Bulgaristan Seçimleri Neden Çok Önemli? -1
Murat ULUTÜRK
Tarih: 25 Ocak 2021
4 Nisanda yapılacak Bulgaristan seçimleri yalnız biz Türkler için değil, Bulgarlar, diğer azınlıklar ve bütün Balkan halkları için olağanüstü önemlidir. Yaklaşan seçimler konusunda bir yazı dizisiyle memleketimizde iktidarın mutlaka değişmesi gerektiğini açık, net ve kuşku götürmez bir şekilde açıklayıp okurlarıma yazılı anlatmak istiyorum. Birinci yazımda, olayın önemini azledebilmek için özellikle Bulgaristan Amerika Birleşik Devlet ilişkilerine değinmek istiyorum.
Amerika 1878’de Berlin Konferansına katılmamıştır. Ne ki zamanı gelmişken anımsatayım, Plevne’yi savunan Gazi Osman Paşa’nın o ünlü topları Alman ve Amerikan topuydu. Şarapneli mermiler Amerika’dan gelmişti. Demek istediğim Amerikan eli topraklarımıza daha o zaman uzanmıştı.
Son 30 yılda Bulgaristan, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği sisteminden koparak, Avrupa Birliğine, dolayısıyla Almanya’ya sarılmaya çalışırken, “bekzit” ve Avrupa Birliğinin ortak savunma gücü olmaması gibi nedenlerle, hatta 2004’te Türkiye Cumhuriyeti’nin garantörlüğünde üye olabildiği NATO savunma paktından da tatmin olmayıp eski ABD Başkanı Donald Trump’un boynuna sarıldı. Bu gelişmeler seyrinde topraklarımızda 4 askeri kara üssü, Varna ve Burgaz’da 2 Amerikan askeri deniz üssü kurulmasına, Pentagon’un Güney Batı Avrupa komando merkezinin Varna’ya taşınmasına ve daha birçok yeni gelişmelere kapı açıldı.
Hak ve Özgürlükler Hareketi (DPS) bu GERB lideri Boyko Borisov’un adımlarının hepsine ve yeni gelişmelerin tümüne, bir muhalefet partisi olmasına rağmen oy verdi.
4 Ocak 2021 seçimlerine giderken, milli doktrin dediğimiz ve Bulgar dış siyasetinde nüve olan bu gelişmeler basında ve sosyal medyada ayrıntılı yorumlanırken beliren yeni tehlikeler ortaya çıkmaya, iktidardakilerin mutlaka değiştirilmesi gerektiğini, dolayısıyla dış siyasette yeni dengeler aranması gerektiğini seçim önü gündem haline getirdi.
Bu konuyu seçimlere girmeye hazırlanan siyasi partiler açısından seçmenlerimize anlaşılır bir şekilde anlatmaya çalışacağım. Olay şöyle ki, Borisov hükümeti Bulgaristan’daki korona tedvirlerini ve sıkıyönetimi 30 Nisan 2021 tarihine kadar uzattı. Yani halka ulaşmamız için tek dayanağımız elektronik iletişim, sosyal medya, televizyonlar kaldı. Kimse korona virüsü korkusundan evine gazete götürmüyor, kahve restoranlar zaten kapalı, sosyal mesafe 3 metredir.
Bulgar Sosyalist Partisinin propaganda organı olan “Bulgar Özgür Televizyonu” – BSP Kırca Ali milletvekili Aleksandır Simov tarafından yönetilen “Günün Aktüalitesi” programında Bulgaristan’ın askeri yükü ve dengeleri sorununa milletvekili Prof. Rumen Geşev’i ve Bulgar Milli ve Uluslararası Güvenlik Politikası uzmanlarından Albay Çavdar Boraçev’i stüdyoya davet ederek enine boyuna ele aldı.
Bu TV söyleşisi Yeni Başkan Joen Biden’in yemin gününde yapıldı ve aynen dikkatinize sunmak üstüyoruz:
20 Ocak günü yayınlanan programda, 6 Ocaktan sonra Amerika’yı konu eden tüm programlar gibi bu yayın da, 14 gün önce Beyaz Sarayı işgal eden protestoculara Amerin propagandasının teröristler, iç çılgınlar, sapıklar, tahtası oynamışlar dediğine işaretle, Amerikan toplumunun parçalandığına, bölündüğüne ve tarafların aralarında merhabayı kestiğine dikkati çekerek başladı.
Söz alan sosyalist milletvekili Prof. Geşev, Batı ülkelerinden Amerika’yı en yakından tanıdığına, 2 yıl Amerikan Üniversitelerinde konferans verdiğine ve 3 kez Amerikan seçimlerini yerinde izlediğini belirttikten sonra, “tekel durumunu yitirmiş olsa da, uluslararası ilişkilerde ve dünya ekonomisinde ABD çok büyük yere ve role sahiptir” dedi. Bulgaristan ve ABD arasındaki ticaret hacminin 1 milyar US Dolardan az olduğuna vurgu yapan Prof. Geşev, fakat biz AB üyesiyiz, AB ile ABD arasındaki ilişkilerin ticari hacmi ise, çok büyük, dolayısıyla Birleşik Amerika’da olup biten her şey bizi de direk olarak ilgilendiriyor, diyerek devam etti.
Sözüne devamla, Amerika parçalanmıştır, birleştirilmesi zor olacaktır, tarihte ilk defa ABD Başkanı sıkıyönetim şartlarında yemin etti, yemin töreni esnasında Beyaz Saray Savunma Bakanlığı emrinde olan 25 bin özel birlikler askeri tarafından kuşatılmıştır. Ordunun Joen Biden’ın yemin törenini silahla koruması endişe vericidir. Törende, Kongre üyelerinden ve senatörler dışında kimse yok ve onlar da beraberinde ancak 1 kişi getirebilirdi. Dünyanın en demokratik ülkesinde Başkanlık Sarayı – Beyaz Saray 25 bin silahlı ve sayıları bilinmeyen sivil tarafından korunuyor. O gerçekler ABD’de işlerin pek de yolunda olmadığına kanıttır diyen Prof. Geşev, güvenlik konusuna aydınlık getirmesi için sözü Albay Çavdar Boraçev’e verdi:
“Ben J. Biden konuşurken, bir kilisede Papazın müminlere nasihat verdiğini zannettim. ABD ve dünyada işlerin seyri J. Biden’e bağlı değildir. Her şey siyaset yapılması için para verenlere, en zenginlere, bağlıdır. İkinci olarak ABD parçalanmış, bölünmüş ve bir iç savaş eşiğindedir. Evlerde o kadar çok silah var ki, iç savaş patlayabilir. Biden’in Rusya, Çin ve diğer ülkelerle ilgili seçim önü demeçleri sert ve saldırgandı. Demek oluyor ki ABD dış politikası değişmeyecek ve sorunlar güç konumundan çözülmeye çalışacaktır.
ABD’ni kim idare ediyor konusuna devam ederken Prof. Geşev şöyle dedi: “ Amerika’yı “iri kediler” büyük ölçekli sermaye ve banka sermayesi yönetir.” 2016’da ABD Başkanlık seçimleri için 2 milyar 076 milyon US Dolar harcanmıştı, 2020’de bu rakam 5 milyar 163 milyon US Doları buldu. Bu parayı ödeyenler politikayı yönlendirenlerdir. Para babaları CNN, Fecbook ve Twiter’in sahipleridir. Bu iş Bulgaristan’da da böyledir. 2009’dan beri devletten ve fonlardan çalınan paranın 14 milyar olduğunu iddia edenler, bu gücün seçimleri satın alacağını söylerken çekinmiyor.
Örneğin J. Biden’in oğlunun Ukrayna ve Çin dalavereleri Beyaz Saray Senatosunda görüşürken, sosyal medya olayı suya düşürdü, aynı Başbakan Borisov’un yatak odasındaki silah, altın külçeleri ve 500 Avroluk destelerin olayının bastırıldığı gibi.
Albay Boraçev: Önümüzdeki 10 yılda ABD dünya çapında (küresel, global) siyasete geri dönecek. Son 4 yılda küreselciler iktidarda değillerdi ve neredeyse kudurdular.
Prof. Geşev: Bulgaristan ABD’den “F-16” ucalarından artık 8 adet almayı başardı. Bunlar henüz çizim üzerindedir ama Borisov hükümeti parayı havale etti. Ne zaman üretilecekleri ve Bulgaristan’a NE ZAMAN iniş yapacakları bilinmese de, yeni dönemde daha fazla Amerikan savaş uçağı satın almamız için baskı yapılacağına inanıyorum. Bulgaristan’ın bugünkü ekonomik durumunda, savaş uçaklarının taktik parametrelerini yorumlamadan şunu söyleyebilirim: Burada söz konusu olan yalnız şu ödenen 2.5 milyar leva ile noktalanmıyor. Bulgaristan artık bu uçaklara bağlanmış bulunuyor. Bu savaş uçakların inip kalktığı hava alanları özeldir, uçuş masrafları çok yüksektir, Bulgaristan şu ilk 8 uçaktan sonra, yenilerini de satın almak zorundadır. Yeni uçaklar satın alması için Bulgaristan üzerindeki baskılar artıyor.
Askeri savaş sanayi ve uluslararası siyaset arasında direk bağlantı vardır. Beyaz Saraydan ayrılırken D.Trump “ben yeni savaş başlatmadım” dedi. Bu sözler bir yandan iyi de, aynı zamanda pek de gönül okşayıcı değil, çünkü askeri sanayi endüstrisi son dönemde aç kaldı. Silah üreten bu güçler Avrupa Birliği ve NATO, dolayısıyla Bulgaristan üzerindeki baskılarını artıracaktır. Amerika bir yandan NATO masraflarının % 2 oranında her ülke tarafından ödenmesinde ve yeni Amerikan silahları satın alınmasında Almanya’ya da baskı yapıyor.
Yeni Başkan Joen Baiden ‘ın Avrupa ve özellikle de Balkanlar üzerine yaptıkları son analizlerden anlaşıldığına göre, bölgemizdeki Amerikan aktifliği artacaktır. Balkanlarda çok ilginç ve korkunç bir döneme giriyoruz.
Bu yeni sorunların içinde ABD-Türkiye ve ABD – Bulgaristan ilişkileri çok önemli bir yer almaya başladı. Yabancı basında, ABD’nin Türkiye’ye uyguladığı yaptırımlar yorumlanırken, Amerikan medyası birkaç defa ABD’nin “İncirlik” askeri üssündeki “atom bombalarını Bulgaristan’a taşıyıp depolamasına” değinildi. Bu konuda, Bulgar milli ve uluslararası güvenlik sorunları uzmanı Albay Çavdar Boraçev şu görüşü paylaştı.
“Bulgaristan küçük bir devlettir. NATO üyesi olarak önemli bir yere sahip değildir. Fakat stratejik bir bölgede bulunuyor. Önem arz etmesi de buradan kaynaklanır. Stratejik yer konusunda biz Türkiye ile rekabet halindeyiz. Çünkü Türkiye daha stratejik bir bölgede bulunuyor. Türkiye, Doğu ile Batı. Bir de Kuzey ve Güney arasındaki kavşaktır. Ben “İncirlik askeri üssünün” Bulgaristan’a taşınacağı konusunda, faklı görüşteyim. Bunun olasılığına inanmıyorum. Bunun olmasına bir gerekçe olduğunu da görmüyorum, böyle bir hareketlenme yok. Fakat Bulgaristan’da nükleer bomba deposu kurulacağını görebiliyorum, çünkü bu program ABD 2021 yılı bütçesine alınmış bulunuyor. Ayrılan para 5 milyon 200 bin US Dolardır. Kurulacak tesis bir lojistik merkezdir. Bu ancak nükleer bomba deposu olabilir. Bunun gerekçesini şöyle açıklayabilirim. Bulgaristan taraşından Amerikan yapımı “F – 16” savaş uçaklarının seçilmesi, ödenen komisyonlar, bu uçakların “atom bombası taşıyabilen” uçaklar olmasına bağlıdır.
Bulgaristan vatandaşları, “F-16”savaş uçakları alımıyla ilgili sorunun ne olduğunu ne yazık ki anlayabilmiş durumda değildir. Mesele yalnızca geçen yıl ödenen 2.5 milyar US Dolarla bitmiyor. Bu “F-16” uçakları Bulgaristan’a 10 – 12 milyar US Dolara mal olacaktır.
Şunu bildirmekte yarar var, bir “F-16” uçağının satın alınmasından ülkemize gelmesine ve kullanım yıllarındaki masraflarının toplamı içinde, uçakların satın alınmasına ödenen para yalnızca % 25 gibi bir yükündür. Burada toplam harcama olarak 12 milyar US Dolardan söz ediyorum. Hemen şunu da ekleyeyim, Borisov hükümeti 8 uçak daha sipariş etmek istiyor. Millet meclisi bu hükümetin askeri harcamalarda tırmanışa geçmesini önleyici bir şey yapmadı, ama mutlaka yapmalıdır. Halk meclisine verilen ödev. Bir filo avcı uçağı satın alınmasını finanse etmek şeklindeydi. Bu uçaklar da “Gripen” avcı uçaklarıydı. “Gipen” uçaklarının Bulgar hava sahasının korunması için yeterli olduğu görüşü savunulmuştu. Bu amaçla Bulgaristan’a uzun menzili ve bomba taşıyan bir uçak gerekli değildir. Savunma komisyonu bu amaçla “Gripen” uçağını seçti. Bu uçak Çek Cumhuriyeti ve Macaristan’da da var. “Gripen” uçakları fiyat, teslimat zamanı, eğitim ve diğer konularda halk meclisi istemlerine uygundu. Çek Cumhuriyeti ve Macaristan bu uçakları almakla karlı çıktılar. 2 ülkede de 10-ar bin işyeri açıldı. Bulgaristan ise “F-16” uçaklarını almakla boğazına kadar borca daldı.
Prof. Geşev: Parlamentoya sitem etmekle haklı olabilirsiniz, olay bununla bitmiyor. Dünya askeri uçak ticaretinde ilk kez olmak üzere, çizim üzerinde yüzde yüz ödeme yapıldı. Ek giderlerle ilgili şu bilinmelidir. Aldığımız “F-16” savaş uçakların 1 saat uçuş masrafı 25 000 US Dolardır. “F-35” uçağının bir saat uçuş masrafı ise 40 – 45 bin US Dolardır. Her bir “F-16” uçağının Bulgaristan’a 12 milyar US Dolara mal olacağı tespiti yüzde yüz doğrudur.
Askeri üslerle ilgili olarak da şunları eklemek istiyorum. Dünya’da başka bir ülkeye ücretsiz askeri üsler veren tek ülke Bulgaristan’dır. ABD “İncirlik” askeri üssü için Türkiye devlerine yılda 1 milyon US Dolar ödüyor. Bulgaristan Amerika’ya 4 askeri üs vermiştir. İktidar politikacıları bu üslerin “ortak kullanım” için yapıldığını iddia ediyorlar. Burada bir ortaklık yoktur. Bu 4 askeri üs yapılırken, yerli ekonomilerin gelişeceğinden söz ediliyordu. Ne oldu, hiç bir şey olmadı. Üslerdeki personelin gıdası, içtiği su bile Amerika’dan getiriliyor. Halk aldatıldı. Nükleer silahların Bulgaristan’a üslendirilmesini düşünmek bile istemiyorum.
Şimdiki parlamentonun görev süresi 26 Martta sona eriyor. Bu konuda önemli bir karar alamaz. Fakat 4 Nisan’da seçilecek meclisten hiç bir ülkenin Bulgaristan topraklarına nükleer silah üslendirmesine ve depolamasına izin verilmemesine ilişkin bir kanun kabul etmesi için çalışacağız. Bulgaristan topraklarına nükleer silah depolanması Bulgaristan’ı halkı ve komşuları için bir felaket olur. Bulgaristan’a nükleer bombalar depolanması memleketimizi bir stratejik hedef haline getirecektir.
Albay Çavdar Boraçev: Romanya ve Polonya’daki stratejik savunma üsleri bir savaş halinde otomatik olarak bir numaralı stratejik saldırı hedefi olmuştur. Bulgaristan’da kurulacak olan nükleer bomba deposu da kendiliğinden bir numaralı stratejik hedef haline gelmiştir. Bu üsler bir lojistik merkez olmakla birlikte, ön saflarda bir komuta merkezi olacaktır. Örneğin Varna’daki komando merkezi savaş halinde Rusya’nın stratejik hedefi olacaktır. Varna’daki Amerikan merkezinin İran füze saldırısına karşı kurulduğu saçmalıktır. Bu üsler Rusya’ya karşı kuruluyor. Rusya Kalinengrad bölgesine bu amaçla orta menzilli ve daha kısa menzilli füze baterileri yerleştirdi. Bunun nedeni ise, Batı dünyasının da aynı endişe içinde yaşaması içindir ki, bu üslerden orta menzili kanatlı füzeler fırlatılabilir. Batı’nın üslendirdiği füzeler 1000 km menzilli olup, Moskova’yı vurabilir. Bu tehlikeye karşı Rusya’nın eli kolu bağlı kalması düşünülemez.
Tekrar ediyorum “İncirlik” üssündeki atom bombaları Bulgaristan’a taşınmayacak, ama yeni bir atom bombası üssünün ülkemizde kurulması söz konusudur. Bu üslerden bizim gelirimiz yoktur, hiçbir para almıyoruz ve hatta biz bu üslere ayak basamıyoruz, girmemize izin verilmiyor. Örneğin “Novo Selo” mevkiindeki askeri üsse ve diğer Amerikan tesislerinden hiç birine Bulgar subaylar, politikacı, milletvekili ve gazeteciler, hiçbir Bulgaristan vatandaşı giremiyor.
Üsler için Bulgaristan’a para ödenmemesinin gerekçesi olarak, NATO üyesi ülkeler tarafından ortak kullanma üsleri olduğu öne sürülüyor. Soruyorum, örneğin Gürcistan ve Azerbaycan’dan asker ve subaylar bu Bulgar askeri üslerinde eğitim alıyor. Bu ülkeler NATO üyesi değildir. Böylelikle Bulgaristan Rusya Federasyonuna karşı olan tüm ülkelerin askeri güçlere eğitim merkezi haline geliyor. Soruyorum burada ulusal bağımsızlık ilkesi nerededir.
Prof. Geşev: Bulgaristan’daki Amerikan askeri üslerinde NATO üyesi olmayan ülkelerden askerlerin eğitim almasıyla ilgili şöyle bir hukuk maddesi vardır. Bulgaristan’daki üsler NATO üssü değildir. Askeri üslerle ilgili anlaşmalar ABD ile Bulgaristan arasında imzalanmış ikili anlaşmalardır. Politikacılar genellikle, ama biz NATO üyesiyiz diyerek ellerini ovuşturuyorlar, fakat 4 askeri üssün dördü de Amerikan üssüdür ve olayın NATO ile ilgisi yoktur. Bu yayılma ve üslenme ABD işidir.
Bu konuda, özellikle askeri üslerin yer değiştirmesi, ekonomik sıkıştırmalar ve benzeri konularda son yıllarda ilginç gelişmeler oldu.
İngiltere’nin AB’nden çıkması son 15 yıldan beri hazırlanıyor. Burada sorun İngiltere’de yapılan halk oylamalarındaki % 1.5 – 2 farkla anlatılamaz. Bu hesaplar gerçek değildir. ABD’de son söz sahibi olan zenginler (impeachment) İngiltere’yi AB’den çıkarmaya karar almış ve bunu dayatmıştır. Bu kararı alanlar, Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiden koltuk kavgası yapanlar değildir. Onları iktidara getirenlerin aldığı bir karardır. İngilizlerle birlikte aldıkları karardır. Amerika Başkanları Avrupa Birliğini güçlendirmek için değil, ABD ile rekabette, AB’nin zayıflığından kazanmak için seçilirler bu yolu. Ve Amerikalılar AB ile rekabette kazanmak için önce İngiltere’yi AB’den çıkardılar yani AB’yi zayıflattılar. Bu durumdan J. Biden ve Amerikan sermayesi yarar sağlayacaktır.
Şuna da işaret edelim.
2021’e birkaç gün kala, AB İngiltere ile “brekzit”antlaşmasını imzaladık diye heyecanlandı. Bu anlaşmaya göre, AB’ye gönderilen İngiliz mallarının gümrüğü “0”olacaktır. İngilizlerin 27 ülkeye dış satımı gümrükleri sıfırlanırken, 27 ülkenin de küçücük İngiltere’ye yapacağı dış satımın gümrüğü de “0” olacakmış.
ABD şirketleri bu günü bekliyordu. Şimdi ABD dev şirketleri İngiltere’de kayıt yaptıracak ve AB’nin sıfırlanmış gümrüklerinden yararlanacaklardır. Demek oluyor ki, Brüksel’de yürütülen AB heyeti AB menfaatlerini savunmadığı gibi, Bulgaristan’ın menfaatlerini de savunmadı. Böylece, ABD sermayesine İngiltere üzerinden Avrupa’ya istediği malı gümrüksüz satma yolu açıldı. Dolayısıyla ABD Avrupa’ya yalnızca askeri üslerle değil, ekonomik olarak da dönüyor.
Bunu 2019 ve 2020 yıllarında Kanada’nın SETA anlaşması üzerinden gümrüksüz Avrupa’ya dönüşünden doğacak tehlikeleri açıklarken, Sofya parlamentosunda ABD mallarının AB pazarını istila edeceğini defalarca anlatmıştık. Yeni olan nedir. İngiltere Birleşik Krallıktan çıkıyor ve ABD, Kanada, Britanya Krallığından Avustralya,, Nova Zelanda ve başka ülkeler böylelikle Avrupa Birliği pazarında istedikleri gibi at oynatabileceklerdir. Bu gelişmeler şunu gösteriyor. Bulgaristan için ceo stratejik ve ekonomik bakımdan çok zor yıllar geliyor, çünkü Bulgar ekonomisi rekabet edecek durumda değildir. AB ülkeleri arasında rekabet gücü olmayan en yetersiz, en fakir, en az yabancı sermayesi olan ülkelerden biri Bulgaristan’dır. Bulgar temsilcileri Brüksel’de selam vermekten ve divan çapraz durmaktan başka işe yaramıyor.
***
Bu nedenlerledir ki, şimdiki Bulgaristan hükümeti değiştirilmelidir. Bu hükümet Bulgaristan halkının menfaatlerini desteklemediği gibi büyük tehlikeler de doğurmaktadır. Avrupa Birliği ve Bulgaristan üzerindeki baskılar artacaktır.
Amerika’daki parçalanmışlık uzun zaman devam edecektir. Çünkü çok derin ve saldırgan bir zirveye ulaşmıştır.
Bununla birlikte dünya pazarında, ticaretinde Birleşim Amerika en önemli ve güçlü faktör olmaya devam ediyor. Bununla birlikte dünyada en fazla ihracat yapan ülke artık Çin’dir. Birkaç yıl sonra Çin’in dünyada en büyük GHMS üreten ülke olması bekleniyor. Halen en büyük deniz filosuna sahip ülke oldular. Ordularını modernleştirdiler. Rusya ve ABD ile uzayda yarışıyor. Ayın arka yüzüne ilk ayak basan onlar oldu.
Dünya değişiyor. Bulgaristan bu dev güçler arasında yerini nasıl bulacaktır? Bu güçlerin doğru seçilmesi için yapılacak 4 Nisan seçimlerine birlikte, uyanık ve bilinçli akıllı gidelim ve ancak güvendiklerimize oy verelim.
Devam edecek.
Okuyanlara teşekkürler.
Paylaşmayı unutmayınız.