Afrika’daki Türkler: Neler Oluyor? Türkiye, Afrika’da Gerçekten Bir Rönesans mı Yaşıyor?

Musa VATANSEVER

Son yıllarda Türkiye’nin Afrika kıtasındaki yükselişi, birçok uluslararası gözlemcinin dikkatini çekiyor. Afrika’da inşa edilen Türk okulları, hastaneler, limanlar ve açılan yeni büyükelçilikler… Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Somali’deki askeri üssü, TİKA’nın su kuyuları, Türk iş insanlarının madencilik ve enerji sektöründeki projeleri… Tüm bu gelişmeler, Türkiye’nin Afrika kıtasında stratejik bir güç olma yolunda ilerlediğini gösteriyor. Ancak bu yükseliş ne anlama geliyor? Türkiye Afrika’da neyi hedefliyor? Ve en önemlisi, bu durum Afrikalılar için ne ifade ediyor?

Türkiye’nin Afrika Stratejisi: Ticaret, Diplomasi ve Savunma
Türkiye’nin Afrika kıtasındaki etkisi, 2005 yılında “Afrika Yılı” ilan edilmesiyle başlamadı. Ancak o dönem, Türkiye’nin Afrika’ya yönelik bakış açısında ciddi bir değişimin başladığı bir dönüm noktası oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel olarak kıtaya büyük önem vermesi, Türk Hava Yolları’nın Afrika’daki uçuş ağını hızla genişletmesi ve TİKA’nın insani yardım projelerine odaklanması, bu yeni stratejinin temel taşlarını oluşturdu.
Bugün Türkiye, Afrika’da 43 büyükelçilikle kıtada en geniş diplomatik varlığa sahip ülkelerden biri. Bu durum, siyasi ve ticari ilişkilerin güçlendirilmesi adına önemli bir altyapı sunuyor. Ayrıca, Türk iş insanlarının Afrika’daki faaliyetleri hızla artıyor. Türk şirketleri inşaat, enerji, madencilik, lojistik ve perakende gibi sektörlerde milyonlarca dolarlık yatırımlar yapıyor. Örneğin:

Gambiya’da Banjul Limanı, Albayrak Grubu tarafından işletiliyor.
Nijer’de Türk şirketleri altın ve uranyum madenciliği yapıyor.
Güney Afrika’da Karpowership, yüzer enerji gemileriyle elektrik sağlıyor.

Savunma ve Güvenlik: Somali ve Ötesi
Türkiye’nin Afrika’daki savunma işbirlikleri, özellikle Somali’deki askeri üssüyle dikkat çekiyor. Somali’nin başkenti Mogadişu’da bulunan “Turksom” askeri üssü, Somali ordusunu eğitiyor ve Somali hükümetinin güvenlik kapasitesini artırıyor. Aynı zamanda Türk yapımı Silahlı İnsansız Hava Araçları (SİHA’lar), Nijerya, Etiyopya ve diğer ülkeler tarafından satın alınarak Afrika’da Türkiye’ye önemli bir savunma sanayii müşterisi kazandırıyor.
Ancak bu durum, bazı uluslararası aktörler için bir rekabet unsuru haline geldi. Fransa, Çin ve Rusya gibi ülkelerle Türkiye’nin Afrika’daki etkisi konusunda örtük bir yarış içerisine girdiği açıkça görülüyor.

Afrika’da Türk İnsanı: Eğitim ve İnsani Yardım
Türkiye’nin Afrika’daki varlığı sadece ekonomi ve savunma projeleriyle sınırlı değil. Maarif Vakfı’nın Afrika’da kurduğu okullar, binlerce Afrikalı öğrenciye Türkçe öğretiyor ve Türkiye’nin eğitim modelini tanıtıyor. TİKA’nın su kuyuları, hastane projeleri ve sağlık hizmetleri, insani yardım noktasında Türkiye’nin “yumuşak güç” olarak nasıl algılandığını ortaya koyuyor.
Ancak burada da önemli bir soru ortaya çıkıyor: Türkiye, bu yardımları gerçekten insani bir amaçla mı yapıyor yoksa bu, kıtada uzun vadeli bir nüfuz elde etme stratejisinin bir parçası mı?

Türkiye Afrika’ya Neden Önem Veriyor?
Türkiye’nin Afrika’daki stratejisi, birkaç temel hedeften oluşuyor:

1. Ekonomik Hedefler: Afrika, hızla büyüyen pazarları ve zengin yeraltı kaynaklarıyla Türk iş dünyası için yeni fırsatlar sunuyor. Nijer’deki altın madenciliği, Gana’daki rafineri projeleri ve inşaat sektöründeki büyük projeler, bu hedefin bir parçası.

2. Diplomatik Güç: Türkiye, Afrika’daki etkisini artırarak küresel arenada daha güçlü bir konum elde etmeyi hedefliyor. Bu durum, hem Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlerde hem de İslam İşbirliği Teşkilatı gibi platformlarda Türkiye’nin elini güçlendiriyor.

3. Güvenlik ve Savunma: Afrika, Türkiye’nin savunma sanayii ürünleri için yeni bir pazar. Ayrıca, Türkiye’nin Somali gibi bölgelerde güvenlik sağlama rolü, uluslararası alanda güvenilir bir ortak olarak algılanmasını sağlıyor.

Afrika Türkiye İçin Ne Kadar Önemli?
Türkiye’nin Afrika’daki bu hızlı ilerleyişi, yalnızca bir “rönesans” olarak tanımlanabilir mi? Belki. Ancak bu ilerleyişin sürdürülebilir olması için dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var:
Türkiye, Afrika’da etkisini artırırken, bu etkinin gerçekten bölge halkının ihtiyaçlarına uygun olup olmadığını sürekli sorgulamalıdır.

Afrika’daki varlık, yalnızca ekonomik çıkarlar için değil; kıtanın kalkınmasına yönelik uzun vadeli katkılarla da desteklenmelidir.
Kültürel ve insani bağlar, stratejik ilişkilerin temelini oluşturmalı ve Türkiye’nin “yumuşak güç” olarak algılanmasını sağlamalıdır.

Sonuç: Türkler Afrika’da Ne Yapıyor?
Türkiye’nin Afrika’daki etkisi, tarihsel bir dönüm noktasına işaret ediyor. Ancak bu etkiyi rasyonel ve sürdürülebilir bir şekilde yönetmek, Türkiye’nin gelecekteki stratejik gücünü belirleyecektir. Bugün “Afrika’da Türkler neler oluyor?” sorusu, yalnızca Türkiye için değil; Afrika ve dünya için de bir merak konusu. Çünkü bu hikaye, yeni bir dönemin başlangıcı olabilir.