Halkın İşine Karışmasak

Ertaş ÇAKIR
Tarih: 23 Ekim 2020

Bir iş uzayınca tadı kaçıyor. “Corona-19” salgını da can sıktı. Şöyle ki, Sofya meydanlarında protestolara katılanlar, bugünden başlayarak sokaktakiler de bu arada “Maske takacak!”, “Maskesiz dolaşmaya son!” denince, maskeleri çıkardılar ve yaktılar. Bütün gece maske ateşinde ısınanlar oldu.

İşte bu olmadı. Sokaktaki ve hükümetteki taraflar arasında temas olmasa da, bir defa toplumsal anlaşmanın özünde, ne olursa olsun, memleketimizi, bayrağımızı, sınırlarımızı, şerefimizi vs korumak için her zaman ve her yerde kurallara uyulacak ilkesi var. Bu anlayış yok olursa, çiğnenirse, ayakaltına alınırsa, o zaman külahları değişiriz diyenler tamamen haklı.

Bugünden başlayarak Bulgaristan’da “Covid -19” sağlık sektöründe durumu değiştirdi. Bir defa devlet hastanelerinde yataklar doldu. Doktorlar, hemşeriler, tüm sağlıkçılar yoruldu, artık güçsüz kaldı. Bugün hastalığa yenik düşenlerin 13’ü doktor, 4-ü hemşire 4-ü sağlıkçı ve hastanelerin personelinden tam 40 kişi. Bu virüs sanki insanı öldürmek istemiyor ama herkesi yatağı düşürmeyi hedeflemiş gibi. Bunlar solunum yolunun güçlüklerle karşılaşmasında görebiliyoruz. Ne yazık ki hayata gözlerini yumanlar artıyor.

Yaşamda herkes kendi yaptıklarından en başta kendisi sorumludur. “Covid-19” her gün 25-30 can alırken, hastaneler dolmuşken, aşı ve ilaç henüz bulunamamışken ve hayatı yaşatmak için ellerimizi bileklerimize kadar her gün bol sabun defalarca yıkamak, maske takmak, sosyal mesafeye uymak mecburiyet olmuşken, hayatı ve geleceğimizi tepenlere,  sanki diyeceğim söz yok. Bulgaristan’da bizim yakınlarımız yaşıyor. Bulgaristan yalnız onların değil, hepimizindir. Halkının yok olmasına sebep olmaya çalışanların vatandaşlık şuuru yoktur ve olamaz.

Bulgaristan Sağlık bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, artık doktor, hemşire, hasta bakıcı, teknik personel aradığını açıkladı. Doktorların memleketimizi terk etmemizin bedelini ödemeye başlıyoruz. Kadro yetersizliği belirdi. Olay olağanüstü ciddi oldu.

Ben bir sağlıkçıyım, Sofya’da maske yakma eylemini protesto ediyorum. Göstericiler isteklerinde, “Borisov İstifa!”, “Geşev iştiha?” isteklerinde haklı olabilirler, haklıdırlar da, fakat sivil toplumda hak arama mücadelesi yasal bir mücadeledir. Gösteriler izin alarak ve sağlık ve asayiş kurallarına uyulma şartıyla yapılır.

Anlaşılan Borisov hükümeti ve Başsavcı Geşev Mart 2021’e kadar istifa etmeyecekler. Durum ciddi olsa da, yapacak bir şey yok. İkisi de halka değil, diş ülkelere ve onların bizdeki menfaatlerini savunanlara hizmet etmekte adeta yarış ediyorlar. Halkımızın uyanması zamanı gelmiştir. Polislerin görevi bırakmak istediği gibi doktor ve hemşeriler hastanelerden çıkarsa, salgın Bulgaristan’ı çok sert sarsabilir. Bu baskıya dayanmak için halkımızın gücü yeter mi bilemiyorum.

Sağlık Bakanlığı’nın son kararlarını bozarak hiçbir sorun çözülemez. Elde edilecek haklar ve kazanımlar yaşayan vatandaşlara ve topluma gereklidir. Ölülerin insan haklarına, azınlık haklarına, orta tabaka haklarına, sonsuz özgürlüğe falan filan ihtiyacı yoktur. Polisin göstericilere saldırılarını kınadığımız gibi, sağlık kurallarını ihlal ederek, maskesiz ve sosyal mesafeye uyulmadan protesto yürüyüşlerine ve miting düzenlenmesine de karşıyız ve kınıyoruz. “Covid-19” istemlerine uymak zorundayız.

İşte bu nedenle dünden beri halktan gelen “aman elinize yüzünüze bulaştıracaksanız, bırakın biz Mart ayında olayı hallederiz” çağrısına katılıyoruz. Mart 2021 tarihinde Bulgaristan’da genel seçimler var.

Her gösteri desteklenmez. Her istek de desteklenmez? Pasif kalmayalım demek istesem de, ellerimizi yıkamaktan, maskeli gezmekten ve diğer sağlık hizmetlerine uymaktan başka yapabileceğimiz bir şey yok.

İki kıvılcım çaksa hemen yetişen Sofya itfaiyecileri maske yangınına gelmedi, söndürmedi, başkent yanacak umurunda değil, oralı olmadılar. Göstericiler kurallara uymuyor, itfaiyeciler de görevlerini yapmıyorlar.

Polisler de yoruldu.

4 aydır her akşam sokaklarda, kurşungeçirmez yelekleri giy çıkar, copları kaldır indir, tutukla, kovala, vur ve vurma gibi emirleri yerine getirmekten gına geldi olacak, hemen vites değiştirdiler. Bulgar polisi ve trafik polisleriyle işi olanlar bilir. Paracıdır bizim polisler. Artık son aylarını sayan Başbakan Boyko Borisov Mart 2021 seçimlerini de seçim kazanmak amacıyla olacak (son ankette göre seçmenin  %15’i tarafından hala destekleniyor) para dağıtmaya başladı. 34 devlet kurumunda MEMUR MAAŞLARINA % 28 ZAM GELİNCE ve polislerin eli açık, gözleri fal taşı oldu. Protesto dalgası yükselmeye Varna “Deniz Parkı” önünde başladı. Önce 21 il merkezinde protestolar düzenlenecek ve sonunda başkente toplanacaklar. Sofya’ya toplandıklarında diyorum 4 aydır protesto edenlerle polislerin kardeşleşmesi olur mu acaba? Olursa hükümet düşer de… Yoksa paralı ordu birlikleri (Lejiyon) Bakanlar Kurulu ve meclis binasını korur mı? Yakın geleceğimize ilişkin çok sorular var.  Cevaplar hayatın koynunda gizli. Fakat polislere “utanmıyor musunuz?” diyenler de az değil. Çünkü memlekette 2009’dan beri emekli maaşına, sosyal yardıma zam görmemiş çok büyük bir kitle var. Başbakan Borisov, “benden önceki hükümet (2005-2009 Başbakan Sergey Stanişev – BSP- HÖH/DPS kabinesi) 10 milyar leva borç almıştı, “onları ödüyoruz”  kandırmacasıyla muhtaçları uyutmayı seçmişti.

Şimdi yapılan zamlar da adaletsiz tabii. Asgari emekli maaşına 50 leva, en yüksek emekli maaşına 200 leva verdi. Seçimleri kazanırsam 2021 Temmuzun ’da tüm emekli maaşlarına % 5 zam vaadinde bulunuyor.  300 leva emekli maaşı alan yoksullara 15 leva, 1 400 leva alan zenginlere 70 leva zam verecek. Fark 5 kat!

Sosyal yardım seviyesindeki son gelişmeleri yorumlayan II. Simeon kabinesinde Ekonomi Bakanı görevinde bulunan (2001-2005) Nikolay Vasilev “tam bir kargaşa. Her şey alt üst. Benden sonrası tufan diyen hükümet 10 milyar leva dış borç almaya hazırlanıyor” şeklinde konuştu.

Bugün Bulgaristan’da sosyal yardım alanlarla birlikte 2.5 milyar emekli var. Emeklilerin elektrik, odun, kömür, su, yol, mülk vergisi, sokak temizliği ödeneği gibi giderlerine bir de ilaç paraları eklendiğinde imkânlar dibe vuruyor da, Batı Avrupa ülkelerinden her yıl gurbetçilerimizin gönderdiği 1.250 milyar Avro aile bütçesine eklendiğinde bohçanın 2 ucu birbirine bağlanıyordu. Bu sene dıştan gelen yardımlar da üçte bir azaldı. “Covid-19” bize sert çarptı.

Bizim memlekette hakikatten adalet yok. 2020 yılının 1 Ocak tarihinden başlayarak bütün polislerin maaşlarına % 10 zam yapıldı. Fazla mesailer ödenir oldu. Günlükleri artırıldı. Elbiseleri, üniformaları yenilendi. Yeni zam istiyorlar.

Artık herkes hükümetin değişeceğine inanmaya başladı.

36.Halk Meclisi döneminde Sosyalist parti birden bir derlenip toparlanmış ve yükseliş kaydetmeye başlamıştı. Hemen mecliste “gizli hükümet” oluşturulmuştu. Gizli bakanların bakan olduklarını yalnız kendileri bilse de, yürüyüşleri ve içtikleri içkiler değişmiş, yudumları büyümüştü. Prof. Lübenov hükümeti düştü. Reneta İncova seçim hükümeti kuruldu. Sosyalist parti tek başına seçim kazandı. Burada halk gerçekten sözünü söylemiş ve “hükümet değişecekse, ben değiştirim” demişti.

Jan Videnov hükümeti kuruldu. Meclisteki “gizli hükümetten” kimseyi kabineye almadı. 2 yılda hükümet düştü.

Şimdi sosyalist milletvekilleri (71 kişi kaldılar) yine gizli bir kabine kurmuşlar. Havası değişenler. Gururlananlar var. Beklenti büyük. Fakat Borisov hazineyi tam takır, borç yükünü de dağ gibi büyük bırakıyor.

İşte böyle bir ortamda, sokak protestocuları iktidarı ele geçirip yönetmek;

Başbakan Boyko Borisov Sofya Varna ve Sofya Burgaz yollarını ve ülkemizdeki ana yol bağlantıları ile Amerikan askeri üsleri arasındaki ana yolları ve alt yapı tesislerini tamamlayıp, Federal Almanya’dan getirilerek memleketimiz üstlenecek tank-topa hareket ve talim sahası hazırlarken;

Öte yandan Cumhurbaşkanı R. Radev de ABD Hava kuvvetlerinden hediye edilen iki hurda “F-16” uçağını ne yapayım diye düşünürken; halk sözünü söyledi:  İŞİME KARIŞMAYIN BEN HALLEDERİM!

Başka bir olay daha yaşandı: Yapılan son seçim anketlerinde meclis dışında kalan, şimdiki VMRO partisi lideri, Başbakan Yardımcısı ve Savunma Bakanı Krasimir Karakaçanov, Makedon kimliği, Makedon dili, Makedon tarihi ve Makedonya’nın Avrupa Birliği üyesi olarak geleceği konusundaki son gelişmelere fazlasıyla hiddetlenerek:

“ Bir tabur askerle gidip Kuzey Makedonya Cumhuriyeti topraklarında ne kadar Bulgaristan aleyhinde ne kadar anıt varsa yıkacağım” deyince Üsküp basını şu manşeti attı:

Siz bizim NATO üyesi olduğumuzu unuttunuz galiba!

Bu şartlarda gerginlik yaratan yetkililerin görevden uzaklaştırılmasını sağlık veriyoruz.

150 yıldan beri politik lider yetiştiremeyen Bulgaristan, son 30 yılda bu bakıma iyice kısırlaştı. Daha doğrusu olup biteni tamamen göremez oldu.

Roma’da Papa Federik, erkek erkeğe ve kadın kadına evliliklere Tanrıdan izin aldığını beyan ederken, Bulgarlar, Bulgaristanlı Türk, Makedon, Ulah, Gagavuz, Romen, Çingene, Millet ve Çerkezlerin anadilini ve kimliğini yasaklayarak günah işlemiyor mu acaba? Bu günah ne kadar büyüktür ve af edilir türden midir?

Bu sorunun cevabını da Bulgar halkından bekliyoruz.

Değişen ve değişmeyen erdemler olduğunu sanıyoruz!

“Covid-19” dostumuz değil. Can alan düşmanımızdır.

Korunalım ve koruyalım.

Kendinize iyi bakınız.

Paylaşanlara teşekkürler.