İstanbul’dan Yükselen Yeni Bakış: STK’lar Artık Dünya Yönetiminde Söz Sahibi Oluyor
BGSAM
Bugüne dek dünya siyaseti; devletlerin, uluslararası kuruluşların ve çok uluslu sermayenin oyun alanıydı. Sivil toplum ise çoğu zaman yalnızca destekçi, izleyici ya da tepki verici bir rolde bırakıldı.
Ancak artık bu ezber bozuluyor.
Ve bu değişimin kalbinden bir şehir konuşuyor: İstanbul.
2025 yazı henüz başlamadan, İstanbul merkezli bir yapılanma tarihî bir çıkış yaptı:
Dünya Türk Gönüllüler Birliği (DTGB) çatısı altında kurulan Dünya Stratejik Araştırmalar Merkezi (DSAM) ile Türk sivil toplumu, ilk defa yalnızca sahada değil, dünya masasında da yer aldığını ilan etti.
Bu, sadece bir kuruluş değil; bir paradigma değişimidir.
Rafet ULUTÜRK’ün konuşma metni: https://bulturk.net/dunya-turk-gonulluler-birligi-dtgb/
Teşkilattan Merkeze: Türk STK’ları Yeni Rolünü Tanımlıyor
DTGB’nin bugüne kadarki gücü gönüllerden geliyordu.
Ancak artık yalnızca kalp değil, akıl da konuşuyor.
Sadece gönül hizmeti değil, jeopolitik analiz, medeniyet vizyonu ve stratejik refleks üreten bir kurum doğdu: DSAM.
Ve bu merkezin başına getirilen isim bir mesaj içeriyor:
Metin Özkan.
Devlet tecrübesi, saha bilgisi ve Türk dünyası hafızasıyla örülmüş bir lider.
Bu atama, “STK’lar sadece sosyal etkinlik yapar” diyen anlayışa net bir cevaptır:
“Hayır. Artık strateji de kurar, gelecek de inşa ederiz.”
Dünya İçin Yeni Bir Ödül: Nizam-ı Âlem Barış Ödülü
Batı dünyası yıllardır kendi tanımına göre barışı ödüllendiriyor.
Nobel’i var, ama o barış; çoğu zaman güçlü olanı haklı gösteren bir makyajdan ibaret kaldı.
Şimdi ise Türk-İslam medeniyetinin adalet ve hakikat merkezli barış anlayışı kendi ödülüyle sahneye çıkıyor.
“Nizam-ı Âlem – Turan Dünya Barış Ödülü”, sadece bir unvan değil; bir medeniyetin yeniden doğuşudur.
İstanbul’dan başlayan bu fikir, Türk dünyasını olduğu kadar insanlığı da kapsayacak bir değer önerisi sunuyor.
Temsil Krizine Sahadan Bir Cevap: Ahmet Ağca
Suriye’de yapılacak seçimler öncesi DTGB’nin aldığı bir başka karar, bu değişimin ne kadar sahici olduğunu ortaya koydu.
İlk kez bir Türk sivil toplum yapısı, uluslararası bir seçim sürecine aday gösterdi.
Ve aday şaşırtıcı değil; sahadan, halkın içinden biri:
Ahmet Ağca.
Kurum kurmuş, halkla yürümüş, gönüllere dokunmuş bir isim.
Vitrin değil, gerçek.
DTGB, onunla birlikte şunu söyledi:
“Artık halktan kopuk temsilciler değil, halkın içinden gelen iradeler konuşacak.”
Bu, bir seçimden çok, bir tercihtir:
Teatral temsilden, gerçek liderliğe geçiş.
Sonuç: İstanbul’dan Yükselen Sivil Strateji
Bu yaz belki de şunu kayda geçirecek:
Türk sivil toplumu artık yalnızca izleyen değil, yön veren bir aktördür.
DSAM, bir merkez.
Ahmet Ağca, bir temsil.
Nizam-ı Âlem Ödülü, bir iddia.
Ve İstanbul artık yalnızca bir şehir değil; sivil aklın, stratejik vizyonun ve medeniyet dirilişinin merkezi hâline geliyor.
Artık dünya yönetimi sadece saraylardan, diplomatik masalardan, ekonomik lobilerden ibaret değil.
Artık orada gönül hareketleri, vicdan merkezleri ve strateji üreten STK’lar da var.
Ve onların en gür sesi, şu anda İstanbul’dan geliyor