin adı değil, tarihe yön veren bir medeniyetin ruhudur.