3. Dünya Savaşı Konvansiyonel Değil, Hibrit Olabilir

Berna KAYA

Yeni Savaş Biçimleri, Yeni Aktörler ve Görünmeyen Cepheler

Eskidendi o yüzlerce kiloluk mermiler, tonlarca ağırlıktaki toplar…

Artık top seslerinin yerini algoritmalar, sınırların yerini ise veri akışları aldı.
Cephenin siperlerden zihinlere kaydığı bir çağdayız. 20. yüzyıl savaşları tanklarla ve tüfeklerle kazanıldı.
Oysa 21. yüzyılda üstünlük; bilgiyle, siber yetenekle ve ekonomik manipülasyonla kuruluyor.

Bu tablo, olası bir 3. Dünya Savaşı’nın artık konvansiyonel değil, hibrit biçimde yaşanacağını gösteriyor.

Siber Uzay: Yeni Savaş Alanı

Artık bir ülkenin hava sahasını değil, veri merkezlerini ele geçirmek daha stratejik.
2022’de Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik siber saldırıları, dijital savaşın habercisi oldu.
Çin ve ABD arasında teknoloji savaşı cephede değil, sunucular ve yazılımlar üzerinden yürütülüyor.
Sağlık sistemlerinden bankacılığa kadar pek çok altyapı artık klavye üzerinden hedef alınıyor.

Enerji: Tetikleyici Değil, Silah Olarak Kullanılıyor

Doğalgaz, petrol ve elektrik artık sadece tüketim kalemi değil; jeopolitik kaldıraç.
Rusya’nın Avrupa’ya enerji akışını kısıtlaması, bir ticaret kararı değil; stratejik bir baskıydı.
Türkiye gibi enerji geçiş koridorları, bu denklemde hem avantajlı hem de hedefte.

Su kaynakları, elektrik hatları, boru hatları… Hepsi artık sessiz savaş alanları.

Füzeler Hâlâ Sessizliği Bozabiliyor:
15 Haziran 2025’te İran, “True Promise III” operasyonuyla İsrail’e 150’nin üzerinde balistik füze fırlattı. Tel Aviv, Bat Yam, Rehovot ve Tamra gibi sivil yerleşimler hedef alındı. En az 10 kişi hayatını kaybetti, 60’tan fazla kişi yaralandı. Aynı gün Yemen’deki Husi milisler de benzer bir saldırıyla cepheyi genişletti.

Bu saldırı, hibrit savaş kavramını yeniden düşünmeyi gerektiriyor. Evet, artık cepheler görünmez. Evet, savaşlar çoğu zaman ekranlarda yürütülüyor. Ama füzeler hâlâ sessizliği bozabiliyor. Savaş, hem dijital zihinlerde hem fiziksel alanlarda eş zamanlı olarak sürüyor.

Eskiden “Sur uyur, düşman uyumaz” denirdi.
O sur, taş ve betondu.
Bugün o sur, ekranın kendisi.
Ve düşman yalnızca sınırda değil; kod satırlarında, medya içeriklerinde, gerektiğinde bir füzenin ucunda.

Ekonomiyle Çökertmek: Paranın Sessiz Bombaları

Merkez bankalarına yönelik siber saldırılar, ekonomik istikrarı doğrudan hedef alıyor.
Yaptırımlar, artık tanktan daha etkili.
Kripto paralar, hem kaçış aracı hem de operasyonel silah olarak kullanılıyor.

Yeni Ordu Tanımı: Devlet Dışı Aktörler Sahada

Bugün olası bir savaşta yalnızca devletler değil, görünmeyen aktörler de sahnede:
-Wagner (Rusya): Diplomasi dışı sert gücün vekil kolu
-Academi / Blackwater (ABD): “Özel güvenlik” adıyla vekâlet savaşlarının taşeronu
-Hizbullah (İran): Bölgesel çıkarlar için hareket eden silahlı yapı
-PYD/YPG (Suriye): ABD destekli ancak bağımsız strateji yürüten bir aktör

Bu yapıların ortak noktası: hesap verebilirlik yok, görünürlük sınırlı, etkileri ise doğrudan toplumlara.

Peki, Türkiye Bu Haritada Nerede Duruyor?

Bir yanda NATO’nun doğu kanadında yer alan bir müttefik;
Diğer yanda Rusya, İran ve Çin gibi güçlerle ekonomik, diplomatik ilişkiler kuran bölgesel bir aktör…

Türkiye, hibrit savaş çağında sadece coğrafi değil; algısal, stratejik ve psikolojik olarak da cepheye en yakın ülkelerden biri.

Türkiye’nin Karşı Karşıya Olduğu Üç Ana Risk
-Siber saldırılara açık altyapı
-Enerji merkezli krizlerde hedef olma potansiyeli
-Dezenformasyon ve algı savaşlarına açık medya düzeni

Vekâlet Savaşlarında Türkiye’nin Teması

Suriye’nin kuzeyinde, YPG/PKK yapılanması üzerinden ABD ve Rusya ile dolaylı gerilim
Libya ve Afrika’da, Türkiye’nin askerî ve sivil varlığı Fransa ve Rusya destekli vekil güçlerle karşı karşıya

Türkiye’nin etkin olduğu tüm coğrafyalar artık sessiz savaş alanı.

Algı Yönetimi ve Medya: Zayıf Halkamız

Medya, hibrit savaşın en yumuşak karnı olabilir.
Yanlış bilgi, kutuplaştırıcı dil ve sahiplik yapısı, Türkiye’yi psikolojik olarak savunmasız bırakabilir.
“İç düşman” retoriği, dış manipülasyonlarla birleştiğinde iç bütünlüğü zedeler.
Gerçek savaş artık sokakta değil, ekranda, seçimde ve zihinlerde.

Ne Yapmalı? Türkiye İçin Stratejik Dayanıklılık Adımları

Siber Güvenlik:
– Ulusal ve özel sektör arasında veri senkronizasyonu şart
– Savunma kadar, erken uyarı ve karşı müdahale kapasitesi geliştirilmelidir

Enerji Politikası:
– Kaynak çeşitliliği artırılmalı
– Stratejik rezervler oluşturulmalı

Algı ve Medya Okuryazarlığı:
– Tüm toplum için medya farkındalığı programları
– Dezenformasyona karşı şeffaf devlet iletişimi

Dış Politika:
– Kör ittifaklara değil, esnek çok yönlülüğe dayanmalı
– Türkiye savaşa taraf değil, dengeleyici aktör olmalıdır

Türkiye için tehdit sadece dışarıdan değil; içeride inşa edilen zayıflıklardan da doğabilir.
Bu çağda sınırlar haritalarda değil; bilinçlerde, ekranlarda ve veri akışlarında çiziliyor.

Ve bu çizgiler silikleştiğinde, bir savaşın başladığını anlamak için top sesi gerekmiyor artık.
Bir ekran, bir kod satırı, bir manipülasyon yeterli.