Çözülemeyen Sorunlar Düğümü
İbrahim SOYTÜRK
Tarih: 22 Ekim 2020
Doktor olmak zor. Benim kuşağım hekimler, hemşireler, sağlıkçıların tümü “Covid” virüsüyle meydan güreşindeyiz. O bizi yenip bitirmek, biz de onun aşısını, ilacını tedavi yöntemini bulup hayatı kurtarmak istiyoruz.
Bulgaristan’da 500 doktor ve hemşirenin virüse yakalanmasına, birçok meslektaşımın ise hayatından olmasına üzüldüm.
Bu işin bir de en kötü olan tarafı var. İnsanlar çaresizlikten kendilerini yakmaya başladılar. Blogoevgrad ili Koçerinovo kasabasında 3 çocuklu 49 yaşında işsiz bir kadın kendini ateşe verdi.
Pandemi koşullarında hiç birimiz imtiyazlı değiliz. Cumhurbaşkanları da yatağa düşüyor. Bulgar Cumhurbaşkanı R. Radev de virüs kapmış. Generaller de öyle. Hastaneler dolu. Her gün yeni 1 000-1 500 kişi salgına yenik düşüyor.
Artık Türkiye’den başka yardım isteyecek uzak yakın komşu da kalmadı. Çek Cumhuriyetinde, Polonya’da virüs iyice kudurmuş. Varşova stadyumu seyyar hastane yapılmış.
Ellerimizi her gün birçok defa sabunla yıkamaya önem verelim. Sebepsiz ziyaretler, gezeler, nişanlar, düğünler, mevlitler bir süre ikinci plana kalsın.
Bulgaristan’a 10 gün karantina uygulaması yeniden geldi.
Aşı ve ilaç hala bulunamadı. Türkiye’de aşı denemeleri insan üzerinde yapılmaya başlıyor. İş Allah başarılı olacak ve hayır gelir her hanemize, Bulgaristan’da yaşayan her kardeşimize de ulaşacaktır.
Bu konuda bu kadar.
***
Bulgar devletinin çözmede tökezlediği konu yalnız “Corona-19” olayı değil. Devletin başına Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nin (KMC) Avrupa Birliği (AB) üyeliğine dosya açma işi sarılmış. Aralık ayın yaklaştıkça gerilim yaratıyor.
Konu Bulgaristan Türklerini ve soydaşlarımızı çok yakından ilgilendiriyor. Olay, bizim başımıza gelen “Türk kimliğimiz”, anadilimiz Türkçemiz, tarihimiz, kültürümüz, tarihimiz ve yaşam tarzımızın tanınması yani “ Türk’sün Bulgar’sın” meselesi. Makedonlarla ilgili Makedonlara hitaben “Siz Bulgar’sınız!”, “Makedon dili” yoktur, “Makedonca Bulgarcadır”, dolayısıyla Makedon tarihi yoktur, daha öte “Makedon Kimliği yoktur” kızışma şeklinde aldı yürüdü ve kızıştıkça kızıştı.
Belirsizlik Avrupa Birliği’ne taşındı. AB “aranızda anlaşın” dedi. Almanya Başbakanı Bayan Angela Merkel “Makedonlardan yana” tavır aldı.
Başbakan Merkel’in tavrı Bulgaristan açısından olağanüstü önemli.
Bundan 5-6 yıl önce, tam tarihine işaret etmekte zorlanıyorum, Berlin’de Bulgar ve Alman hükümetler arası bir görüşmede, Başbakan Boyko Borisov, elindeki kâğıttan bir şeyler okurken:
“Bulgaristan GERB partisi olarak biz, Almanya parası ile iktidar olduk, Almanya’yı Bulgaristan’a götürmek için iktidardayız. Yardımlarınıza minnettarız.. Bulgar halkı adına teşekkürler!”
Vatıyla Todor Jivkov aynı sözleri Sovyetler Birliği için söylüyordu.
Bu sözler, Rusya ile Bulgaristan arasındaki kalın düğümü kesmişti.
Durum böyle iken, şimdi Bayan Merkeli’in BG-KMC uzlaşmazlığında Üsküp hükümeti lehinde tavır beyan etmesi, sorunlar çözülemezse, Bulgaristan’ın AB içindeki saygınlığını çok kısa bir zamanda buharlaştırabilir. Şu da var. 2019’dan beri AB’nin Balkanlar siyasetinin ana çizgisini belirleyen “Batı Balkan devletlerinin aşamalı olarak Avrupa Birliği’ne kazanılması işinde Bulgaristan çok aktifti ve şimdi beklentilerinin hepsini birden kaybedebilir.”
Avrupa’dan gelen haberlerde, Batı Balkan devletlerinin millileşme, devletleşme ve AB üyeliğine henüz olgunlaşmadığına vurgu yapılıyor.
Bu olay yılsonuna kadar yapılması düşünülen Batı Balkanlar konusunda bir AB Başbakanlar toplanmasını da askıya aldı.
***
Son gelişmelerle belirlenen şu yeni ortamda Bulgar ve Üsküp tarihçileri arasında yeni bir görüşme yapıldı ve hiçbir konuda sonuç alınmadan dağıldı.
Sorun nedir mi diyeceksiniz?
Makedonlar “biz kadim tarihi olan bir milletiz” derken, Bulgarlar bu soy kökünü kabul etmiyor ve “yok böyle bir şey, siz Bulgar kökündensiniz” diyorlar. Bulgaristan Türklerine sözüm ona “Osmanlı devrinde İslamlaştırılmış Bulgar’sınız dedikleri gibi” Türk kimliğimizi aya altına aldıkları gibi.
İkinci tezde, Makedon milletinin 1944’ten sonra oluştuğunu, daha önce Makedonya topraklarında yalnız Bulgar yaşadığını, Bulgarca konuşulduğunu iddia ediyorlar. Makedon halkı 500 yıl Osmanlı devletine vergi vermiştir. Öz milli uyanışını yaşamıştır. Öz kültürünü yaratmıştır. Makedonya köy ve kasabalarında yapılan seçimde 2. Osmanlı Meclisi’ne 2 Makedon Milletvekili seçilmiştir. Üstelik Makedonların Osmanlı’dan ayrılıp kendi bağımsız devletlerini kurmak için örgütlenmiş ve defalarca ayaklanmıştır. Bu ayaklanmaların önderleri Makedon’dur. Bunların Bulgar işi olduğunu savunuyorlar. Gotse Delçev gibi Makedon havarilere, komitalara Bulgar diyorlar.
Bunun dışında bir de 1941-1944 Makedon topraklarının Üsküp’ten Selanik’e Alman Nazi güçleri ile Bulgarlar ordu, polis ve jandarması işgal etmişti. Bulgarlar bu toprakları Hitler devleti adına yönetirken Makedonlara devlet politikası olarak dayatılan Makedonları Bulgarlaştırmaya kalkınca kendisini yakan büyük sayıda Makedon ve Makedon ailesi var. Yani halk isyan etmişti. Bunun dışında 15 binden fazla Yahudi ve Romen’in hayvan vagonlarına doldurulup Nazi ölüm kaplarına gönderilmesi ve orada yakılmaları, bir de bu vahşete karşı Makedon halkının geliştirdiği anti-faşist direniş hareketi var ve bu kanlı yıllar Makedonya okullarındaki ders kitaplarına “Bulgar vahşeti” tanımıyla okutulması var. Diyelim ki, bu kitaplar toplatıldı, yakıldı. Halkın hafızası ne olacak!? Halkın belleğini kazımak mümkün olabilir mi?
Bu konularla ilgili KMC Savunma Bakanı Bayan Şekerinska son demecinde şöyle dedi: “Bulgaristan Savunma bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kr. Karakaçanov’un emir verir gibi demeç vermesiyle bu gibi işler çözülemez. Biz bir NATO üyesiyiz.
“Güvenliğimiz iyi komşuluk ilişkilerimize bağlıdır.”
“Bağımsızlığımızı, NATO ve AB üyeliğimizi en baştan destekleyen Bulgaristan’dan şimdi de bu yönde yeni adımlarını bekliyoruz, çünkü KMC ve Bulgaristan halkları ancak dayanışırsa ilerleyebilirler.”
***
Olanlar arasında şu da akla fikre sığmıyor. Makedonca Cumhuriyeti ile Bulgaristan Cumhuriyeti Başbakanları 2017 yılında “Dostluk ve İşbirliği Antlaşması” imzaladılar. Şimdi bu anlaşmanın yeniden imzalanması isteniyor. Bir de, Bulgaristan’da yaşayan Makedonlar konusu var. Üsküp hükümeti Bulgaristan’daki Makedonların Makedon kimliğini tanıyor ve kültürel azınlık haklarının tanınmasını istiyor. Bulgaristan Makedonya’da yaşayan Bulgarların Bulgar Kimliğinin tanınmasını ve azınlık haklarının tanınmasını isterken, Bulgaristan’da yaşayan Makedonların kimliğini ve haklarını tanımak istemiyor “Onlara Bulgar” diyor. Ayrıca Bulgaristan Avrupa Konseyi’nin, Avrupa Parlamentosunun ve Strazburg Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Makedonlar lehindeki kararlarını tanımıyor ve uygulamıyor.
Burada konu yine de “geçmişimizle ilgili tutumumuz ne olmalı?” noktasında düğümleniyor.
Aralık ayında KMC’nin Avrupa Birliği üyeliği görüşmeleri başlar ve Bulgaristan “vetosuna” rağmen yakın zamanda AB Üsküp’ü üye alırsa, dolayısıyla iki ülke arasındaki tel örgülü sınır ve hatta sınır kontrolü de kalkarsa, Bulgaristan Makedon ailelerin çocukları okul otobüsüne dolup KMC okullarına yazılır mı dersiniz! Özel kanunlar çıkınca eski Yukarı Cuma (Blogoevgrad) ili çarşı pazarı, sağlık hizmetlerini, kültürel yaşamı KMC’ne taşırsa ne mi olur? Bu gerginlikte başka bir şey doğacağını düşünemiyorum. 1989’da fazla üstümüze geldiklerinde göç etmedik mi?
Vidin, Montana, Vratsa -Kuzey Batı Bulgaristan’da Tuna nehri üzerinde “Vidin Köprüsü” hizmete açılınca Ulahların ve diğer yerlilerin Romanya’ya işe gidip gelmeye başlaması ve sonunda okul, sağlık ve diğer idari hizmetlerle ilgili Romanya makamlarına bağlanmak istemeleri gibi bir gelişme KMC ile de yaşanabilir. İlginç bir perspektif…
Tabii, aslında bir tür baskı ve zulüm olan, kimliksizleştirerek eritme ve asimile etme şeklinde gelişen bu gibi 21. Yüzyıl nüfus kaymalarının bir başka nedeni de mali ve maddidir. Litvanya, Estonya ve Letonya “Soğuk Savaş” sonrası derinleşen geçim problemleri nedeniyle uzman kadrolarını kaybetti. Batı Avrupa’ya göç yaşandı. Bu tehlikeyi engellemek için Macaristan hükümeti geçen ay doktor maaşlarını Batı Avrupa düzeyine çıkardı. Tıp fakültesini yeni bitiren hekimlere 2 500 Avro, 10 ile 20 yıl arasında deneyimi doktorlara 3 500 Avro ve daha fazla deneyimli uzmanlara 6 000 Avroya maaş verdi.
Bulgaristan’ın toprak olarak parçalanması için henüz bir halk hareketlenmesi gözlenmiyor.
Fakat toplum içinde çok derin ve derinleşen parçalanma var. Bir defa zenginleşen 200 aile ve yoksullaşan halk olarak parçalandık. İkinci olarak, devlette olanlar ve devletin dışında olanlar olarak parşalandık. Bulgarlar, toplam sayıları 28 olan tüm devlet kurumlarını kendi ellerine almışlar ve azınlıklardan kimseye görev ve para vermemeye dikkat ediyorlar. Başbakan Borisov, Mart 2021 seçimlerinden önce kesenin ağızını açtı ve en düşük emekli maaşlarını Temmuz 2021’den sonra 300 leva, asgari ücreti 600 leva yapıyor ve tüm diğer emekli maaşlarına da % 5 oranında yeni zaman geliyor. Korona virüsle mücadele ön saflardaki doktorlara ve hemşirelere de 1 000 – er leva verdi. Fakat bunlar yeterli değil. Son sosyolojik araştırmada, GERB partisi 10 yıllık bir aradan sonra 2. Parti durumuna düştü. Bunu ayrıca yorumlayacağız.
Bu konuda Bulgar Bilimler Akademisi sosyal politika uzmanı doçent Grigor Sariyski’nin görüşü şudur. “Avusturya’da çalışan bir kişi emekli maaşı olarak aldığı son maaşın üçte ikisini alıyor. Bulgaristan’da ise % 20’sini.”
Sokakta gençlerin protesto eylemleri 105. günde “Başbakan Borisov İstifa” ve “Başsavcı Geşev İstifa!” İstekleriyle sürerken, şimdi de polisler başkaldırdı. Geçen ay, “Covid-19” gerekçe gösterilerek Bulgar memurlarına % 28 oranında zam yapıldı. Fakat bu zaman polisleri, jandarmayı, itfaiyecileri ve bekçileri kapsamamıştı. Açıklanan direniş planına göre, akşam gösterileri Varna’na başlıyor ve aşama aşama Sofya’ya doğru gelecek.
Şunu bilinçli olarak vurguluyorum: “Bulgaristan emeklilerinin paraları büyük ölçüde AB ‘den geldiğine göre, gösterilerin hükümeti devirme, adaletsizliği durdurabilme ve dolandırıcılığın yolunu kesme özelliği yoktur.”
Dördüncü ayına gören ve giderek genişleyen direniş hareketiyle ilgili de şöyle bir yorumda bulunmak istiyorum:
Önce Birinci ve İkinci Balkan Savaşlarını (1912-13), ardından Birinci Dünya Savaşı’nı (1914-1918), ardından İkinci Dünya Savaşı’nı (1939-1945) ve sonra Soğuk Savaş’ı (1945-1989) gibi bir asırda 5 savaş kaybeden, hep yenilen Bulgaristan 21. yüzyıla “sosyalizm bizi doyurmadı” bir de ardından “kapitalizm de bizi doyurmuyor” bilinciyle girdi. Bir alternatif de gösteremiyor. Ne ki, böyle olmasına rağmen B. Borisov hükümeti 10 yıldan beri yıkılmıyor neden mi? Çünkü ardından Avrupa Birliği var. Bulgaristan bir köle ülke olarak besleniyor. Şu da var. Borisov AB ile yalnız Almanya ile yetinmedi, biraz da Amerika’ya yaranmayı başardı. Pentagonun üst kurmasına izin verdi, NATO’ya girdi, F-16 savaş uçakları alıyor, savaş gemileri alıyor, yeni bir haber, Birleşik Amerika Savunma Bakanı Mark Espır “ Rus saldırısından korumak için Almanya’daki ABD üslerinden birlikler Bulgaristan, Romanya ve Baltık ülkelerine üslendirilecek” dedi.
İşte bu gelişmeler Bulgaristan’ın 2020 yılı itibarıyla çözülemeyen milli sorunlar düğüm yumağı büyüdükçe büyüyor.
Bu gelişmeler hepimizi yakından ilgilendiriyor.
Düğüm sıkılacağına ve dert semerine yeni yeni dert dolu çuvallar yükleneceğine birer birer çözüm yoluna girsek ve gerginliği hafifletsek iyi olur kanısındayım. Devletin yıllardan beri kendi gücüyle hiçbir sorunu çözememesi, halkın kendi problemlerinin kendi gücüyle çözemeyeceği anlamına gelmez. Devlet sorunlarının çözülmesine Türkler başta olmak üzere azınlıkların davet edilmesi gerekiyor.
Başbakan Borisov ve Başsavcı olayların çözümünden kendileri için yeni imtiyazlar ve daha da keyfi hareket etme hakkı elde etmeye çalışıyorlar.
Halk bu gidişe son verilmesinde kararlıdır.
“Covid-19” ortak düşmanımızdır. İstemlere uyarak yaşayalım.
Bizi izlerken kendinize iyi bakınız.
Paylaşanlara hususi selamlar.