DPS’nin 35. Yılı: Tarihin Kara Lekesi ve Halkın Uyanışı

Derya YILDIRIM

4 Ocak 2025, Bulgaristan Türkleri için tarihi bir gündü. Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS-HÖH), 35. kuruluş yıl dönümünü kutladı. Ancak bu kutlama, bir halkın onurlu mücadelesini taçlandırmak yerine, derin bir utanç ve sorgulama günü olarak hafızalara kazındı. Çünkü kendini partinin kurucusu olarak ilan eden, yıllarca bu halkın haklarını savunduğunu iddia eden Ahmet Doğan, yine sahnede yoktu. Onca insan bir araya gelirken, o kendi evinde oturup rakısını yudumlamayı tercih etti. Bu tavır, Doğan’ın halkına olan saygısızlığını bir kez daha gözler önüne serdi.

Ahmet Doğan: Halkın Sırtından Yükselen Hain

Bugünden sonra Ahmet Doğan’ın kim olduğunu artık tartışmaya gerek yok. Halkını yıllarca aldatan, komünist rejimin maşası olarak ortaya çıkan bu şahıs, 35 yıl boyunca kendi halkının sırtından bir saltanat kurdu. Onun kurucusu olduğu söylenen DPS, aslında Bulgar komünist istihbaratının halkı kontrol etmek için kurduğu bir tuzaktan başka bir şey değildi. Ahmet Doğan, bu oyunun sahte kahramanıydı ve halk, çaresizlik içinde bu sahte kahramanın peşine takıldı.

Ancak bugün, artık gerçekler herkesin gözleri önünde. Ahmet Doğan’ın geçmişteki hainlikleri, bu halkı kandırdığı yıllar ve bugünkü saygısız tavrı, onun bir lider değil, sadece bir hain olduğunu bir kez daha kanıtladı. Ve artık bilinsin ki bugünden sonra hala onun peşinden koşanlar da aynı hainlik damgasını taşır. Bir halkı aldatmış birinin arkasında duran herkes, aynı tarihsel utançla anılacaktır.

Aydınlar: Tarihin Kara Lekesi

Bugün asıl sorgulanması gereken bir başka konu da Bulgaristan Türklerinin sözde aydınlarıdır. Halkın yolunu aydınlatması gereken, doğruyu göstermesi gereken bu kişiler, ya sessiz kaldılar ya da hainlikleri görmezden gelerek Doğan’ın gölgesinde var olmaya çalıştılar. Oysa bir halkın geleceği, aydınlarının cesaretine ve dürüstlüğüne bağlıdır. Ancak bugün gördüğümüz tablo, Bulgaristan Türklerinin aydınlarının da tarihte büyük bir kara leke olarak yer alacağını gösteriyor.

Bugünün tarihçileri ve aydınları, bu dönemi nasıl yazacaklarını iyi düşünmelidirler. Ya gerçeklerin yanında yer alıp halkın geleceğini kurtaracaklar ya da Ahmet Doğan ve onun ihanet zincirinin bir parçası olarak tarihe geçecekler. Şimdi karar verme zamanıdır. Gelecekte adınız bir utanç vesilesi mi olacak, yoksa halkını uyandıran cesur insanlar arasında mı anılacaksınız?

Halkın Uyanışı ve Yeni Bir Yol

Artık halk için uyanış zamanı. Ahmet Doğan ve onun peşinden gidenler, tarihte birer kara leke olarak kalmaya mahkûmdur. Ancak halk, kendi kaderini kendi elleriyle yazabilir. Bu halk, komünist rejimin planlarına ve hain liderlerin aldatmacalarına rağmen ayakta kaldı. Şimdi yapılması gereken, yeni bir yol çizmek ve halkı gerçek bir mücadeleye hazırlamaktır.

Ahmet Doğan bugün yalnızca tarihin bir meftasıdır. Onun adı artık sadece ihanetle anılacaktır. Ancak halk, bu ihanetin bedelini daha fazla ödememelidir. Yeni stratejilerle, birlik ve dayanışmayla geleceği inşa etmek mümkündür. Halk bir kez ayağa kalktığında, hiçbir hain plan ya da lider bu gücün karşısında duramaz.

Bugün, Bulgaristan Türkleri için bir dönüm noktasıdır. Ya geçmişin karanlık yüküyle yaşamaya devam edeceğiz ya da bu yükü omuzlarımızdan atıp, onurlu bir geleceğe yürüyeceğiz. Ahmet Doğan bir tarih, ama bu tarih bir ders olmalıdır. Bundan sonra halkın iradesi ve uyanışı, yeni bir geleceğin kapısını aralayacaktır.

+++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++

Halkın Uyanışı

Bir sabah uyandı halk, gözleri açık,
Yılların kandırmacası, bir tuzak, bir kaçık.
İhanetle yoğrulmuş sözde liderler,
Halkın sırtında yükselen hain eller.

Dillerde hürriyet, yüreklerde sancı,
Kim savundu bizi, kimdi yalancı?
Kimin çıkarıydı bu uzun oyun,
Halkın inancını çalan soğuk bir koyun.

Ama halk susmaz, güneş elbet doğar,
Gerçekler er geç tüm perdeleri bozar.
Kandırılan umutlar, acılarla yoğrulur,
Ama halkın iradesi daima doğrulur.

Şimdi zaman ayağa kalkma zamanı,
Hainleri tarihe göm, sil kara lekeleri anı.
Her sözde aydın, halka borçludur bir söz,
Doğruyu söyle, susma, hakikati göz.

Halkın gücü, karanlıkları ezer,
Kimse duramaz bu selin önünde bir kez.
Şimdi yeni yollar, yeni liderler doğar,
Türk’ün iradesi yeniden şahlanır, parlar.

Sessiz Çığlık

Bir halk sustu yıllarca, sessiz bir çığlık,
Yüreğinde hüsran, gözlerinde yanık.
Yalanlarla örüldü kaderin yolu,
Hainlerin elinde kayboldu doğruluğu.

Kimi lider dedi, kimi kurtarıcı,
Oysa her adımda kurulan bir yanıltıcı.
Ahmet dediler, umut dediler,
Ama o halkını hep karanlıkta bıraktı, bilmediler.

Bir sabah güneş doğdu, gerçekler açığa çıktı,
Kandığına inanan halk, öfkeyle kalktı.
Bu ne suskunluk, bu ne utanmazlık,
Halktan çalanlara, bu son bir uyarıdır artık.

Aydın dediklerimiz, sözde bilginler,
Halkı savunacak, nerede o eller?
Sessizlik bir suç, ihanetin dili,
Şimdi karar zamanı, ya doğru ya kirli.

Halkın sabrı taştı, zaman uyanış vakti,
Hiçbir hain saklanamaz, er geç gelir adaletin saati.
Türk’ün gücü yatar onun iradesinde,
Karanlıklar kaybolur, halk dirildiğinde.

Şimdi umutla bak yarına, kaldır başını,
Tarih yazar doğruları, unutur yanlışını.
Sessiz bir çığlık artık kükreyecek,
Halkın iradesi dünyayı titretecek.