BİR MİRASI SATMAK: GENÇOĞLU’NUN OĞLUNA, HALKIN VİCDANINDAN SESLENİŞ

BGSAM

Delyan Peevski…
Ne Türk, ne Müslüman. Ama bugün Türk partisinin başında.
Ve karşısında el pençe divan duran bir isim: Mümin Gençoğlu’nun oğlu, Turhan Gençoğlu.
Yani, babasının mirasını sadece soyadında taşıyan, yüreğinde ise çoktan yitirmiş biri…

Unutma Turhan Bey:
Babanız Mümin Gençoğlu 1984’te, Bulgar zulmü altında soydaşlarının yanında dimdik durmuş, göç yollarında evini değil milletini tercih etmiş bir öncüydü.
Ama siz? Siz bugün, o zulmün siyasi temsilcisine methiyeler dizen, Türk’ün iradesini teslim eden bir figür hâline geldiniz.

Gidip bir Bulgar’ı, Delyan Peevski’yi Türk partisinin başında tebrik ediyorsunuz.
Tarih size bunu sormaz, halk soracak: Bu nasıl bir savrulmadır?

Oturduğunuz koltuklar geçici ama düştüğünüz not kalıcıdır.

Bugün utanmadan “dostluk köprüsü” diyorsunuz.
Oysa biz biliyoruz: Peevski ve DPS’nin bu halk için attığı hiçbir samimi adım yok!
35 yıldır Türkler adına konuştular ama Türkler için tek bir hayati sorun çözmediler.
Vakıf malları duruyor mu?
Anadil eğitimi var mı?
Türkçe resmi dil talepleri, seçilme özgürlüğü?
Yok!

Ama siz, gidip bu çürük yapının lideriyle fotoğraf verip ardından övgüler diziyorsunuz.
Bu mudur sizin dava anlayışınız?

Turhan Bey, siz bu yaşınıza kadar boşa yaşamışsınız.
Kim kimin için çalışıyor hâlâ görememişsiniz.
Yoksa hep güçlünün yanında yer almak mı sizin pusulanız?
Halkın derdi değil de koltuk ve etiket mi size “yol” gösteriyor?

Ve sonra çıkıp buna “siyaset” diyorsunuz.
Size buradan hatırlatmak isteriz:

Gerçek siyaset; halkın değil, gücün karşısında yer alsa bile milletin çıkarı için direnmektir.
Gerçek siyaset; Atatürk’ün yaptığıdır.
Siz onu da anlamamışsınız belli ki.
Sizin anladığınız para, sizin anladığınız makam, sizin anladığınız imaj…

Biz BULTÜRK olarak yıllardır şunu söyledik, bugün de tekrar ediyoruz:
BULGAR PARTİLERİYLE, BULGARİSTAN’DAKİ TÜRKLERİN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ İÇİN MÜCADELE EDİYORUZ.
Çünkü sözde Türk partisinin umurunda değil bu halk.
Sadece koltuk derdindeler.

Biz ne yaptık?
Gelin, dedik, tarihte olduğu gibi, Aleksandır Stamboliyski’nin cesaretini gösterip, Türk-Bulgar el ele bu ülkeyi birlikte yönetelim.
Hak için, adalet için, kardeşlik için mücadele edelim dedik.
Ama siz, halktan değil gücün yanından yürümeyi tercih ettiniz.
Biz, sahte Türk savunucularını çok önceden tanıdık.
İçleri boş, sözleri süslüydü.
Siz de onlardan biri oldunuz.

Ve son sözümüz şudur:

Mümin Gençoğlu mezarında rahat uyumuyor.
Çünkü oğlu, onun kurduğu mirasın karşısında saf tuttu.
Bursa halkına sesleniyoruz:
Adına değil adamlığına bakın.
Sözlere değil, kimlerle yürüdüğüne bakın.
Ve unutmayın:
Bu halk her ihaneti affeder ama unutmaz.