Hayatın Şifresi: İyi Bir İnsan Olmak Yeter mi?

Raziye ÇAKIR

Hepimiz çocukluğumuzdan beri aynı öğütlerle büyütüldük: “İyi bir insan ol.” Bu cümle, hayatın karmaşasında bize yol gösteren bir pusula gibi sunuldu. Ama hayat gerçekten bu kadar basit mi? İyi bir insan olmak, hayatın tüm sorunlarını çözer mi? Ya da daha da ileri gidelim: Sadece iyi bir insan olarak, bu hayatta hak ettiğimizi düşündüğümüz mutluluğa ulaşabilir miyiz?

Gerçek hayata baktığımızda, işlerin pek de bu kadar romantik yürümediğini görüyoruz. İyi insanlar bazen haksızlığa uğrar, fedakârlık yapanlar çoğu zaman karşılığını alamaz. Hatta bazen, çıkarcı ve bencil insanların daha hızlı yol aldığını, daha çok kazandığını görmek moralimizi bozabilir. Bu noktada insan ister istemez düşünür: İyi bir insan olmak gerçekten işe yarıyor mu?

Belki de “iyi olmak” kavramını sorgulamanın zamanı gelmiştir. İyi olmak, sürekli fedakârlık yapmak ya da kendi ihtiyaçlarını görmezden gelmek değildir. Hayatın şifresi, sadece iyi bir insan olmakta değil, aynı zamanda dengede kalabilmektir. Kendine karşı adil olmayı, sınır çizmeyi bilmek de iyiliğin bir parçasıdır. Çünkü başkalarına iyi olmanın en sağlam yolu, önce kendimize iyi davranmaktan geçer.

Belki de hayatın asıl şifresi, sadece iyi bir insan olmak değil, doğru zamanda doğru insan olabilmekte saklıdır. Her durumda aynı tavrı sergilemek yerine, gerektiğinde hayır diyebilmek, hakkını savunabilmek ve adalet duygusunu kişisel sınırlarımızla harmanlayabilmek… İşte o zaman, hem kendimize hem de çevremize gerçek anlamda bir iyilik yapmış oluruz.

Sonuç olarak, hayatın şifresi belki de tek bir kavrama indirgenemeyecek kadar karmaşık. İyi bir insan olmak önemli ama yeterli değil. Hayatı gerçekten çözmek için iyilikle birlikte bilgelik, cesaret ve dengeyi de işin içine katmak gerekiyor. Çünkü hayat, sadece iyi olmakla değil, aynı zamanda doğru zamanda doğru seçimleri yapabilmekle anlam kazanır.