Haritayı Dikkatle İnceler Misiniz?
Mehmet ÇAKIR
Bir harita, insanlık tarihinin derin izlerini taşıyan bir belgedir. Yalnızca toprakları, sınırları, şehirleri ve yolları göstermez; aynı zamanda toplumların, devletlerin, ideolojilerin, ticaretin ve kültürlerin nasıl etkileştiğini de ortaya koyar. Haritalara bakarken, yolculukları ve savaşları, barışları ve anlaşmazlıkları, yerleşim yerlerinin kurulmasını ve kaybolmasını, insanların umutlarını ve hayal kırıklıklarını okuyabiliriz. İşte tam da bu noktada Hicaz Demiryolu’nu, haritaların katmanlarında kaybolan bu tarihsel sürecin bir parçası olarak görmek, bölgedeki güç dinamiklerinin çok derinlerine inmeyi gerektiriyor.
Hicaz Demiryolu, 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyıl başında Osmanlı İmparatorluğu tarafından yapılan en önemli altyapı projelerinden biri olarak tarihe geçti. Ama bu demiryolu, sadece Mekke ile Medine’yi birbirine bağlayan bir ulaşım hattı olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyordu. Bu demiryolu, Filistin’in tarihindeki önemli dönüm noktalarından birinin, Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında bölgedeki egemenlik mücadelesinin simgesi haline geldi. Peki, Hicaz Demiryolu’nun gerçekte ne anlama geldiğine, Filistin’in sosyal ve ekonomik yapısını nasıl değiştirdiğine dikkatle bakmak, bize neyi anlatıyor?
Tarihin Ekonomik Yönü: Hicaz Demiryolu ve Filistin’in Yükselen Ticaret Dünyası
1900’lü yılların başında, Filistin coğrafyası, bugünkünden çok farklıydı. Osmanlı İmparatorluğu hâkimiyetinde olan bu topraklar, zengin bir ticaret yolu üzerine kuruluydu. Hicaz Demiryolu’nun Filistin’den geçmesi, bu bölgeyi sadece dini bir rota olmaktan çıkarıp, ekonomik bir cazibe merkezi hâline getirdi. Bu demiryolu hattı sayesinde, Filistin, Afrika, Asya ve Avrupa arasında hızla bir geçiş noktası haline geldi. Demiryolu, bölgeye gelen malları hızlı ve verimli bir şekilde taşıyacak kapasiteye sahipti. Filistinli tüccarlar bu yolun varlığından büyük fayda sağladı, çünkü demir yolunun sağladığı ulaşım kolaylığı, bölgeyi adeta bir ticaret merkezi haline getirdi.
Business Insider dergisine göre, demiryolu, Filistin’in iş dünyasına büyük bir katkı sağladı. Artan ithalat ve ihracat, bölgedeki istihdam fırsatları ile birleşerek, Filistinlilerin yaşam standartlarını yükseltti. Trenle taşınan ürünler, açık hava pazarlarında satılıyor, fabrikalarda işleniyor ve dünya pazarlarına ulaşıyordu. Ancak burada gözden kaçan bir detay var: Demiryolu, Filistin için sadece ekonomik bir yükseliş değil, aynı zamanda toplumsal dönüşüm anlamına da geliyordu. Şehirler büyüdü, iş gücü çeşitlendi ve ticaretin merkezi değişti.
Filistinlilerin Siyasi Çıkmazı: Hicaz Demiryolu’na Karşı İngiltere’nin Duruşu
Ancak Hicaz Demiryolu’nun yükselen ekonomik değerine karşılık, bir başka gerçek de vardı: Bu demiryolu hattı, yalnızca Filistinliler için fayda sağlamadı; aynı zamanda bölgedeki güç dengelerini değiştirdi. İngiltere, özellikle Mısır üzerinden bölgeye olan hâkimiyetini arttırmaya çalışırken, Osmanlı’nın bu demiryolunu inşa etmesi, İngiliz çıkarlarına büyük bir tehdit oluşturuyordu. Süveyş Kanalı üzerindeki denetimi elinde tutan İngiltere, Filistin topraklarındaki bu stratejik demiryolu hattının genişlemesini engellemeye çalıştı.
1901’den itibaren İngiltere, bölgedeki etkisini artırmaya ve özellikle Filistinli yerel halkla işbirliği yaparak Osmanlı karşıtı bir hareket başlatmaya çalıştı. Filistinliler, o dönemde Osmanlı’ya karşı İngiltere’yi destekleyerek, Hicaz Demiryolu’na karşı olan bir politik duruş sergileyen bir konumda bulundular. Yani, aslında Filistinliler, ekonomik kalkınmalarına katkı sağlayan bu demiryolu hattına, İngiltere ile olan ilişkileri nedeniyle karşı çıktılar.
Filistinlilerin İhaneti ve 1917 Yılı: Değişen Sadakatler
İşte burada, 1917 yılı ve Filistinlilerin Osmanlı’ya karşı tavırları, tarihsel olarak önemli bir kırılma noktasıdır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı, Süveyş Kanalı’na doğru bir askeri harekât başlatmayı planladığında, Filistinliler bu sürece destek vermek yerine, İngilizlere yanaştılar. Bu, Osmanlı’ya ihanet olarak tarihe geçti. Osmanlı askerleri, Filistinlilerin İngilizler ile işbirliği yaparak kendi ordularına karşı bir tavır sergilemelerine engel olamadılar.
Oysa, Hicaz Demiryolu, Filistinli tüccarların zenginleşmesini sağlamıştı. Demiryolu hattı, Filistin’i adeta ticaretin kalbi haline getirmişti. Yine de, savaşın getirdiği siyasi dalgalanmalar ve İngiltere’nin bölgedeki etkisi, Filistin halkının stratejik tercihlerinde değişim yarattı. 1917’de, Osmanlı İmparatorluğu Filistin’den çekilirken, Filistinliler İngiliz bayrakları altında gösteriler yapmaya başladılar.
İsrail Devleti’nin Kuruluşuna Giden Yol
1917’nin Filistin için en önemli dönüm noktalarından biri olması, yalnızca Osmanlı’nın çekilmesiyle sınırlı değildi. Bu tarih, Filistin’deki İngiltere etkisinin pekişmeye başladığı bir andı. Ardından, Birleşmiş Milletler 1947’de, Filistin topraklarında İsrail devleti için onay veren bir karar aldı ve bu karar Filistin’in sonunu hazırlayan adımlardan biri oldu.
Haritayı Dikkatle İncelediğinizde
Hicaz Demiryolu, Filistin’in sadece coğrafyasını değil, sosyal ve siyasi yapısını da dönüştüren bir projeydi. Filistinliler, demiryolu sayesinde ticaretin kalbinde yer alırken, aynı zamanda bu hattın sağladığı ekonomik fırsatlarla zenginleştiler. Ancak, bölgedeki uluslararası oyunlar, İngiltere’nin stratejileri ve Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflaması, demiryolunun ötesinde çok daha karmaşık bir siyasi ilişkiler ağına yol açtı.
Hicaz Demiryolu’nun Filistin’deki etkileri, yalnızca ekonomik kalkınma ve yerel halkın zenginleşmesi ile sınırlı kalmadı. Aynı zamanda, bu demiryolu hattı, siyasi ve toplumsal sadakatlerin değiştiği, ihanetin ve işbirliğinin iç içe geçtiği bir dönemin de simgesiydi. Haritayı dikkatle incelediğinizde, yolculukların, demiryollarının ve sınırların sadece fiziksel değil, aynı zamanda toplumsal ve politik anlamlar taşıdığını görmek gerekir.