Makinenin Tuvali: Yapay Zeka ve Sanatın Yeni Çağı

Berna KAYA

Algoritmaların elinden çıkan eserler, estetik ve yaratıcılığa dair ezberleri bozuyor. İnsan ile makine arasındaki bu sanatsal diyalog, sanatın geleceğine ışık tutuyor.

Algoritmaların elinden çıkan eserler, estetik ve yaratıcılığa dair ezberleri bozuyor. İnsan ile makine arasındaki bu sanatsal diyalog, sanatın geleceğine ışık tutuyor.

Sanat dediğimiz şey insana özgü değil miydi?
Bir sanatçı, yıllarını vererek geliştirdiği tekniğiyle bir eser yaratır. Fırça darbeleri, heykelin şekillenişi, bir müzisyenin notalara kattığı duygu… Sanatın özünde insanın hikayesi ve duyguları yok muydu?

Ama şimdi, yapay zeka tuvali devralıyor. Kod satırları, algoritmalar ve büyük veri kümeleriyle sanat üretmeye başladı. Ve bu eserler yalnızca ilginç değil, aynı zamanda satılıyor, ödül kazanıyor ve büyük tartışmalara yol açıyor.

Sanatın özü değişiyor mu, yoksa sanatçılar mı sahneden çekiliyor?

Edmond Belamy ve Yapay Zeka Sanatı

2018 yılında açık artırmada 432.500 dolara satılan Edmond Belamy’nin Portresi, Paris merkezli Obvious kolektifi tarafından yapay zeka algoritmaları kullanılarak yaratıldı.

Hugo Caselles-Dupré, Pierre Fautrel ve Gauthier Vernier’den oluşan ekip, Üretken Çekişmeli Ağlar (GAN) metodunu kullanarak bu portreyi oluşturdu. GAN, iki yapay sinir ağının birbiriyle rekabet ederek daha gerçekçi sonuçlar ürettiği bir yöntem. Algoritma, 14. ve 20. yüzyıl arasında yaratılmış binlerce portreden öğrenerek bir sanat eseri ortaya koydu.

Ancak bu eser, sadece bir portre olmaktan öte, sanatın doğasına dair derin bir tartışmayı da beraberinde getiriyor:

Sanat yalnızca insan yaratıcılığına mı dayanmalı, yoksa makineler de sanatçı olabilir mi?

Sanatta Yaratıcılık, Algoritmalar ve Piyasa Dinamikleri

Edmond Belamy’nin Portresi, sanatın yalnızca yaratıcının niyetine bağlı olup olmadığını sorgulatıyor.

Yapay zeka, insan yaratıcılığını taklit ederek eserler üretebilir. Ancak bu eserler bir anlam ya da duygu taşıyor mu?

GAN gibi algoritmalar, geçmiş verilerden öğrenerek yeni kombinasyonlar oluşturabilir. Bu süreç, sanatçının deneyim ve bilgisinden ilham alarak eser üretmesine benzetilebilir. Ancak burada önemli bir fark var: Yapay zeka bilinçsizdir.

Öte yandan, Edmond Belamy’nin yüksek bir fiyatla satılması, yapay zeka sanatına olan ilgiyi gözler önüne seriyor. Ancak sanatın piyasa değerinin yükselmesi, onun maddi mi yoksa sanatsal anlamının mı ön planda olduğu sorusunu beraberinde getiriyor.

Théâtre D’Opéra Spatial ve Yapay Zeka Sanatında Yeni Dönem

Benzer bir olay 2022’de Colorado Eyalet Fuarı’nda yaşandı.

Jason Allen, MidJourney adlı yapay zeka platformunu kullanarak oluşturduğu “Théâtre D’Opéra Spatial” adlı eserle birincilik ödülü kazandı. Ancak jüri ve diğer sanatçılar, bu eserin yapay zeka tarafından üretildiğini öğrendiğinde büyük bir tartışma başladı.

Bu durum, sanat dünyasında etik ve estetik sınırların yeniden sorgulanmasına neden oldu.

Yapay zeka tarafından üretilen bir eser, insan sanatçılarla aynı kategoride değerlendirilebilir mi?
Sanatçının emeği ile algoritmaların ürettiği bir görüntü arasındaki fark nerede başlıyor?

Giderek artan bu sorular, sanatın geleneksel değerleri ile dijital çağın yeni üretim biçimleri arasındaki gerilimi gözler önüne seriyor.

Sanatçı Kim? Yapay Zeka, İnsan Yerine Geçebilir mi?

Sanat tarihine baktığımızda, Michelangelo, Van Gogh ya da Picasso gibi isimlerin kimlikleri, eserlerine anlam kazandıran en büyük unsurlardan biri olmuştur.

O yüzden, Edmond Belamy’nin köşesinde bir ressam imzası yerine matematiksel bir formülün yer alması düşündürücüdür.

Sanat, bir hikâye anlatıyorsa, yapay zeka gerçekten bir hikâye anlatabilir mi?
Sanat, deneyimlerden doğuyorsa, yapay zekanın bir deneyimi var mı?

Sanatta Hamilik: Yapay Zekanın Patronları

Geçmişte, sanatçılar güçlü hamiler tarafından desteklenirdi. Medici ailesi Leonardo da Vinci’ye, kiliseler Michelangelo’ya destek verdi.

Peki, bugün bu rolü kim devraldı?
MidJourney, Obvious gibi organizasyonlar, sanatın yeni patronları mı oldu?
Bireysel sanatçılar yerine algoritmalar mı destekleniyor?
Sanat artık bireysel bir yaratıcılık alanı değil, büyük veri ekonomisinin bir parçası mı?

Sanatın finansal dinamikleri değişirken, yapay zeka sanatının yüksek fiyatlara satılması, sanat piyasasında yeni bir dönemi mi başlatıyor?

Sanatın Geleceği: İnsan mı, Makine mi?

Sanat, tarih boyunca insanın duygu ve düşüncelerinin bir yansıması oldu. Sanatçı, sezgisiyle yaratır; eserine hikayesini, ruhunu ve emeğini katar. Ancak yapay zeka ile üretilen eserler, bu süreci yeniden tanımlıyor.

Edmond Belamy’nin Portresi ve Théâtre D’Opéra Spatial, sanatın dönüşümünü gözler önüne seriyor. Yapay zekanın ürettiği eserler artık müzayedelerde satılıyor, ödüller kazanıyor ve sanat dünyasında tartışmalara neden oluyor. Geleneksel sanatın değerleri ile makinelerin yaratıcı süreci arasındaki sınır giderek bulanıklaşıyor.

Sanatın özü, yalnızca teknik bir üretim değil, insanın duygu ve niyetinin bir yansımasıdır. Yapay zeka bu sürece dahil olsa da sanat, anlam ve ruh arayışını sürdüren bir ifade biçimi olarak var olmaya devam edecek.

Gelecekte sanatın nasıl şekilleneceğini zaman gösterecek. Ama değişmeyecek bir şey var: Sanat, ister insan yapsın ister makine, özünde hep bir hikâye anlatma çabası olacak.

Bu noktada, bazı filmler de bu sorulara ışık tutuyor. İşte bu tartışmaya farklı açılardan yaklaşan birkaç film önerisi:
? Ex Machina (2014) – Bir yapay zeka robotunun, insan duygularını ve sanat anlayışını nasıl manipüle edebileceğini sorgulayan çarpıcı bir film. Yapay zeka sanatçılarının bilinçsiz ama etkileyici eserler üretmesi gibi, filmde de AI’nın insan yaratıcılığını nasıl taklit edebileceği tartışılıyor.

? Her (2013) – Bir yapay zeka ile insan arasındaki duygusal ve sanatsal etkileşimi ele alan bir film. Eğer sanat, duyguların bir yansımasıysa, bir yapay zeka duygu üretmeden nasıl sanat yapabilir? Film, bu sorunun dolaylı bir yanıtını sunuyor.

? AI: Artificial Intelligence (2001) – Steven Spielberg’ün yönettiği bu film, yapay zekanın insan yaratım süreçlerine nasıl dahil olabileceğini dramatik bir dille ele alıyor. Sanat, anılar ve duygular üzerine düşündürücü bir yapım.

Sanatın geleceği belki de tam burada, bu filmlerin sorduğu soruların içinde gizli.