Adam Kıtlığı Mı, Bizim Adam Mı?

Tarih: 22 Ekim 2019
Yazan: Şakir ARSLANTAŞ
Konu:   Katillerin torunlarının eline kaldık.

Memleketimiz gibi küçük ülkelerde insanların kafasının karıştırılması çok tehlikelidir. Bulgar diline Batı dillerinden giren, yerleşen ve mitinglerde en sık kullanılan sözler haline gelen “popülist” (halkçı) dediğimiz kelime ve kavramlar var.

Pazar gün yapılacak olan yerel seçimlerle ilgili düzenlenen toplantılarda, TV programlarında ve gazetelerde en fazla kullanılan kelime ve kavramlarla  “kaldırım taşı”, “bordür”, trotuar levhası”, “mantolama”, “odun ve kömür yerine doğal gaz kullanma”, “Avrupa Birliği fonlarından belediyelere daha fazla para akıtma”, “öğretmen ve hemşirelerin maaşlarına zam yapılması”, “meslek kursları açılması”, “köylük yerler için okul araçları ve cankurtaran”, ikinci planda da pahallık ve ucuzluk” gibi sorunlar açıklık kazandı. Millet oyalanıyor. Top sürekli saha dışına atılıyor…

1990 senesinde Bulgaristan’da Belediye Başkanları ve Belediye Meclis üyeleri, ayrıca muhtarlar devlet tarafından atanıyordu ve doğrudan devlet emir ve talimatlarına uygun çalışıyorlardı. O yıllarda halka dayanan demokrasiden söz edemezdik, fakat şu yukarıda sıralanan ve onlara ilaveten “çocuk oyun alanları”, mahalle parkları yapılması, bunların içine salıncak ve jimnastik aletleri ile donatılmış sportif alanlar, hatta kapalı futbol, tenis, voleybol ve basketbol sahaları kurulmasına aslında mali olanaklar mevcuttu. Çünkü belediyenin topladığı vergilerin % 70’i belediye bütçesinde kalıyordu. Dobruca, Deliorman, Gerlovo ve Rodoplar’da Belediye tesisi olarak en büyük okul binalarının, kütüphane ve kültür evlerinin o yıllarda kurulduğunu hepimiz biliriz.

İşlerine yarayan her şeyin değişmeden kalması ve korunmasıdır.

Son 25 yılda Belediye Başkanlarımızı, muhtarlarımızı ve meclis üyelerimizi direk oy kullanarak yanı “majoriter” seçimle, hatta meclis üyeleri için tercihli adayımızın numarasını işaretleyerek kendimiz gösterip seçerken sıra numarası da değiştirebiliyoruz, fakat belediyelerimizin mali imkânları, ekonomik olanakları çok kısıtlandı. Onlar yerel vergilerden toplanan paranın ancak % 20’sini kullanabiliyorlar. Dolayısıyla elleri kolları tamamen bağlıdır. Yeri gelmişken şu özelliğe de işaret etmek istiyoruz. 2 aydan beri yazdığımız yazıların hepsinde “statüko” devam edecek, “yerel seçimler durgunluğun ömrünü uzatacak” ve “zamanını dolduranlar emekliliğe kadar iktidarda kalmak istiyorlar” gibi terimlerle anlatmaya çalıştık. Burada “statüko” (yabancı bir söz) şu an içinde bulunulan durum ve şartları aynen korumak isteyen siyaset şeklinde anlaşılmalıdır. “Eski hamam eski tas” anlamındadır. Bu gidişin statükocu garantörü, belediye başkanı, muhtar ve meclis üyeleri listelerinin politik partilerin (örneğin DPS, GERB, BSP ve diğer) politik yönetimleri tarafından belirlenip onaylanmasıdır. Hiçbir politik parti genç kadrolardan oluşan belediye başkanları listesi (1990’da sonra dünyaya gelen, yüksek öğrenimli ve uzman, bilgisayar kültürlü ve yabancı dil bilen kadro listesi) çıkarmamıştır. Hak ve Özgürlük partisi gençleri hep geri sıralara itmiştir. Bu uygulama gerçek halk demokrasisinin sırtına parti hançeridir. Demokrasi kıyımıdır. Başka bir değişle halk düşmanlığıdır.

Yetiştirilen faşist ve komünist tohumdan kadrolar öne çıkarılıyor.

Fakat bu gidişin içinde çok daha kötü ve tehlikeli bir yön daha sivrildi. Bunu bir yandan diktatör Todor Jivkov’un torunu Todor Slavkov’un Sofya Büyük Şehir Belediye Başkanı olmaya aday olmasında ve bol keseden eğlenceli ikram sofraları açmasında gördük. İkinci olarak da Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP)’nin illerde belediye başkanı adaylığına 1944 yılından sonra toplama kamplarında, bir çok yerde İl Polis Şefi görevinde bulunan ve işledikleri suçların, kendileriyle gerçekleştirdikleri idamların sayısı bilinmeyen, asla yargılanmamış eski kadroların torunlarının birinci sıraya çıkarılması ve Belediye Başkanlığına aday gösterilmesinde görebiliyoruz. Daha önce 26 Mart 2017 seçimlerinde “Belene” ölüm kampı Baş Amirinin oğlu olan gazeteci Toma Tomov’un  BSP partisi listesinden Milletvekili seçilip parlamentoya  girmesinde anlatmıştım. Şimdi de başka bir çarpıcı örnekle yetinmek istiyorum.

Katil çocuklarına da devlet görevi verilemez. Belediye başkanlığına aday gösterilmeleri yanlıştır. Toplumsal gelişmemiz köstekleniyor. Türklere yapılan kültürel soykırım suçluları belediyelerde görev alamaz. Kültür düşmanları belediyelerde ve bakanlıklarda çalışamaz.

BSP bu defa da başka birçok ünlü katilin torunu olan Penço Milkov’u Ruse (Rusçuk) Belediye Başkan adayı gösterdi. Bir faşistin oğlu “demokrat” olarak gösterilmeye çalışılırken, halkın ortak bilincine yalan yanlış şeyler akıtılmaya çalışılıyor. Böylece isimlerimizi değiştiren, dinimizi, yasaklayan, okullarını mızı kapatan, Türkçe konuşanlara ceza kesen ve 360 binimizi birden sınır dışı eden totaliter komünist zihniyet yeniden iktidara çıkarılmaya, zehirli zihniyet, düşmanlık havası yaşatılmaya çalışılıyor.

Şu gerçekler unutulmamıştır. 1300 kişinin katili Belediye Başkanı seçilirse, milletin kafası taşlaşmış anlamına gelir ve oyun biter.

Tornadobg.bg” haberlerine göre,  1944 yılının sonunda ve 1945 yılının başında diktatör Todor Jivkov’un emriyle çalışan ve her gün Sofya’da tutuklanan 100 kişiyi yargısız tutuklatıp öldüren  ve toplama kamplarından da sorumlu olan katil Mirço Spasov’un yardımcılarından biri olan şimdiki Rusçuk Belediye Başkan adayının dedesi olan Penço Milkov, Gabrovo belediyesinin “Popovtsi” köyünden olup bir ayakkabı tamircisi çırağıdır. Üç defa tutuklanıp yargılanmıştır. 1944’ten sonra İç İşleri Bakanlığı Ruse İl Baş Amiri olarak atanmıştır. Daga sonraları 1952’ye kadar Bulgaristan Komünist Partisi Ruse İl Komitesi Sekreterliğine kadar yükselmiştir. Bu kişi 1944-45 yıllarında Rusçuklu 1 300 kişiyi tutuklamış ve şehrin kamuoyunu belirleyen aydınlarını şehir dışına çıkarıp gece gece kurşunlatmıştır. İşlediği katliam cezasız kalmıştır. Halen şehirde ciddi bir hareketlenme belirmiş ve seçmen bir katil torununun toplantı ve mitinglerde halka  “ahlaktan”, “huzurdan”, “barıştan” söz etmesine sert tepki gösteriyor. Halkın gözüne kül atmak ve gerçekleri görebilmesini engellemek amacıyla “popülist” yani halkçı (sıradan insanları aldatıcı) propaganda yaparak kamuoyunu yanıltma gayretlerine devam ediyor. BSP bu seçimde yerel idare organlarına eski faşistlerin ve totaliter komünistlerin çocuklarını yerleştirirken, güya “yurtseverlerle” de omuz omuza vermiş bulunuyor.

Irkçılar, aşırı milliyetçiler, faşistler, Naziciler, totalitarizm dönemi suçluları, insan öldürmekten sabıkalıların politikaya katılmaları kanunla yasaklanmalıdır.

Biz bu konuda ayrımcı, ırkçı faşist, Nazi ve totaliter komünizm katillerinin iktidarından hem de Sovyetçi-komünist, kimliksiz sosyalist hükümetlerden ve sonunda Jivkov diktatörlüğünden çok çektiğimiz, kırılıp döküldüğümüzden dolayı toplumun bu kırıntılardan arınmasından yanayız, gerçek demokratik geleneklere, hümanist dünya görüşüne ve insan kardeşliğine, hak eşitliğine dayanan bir adaletten yanayız. “Bghaber.org”, BGSAM yayınları ve Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği (BULTÜRK) olarak bu konularda tam şeffaflık ve açık yüreklilikle izleyicilerimizi sürekli bilgilendirmek, bazen de uyarmak niyetindeyiz. Bu seçimlerle ilgili yazılarımızda ve yayınlarımızda ve genel çizgimizde 2016’dan beri ağırlıklı olarak üzerinde durduğumuz tırmanan faşizme ve totaliter sevdalılarına karşı tavrımızda bir an ödün vermedik. Ger birbirinin devamı ve öz kardeşi olan Bulgar faşizmi ve totalitarizmine karşı kalemimizin en sivri ucuyla sürekli saldırdık, her gerçekleri gün ışığına çıkaran tüm forumlara, seminer, panel, konferans ve sempozyumlara katıldık. Seri yayınlar yaptık. Broşür ve kitap basarak aynı amaçla soydaşlarımıza ulaştık. Faşizmi ve komünizmin dirilme ve yeniden iktidar olma tehlikesini her fırsatta ve her yerde hedef aldık, hainliklerini, uşaklıklarını, halk düşmanlığını yüzlerine vurduk.

Faşist horlamaya ve totaliter kalıntı ve kırıntılara karşı mücadelemiz kesintisiz devam edecektir.

Tüm iğrençliklerini yüzlerine vurduk, ırk ayrımcılığını kınadık, çocuklarımıza saldırıları açıkladık ve lanetledik. Yine izninizle, yalnız ayrı ayrı fertler, aileler, soylar olarak değil, Bulgaristan’da yaşayan (karma bçşgelerde) yaşayan etnik halk toplulukları olarak bütün Avrupa’da en yoksulları olduğumuzu bir daha açıklamak amacıyla birkaç kısa örnek daha vermek istiyorum. Ki bu yerel seçimlerde (27 Ekim 2019-Pazar)  bu gerçekten söz eden yok, olmadı ve belki de önümüzdeki 3-4 günde de olmayacaktır. Oysa Avrupa AB’den gelen destek paralarının “baş dağıtıcısı” olduğunu Blogoevgrad (Yukarı Cuma) Belediyesi “Kornitsa” köyü köylüleri önünde kendisi söyleyen, yazılarımızda kendisini tanıtırken hainler ve hainlikler başı olarak tarif ettiğimiz Ahmet Doğan’ın Türklere, Pomaklara ve Romen kardeşlerimize kişi olarak ve onların yaşadığı belediyelere kalleşliğini resmi kaynaklardan bir daha görelim:

Toplam belediye sayısı 265. Hiç para ödenmeyen belediyelerin adeti 9. 165 belediyeye 100-er milyon Avrodan fazla ödenmiş, 103 belediye de 10 milyon Avrodan az para alabilmiştir.

Yıl 2018 / toplam 10 700 000 000 (on milyar yedi yüz milyon) Avro.

Yıl 2018/ kişi başı ödenen para ortalama 1 513 leva.

ADALETSİZLİK TABLOSU

Bulgarların yaşadığı ve Azınlıkların çoğunluk olduğu
Bulgaristan Belediyeleri – Yıl 2018 AB kişi başı dağıtım

1.Sozopol belediyesi 5 000 leva      –      2. Dulovo   100 leva

  1. Svilengrad 4 227 leva 2. Krumovgrad  322 leva
  2. Kostenbrod 5 111 leva 3. Gırmen 247 leva
  3. Byala 4 611 4. Dve Mogili 468
  4. Gurkovo 4674 leva 5. Kirkovo 437 leva
  5. Rakovski 2701 leva 6. Venets  379 leva
  6. Panagürişte 3 679 leva 7. Vırbitza 233 leva
  7. Pomorye 3 262 leva 8. Aytos 882 leva
  8. Belene 4137 leva 9. Venets
  9. Novi Pazar 2 890 leva 10. Citovo 433 leva

Memleketin dört bir yanındaki durum bu! 2017’de böyleydi, 2010’de de değişmeyecek. Eminim! Toptan 2. Sınıf durumundayız. Hele yatırımlarda…

—————

Bu tablo Avrupa Birliğinden gelen Paraların Bulgarların yaşadığı belediyelere yöneldiğini, azınlık belediyeleri projelerinin kabul edilmediğini ya da onaylanmadığını göstermektedir.

Seçim öncesi bu gerçekler bizi düşündürmelidir.  Bu arada benim köyümün (Drındar) bulunduğu Suvorovo (Kozluca) belediyesinin de kişi başı ancak 897 leva almış ve dağıtmış olması çalışmadığına kesin kanıttır. Bu durumu değiştirebilmemiz için bizim en kısa zamanda her belediye için 2 kişi yetiştirsek en az kendi belediyelerimiz için 300 genç uzman yetiştirmemiz gerekecektir. Bunlar belediyeci mühendis, ekonomi alanında, günlük işlerde devrim yapacak uzmanlar olmalıdır. Biz Bulgar devletiyle tezada düştük, Ahmet Doğanlar hainlik ettiler ve açlık tehlikesinin derinleşeceği ortadadır. Oturum düşünmemiz ve evlatlarımız torunlarımız adına bu engelleri kaldırıp kendimize yol açmamız zorunlu olmuştur.

Biz adaletsizlik dediğimizde bunu anlıyoruz.

Tekrar ediyorum bu adaletsizlik çocuklarımıza eşit şans tanınmamasından başlıyor ve her gün derinleşiyor. Biz bilgi ve teknoloji çağında yaşıyoruz ve
Derin dönüşümlere hazırlanmak zorundayız.
Her alanda sömürülüyoruz, ikinci değil beşinci derece insan durumundayız.
Oyunuzu kullanmazdan önce düşünün taşının.
Her adımda oyuna getirilmek istemiyorsanız danışınız.
En önemlisi birlik olalım ve çocuklarımızı okutalım.
Karanlık çökmeden uyanalım kardeşlerim.
Teşekkür ederim.

Paylaşınız.
Uyanmanın tek yolu var.
Gerçekleri görmek ve benimsemek, kılavuz edinmek!