BEN BİR TÜRK KADINIYIM.

Ben bir Türk kadınıyım
Şeref bende şan bende
Adaletin adıyım,
Güneş bende kar bende.
Göklerde dalgalanan
Ay yıldızın alıyım
Bayraklara can olan,
Şehitlerin kanıyım.
Vatanıma kol geren
Aydınlığın adıyım
Bileği bükülmeyen,
Çılgın Türk evladıyım
Barışın elçisiyim
Asaletin aynası
Özgürlüğün sesiyim,
Türk halkının davası.
Firdevs Büyükateş

HAYAT BİR MÜCADELEDİR

Resim deyince aklımıza hemen anılar gelir, anılar insanı geçmişlere sürükler.
Sevdikleri uzaklarda olmayanlar, vatanından ayrı kalmayanlar belki bu anıların öbür yüzünü tanımaz.
Hani diyor ya şair” hasret bakınca bir cana kırılırmış tüm aynalar” diye, bu sözün doğruluk payını hasret çekenler bilir ve şairlerin sözlerini de şöyle kalbimizin bir gizli köşesine yazmak gerektiğini düşünenlerdenim.
Bir resim bazen neler neler anlatır, bazen sarar sıcacık bir yorgan gibi, bazen dondurur yaz ortasında.
Kendimize bile söylemeye cesaret edemediklerimizi bir resme bakarak dökeriz içimizi, bazen de göz pınarlarına söz geçmez. Kırıp kirpiklerin prangalarını süzülüverir yanaklarımızdan o resmin üstüne camlardan süzülen buharlar gibi. Resimle konuşur, resimle yemek yer, ona gülümser bağrımıza basarız.
Bazen bir resme bir ömür adanır, bazen bir resmin anısı bir ömre sığmaz.
Kimi defa da koskoca ömrün ardından sadece birkaç resim kalır.
İnsanoğlu demir kadar sağlam olsa da aynı zamanda yumurta kadar da kırılgan olabilir.
Hayatta sadece bu gün vardır, bilmek istesek de istemesek de. Yarınlar bizlere neler verir veya neler alabilir bilinmez. Geçmiş zaten yaşanmış bitmiştir asla geri gelmez.
Bunları derinden düşünebilirsek eğer geleceğe ve geçmişe gam yememek gerektiğini çözebilir ve ayağımızın altında olan mutlulukları ertelemenin hayatımızdan çalınan bir şans olduğunu da anlarız günün birinde.
Ertelenen her güzellik arkasından doğan pişmanlıklar ve gözyaşları gizler. O yüzden değer verdiklerimiz ve bizi mutlu edenler için gerekirse kendimizle bile savaş vermeliyiz. Kendi mutluluğu için savaşmayanları hayat af etmez.
En sonunda hayat “armut piş ağzıma düş” ten ibaret değildir. Zaten hayat dediğimiz koskoca bir mücadele değil mi?
Bırakırsak mücadeleyi çekiverir elimizden elini
İşte o zaman yol almaya başlarız kendimize doğru ve anlarız acı gerçeği.
Kendisine uğramayanlar yarınlara yol alamaz.

FİRDEVS BÜYÜKATEŞ.
KIRKLARELİ

SENSİZ ÖZGÜRLÜĞE KOŞAMIYORUM

Yağmurlarla dolup taşan hislerim
Süzülmez yılların süzgeçlerinden
Gönlüme bulaşmış dudak izlerin
Sildikçe kanatır daha derinden

Tuzla buz etsem de sessizliğimi
Sükut duvarını aşamıyorum
Yerlere çalsam da sensizliğimi
Sensiz özgürlüğe koşamıyorum

Ne zaman kendimle baş başa kalsak
Çıkarıp kalbimi okşarım seni
Gönül kapısında binlerce yasak
Görmesinler diye bende yerini

Firdevs BÜYÜKATEŞ
KIRKLARELİ

İNSANI İNSAN YAPAN DUYGULAR

Uzun sandığımız bu hayat, kaşla göz arasında akıp gidendir.
Sevinçlerimiz, şikayetlerimiz, isteklerimiz rengarenk.
Herkesin derdi acısı, beklentisi başka başka olsa da, hayatta birçok ortak yönleri paylaşır insanlar.
İşsizlik, sefalet, amaçlar, umutlar, böyle uzayıp gidiyor düşünceler hayat yolunda.
Koskoca bir yaz ardımızda kaldı.
Eylülün yarısı yaz, yarısı da kış demiş atalarımız.
Bir Ekim ayının sonuna daha geldik geliyoruz.
Pek yakında soğuklar göstermeye başlar dişlerini.
Sıcaktan bunaldığımız o günleri aramaya başlayacağız yeniden.
Belki de doğamızda var, elimizde olmayana, ulaşılmaya özenmek.
En ulaşılmaz sevgiler bile, nasılda tükeniveriyor ulaşıldığı yerde.
Bir arkadaşım bilgisayar hastasıydı.
Yakın geçmişte kavuşunca hayaline bilgisayara hevesi bitti.
Şimdi odasının bir köşesinde öylesine boynu bükük duruyor.
Böyle bir sürü eşya vardır hepimiz evinde zamansız ömrünü yitirmiş.
Onlar bizi sadece maddi kayıplara uğratır diye avutabiliyoruz çoğu zaman kendimizi.
Ne yazık ki son zamanlarda sevgiler, arkadaşlıklar, dostluklar, komşuluk ilişkileri de can çekişir halde.
Gün gelecek bu vurdumduymaz hallerimiz pahalıya mal olacaktır bizlere.
Her istekte bir tatminsizlik, bu gün değer verdiklerimizi yarın bir kenara atmak, onlar arasında yeri dolmayacakları da kaybetmenin yolundayız farkında olmasak bile.
Sevgi mi evrime uğradı acaba?
Bu kadar çabuk renk değiştirebiliyoruz diye düşünmeden olamıyor insan.
Köprü altları terk edilmiş evlatlarla dolup taşıyor.
Bakıma muhtaç nice anne babalar, bir türlü gelemeyen evlatlarının yollarını gözler olmuş yıllar boyunca.
Nice kalpler var vatanına bile ihanet edebilecek kadar sevgiden yoksun.
Eskiden menfaatin açamadığı bir gönül kapısı vardı, şimdi oda ardına kadar açılmıştır çıkar kapılarına.
Küçükler büyüklere yer verirdi bir zamanlar, şimdi yolda düşene bile el uzat anlarımız neredeyse yok denecek kadar azalmış.
Hak yemekten korkanlar kalmamış artık bu dünyada, kendi çıkarı için en yakının bile merdiven yapanlar her yanda.
Vicdansızca vicdanını satanlar mı dersiniz, onları da görüyor gözümüz görmek istemesek bile.
Sevgi, duygularımızın anası, mantıkta babasıdır.
İnsanı insan yapan da ikisinin harmanıdır.

FİRDEVS BÜYÜKATEŞ
KIRKLARELİ